Türkiye gündemine her gün kadın cinayetleri ve iş cinayetleri düşer oldu. Bunlarla ilgili iktidarın kayıtsız kalması onların fıtratında olabilir, ama bizim fıtratımızda kadın cinayetleri ve iş kazalarının yeri yoktur. Çünkü yasaların işlediği, hukukun egemen olduğu çağdaş ülkelerde bu gibi olaylar yaşanmaz ve yaşanmıyor da…
Açık ve net bir gerçekle ülkemiz karşı karşıyadır. Sendikaların içi boşaltılmış, ülkemiz taşeronlaşma cenneti haline gelmiştir. İşçi haklarıyla ilgili hiçbir çalışma yapılmazken İLO sözleşmesi bile iktidar tarafından imzalanmayı bekliyor. Soma’daki maden cinayeti ve asansör cinayetinin üzeri örtülmeye çalışılıyor.
28 Ekimde Ermenek’te yüreğimize ateş düştü. Göz göre göre iş cinayeti geliyorum dedi ve 18 maden işçisi hayatını kaybetti. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız koşarak olay yerine gittiler ve “ihmal var ve bunun hesabını soracağız” diye nutuk attılar. Sn. Cumhurbaşkanım, Sn. Başbakanım sizlerin bu nutuklarınız, kendi vicdanlarınızı rahatlatmaksa, bu, beyhude bir çabadır. Çünkü bu nutuklarınız ne ilktir ne de son olacaktır.
Emekçilerin sorunlarını gündeminize almak gibi bir niyetinizin olmadığı işlenen iş cinayetleriyle kanıtlanıyor. Hesap vermezken “hesap soracağız” demeniz havada kalıyor. Rant için her şey mubah diyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Kendi oğulları için yasalar jet hızıyla değiştirilebilir ve hukuk paspas edilirken, emekçilerimiz için ne yapılıyor.
Sorumlu bakanlar, hiçbir şey olmamış gibi görevlerini devam ettiriyorlar. Çünkü ölenlerin eşlerinin ve çocuklarının yakarışları onların vicdanını rahatsız etmiyor.
