Uluslar için tarihte bazı dönüm noktaları vardır. Cumhuriyetin ilanı da milletimiz için bir dönüm noktasıdır. Babadan oğula geçen saltanat ve soy ayrıcalığını sona erdiren, kadınların eşitlik ve katılım hakkını tanıyan, herkes için seçme ve seçilmede fırsat eşitliği veren, bunu kanun ve kurumlarıyla da güvence altına alan Cumhuriyetimiz elbette ki bir dönüm noktasıdır. Bugün, Cumhuriyetimizin 96. yıldönümünü kutluyoruz. Cumhuriyet, yok edilmek istenen kimliğimiz ve ruhumuzun yeniden vücut bulmasıdır. Cumhuriyet, 1919 Yılında, Samsun´da başlayan ve 30 Ağustos´ta Dumlupınar´da, 17 Eylül´de Ayyıldız Tepe´de düşmana sıkılan son kurşunla biten Kurtuluş Savaşımızın tacıdır.
Orduları dağıtılmış, dört bir yandan hainler ve emperyalistlerle kuşatılmış, fakir ve çaresiz bırakılmış bir halkın umudu, önderi, başkomutanı olan Mustafa Kemal Atatürk için, cephelerde düşmanı yenmek yeterli değildi. Milletin makus talihi de yenilmeliydi. Hiçbir şeyi olmayan halk, Cumhuriyetin ilanı ile herşeyin sahibi olmuş, değer verilmeyen tebaa iken kendi kaderine kendisi karar veren, kimseden icazet almadan kendini yöneten bir millet olmuştur.
Cumhuriyetimizi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk gelişim için, bilimselliğin önemine değinerek şöyle demiştir: ?Dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir?. Türkiye Cumhuriyeti asla şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olmayacaktır. Cumhuriyetimizin bilim ve ilimin ışığında gelişmesi, müreffeh devletler seviyesini de aşması için çok çalışacağız.
Başta Yüce Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarını, kahraman şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyor, Cumhuriyet Bayramımızı en içten dileklerimle kutluyorum.
