"DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİ VE DEĞERLİ MÜCADELE ARKADAŞLARIM,

Hükümet, 1936 yılından beri uygulanan kıdem tazminatı hakkını gasp etmeyi hedeflediğini Hükümet Programında açıklamış bulunmaktadır. Bu yolla işçilerin iş güvencelerine son vererek, köklü bir darbe yapmak istenmektedir. Kıdem tazminatı işçi sınıfı için önemli bir kazanımdır. Çünkü; - Kıdem tazminatı işçinin harcadığı emek gücünün ve işteki yıpranmasının karşılığında her bir yıl için aldığı 30 günlük ücreti tutarındaki yıpranma tazminatıdır. - Memurlar emekli olduklarında kamu hizmetindeki çalışmaları karşılığında emekli ikramiyesine hak kazanırlar. Kıdem tazminatı da işçinin emeklilik ikramiyesi gibidir. Yıllarca çalışan ve emekliliğe hak kazanan işçi emeklilik yaşamına başlarken işyerinden alacağı kıdem tazminatını düşünerek emeklilik planları yapar. - Kıdem tazminatı, işyerinde kıdemi artan işçi için bir bakıma iş güvencesidir. Kıdemi artan işçi, her kıdem yılı için 30 günlük veya sözleşmesindeki süre karşılığı ücreti kadar kıdem tazminatına hak kazanır. İşçiye ödenecek kıdem tazminatı işverenin keyfi işten çıkarmasına engel olur; emek gücüne kolay atılan ve kolay bulunan bir mal gibi davranılmasını durdurur. Değerli Basın Emekçileri ve Değerli Mücadele Arkadaşlarım, Hükümet ve sermaye çevreleri kıdem tazminatı hakkı ile ilgili olarak işçi sınıfına ve kamuoyuna işçi sınıfının gerçeklerini ve çıkarlarını yansıtmayan ama sermaye sınıfının çıkarlarına uygun söylemlerde bulunuyorlar. Hükümet ve sermaye çevreleri diyor ki; - Kıdem tazminatı işverenler için çok büyük bir yüktür, bu yükün azaltılması gerekir. Biz diyoruz ki; - Kıdem tazminatı bir yük değildir, işçinin elde kalan sayılı iş güvencelerinden birisidir; iş güvencesi mekanizması tümüyle ortadan kaldırılmak istenmektedir. - Emek gücünün değerinin farkında olan işverenler açısından kıdem tazminatı ek bir yük değildir. Bu tür işverenler, işçiye yılda 12 ay yerine 13 ay ücret vereceklerini hesap ederek davranırlar. Ücretlerin düşük olduğu, çalışanların yüzde 75`inin asgari ücretle çalıştığı bir ülkede kıdem tazminatı işverenler açısından altından kalkılamayacak büyüklükte bir maliyet yaratmaz. Hükümet ve sermaye çevreleri diyor ki; - İşsizliği azaltmak, yatırımları çoğaltmak için emek gücünün çalışma koşullarını esnetmek gerekir; bunun için kıdem tazminatı yükünün de azaltılması da zorunludur. Biz diyoruz ki; - Ülkemizde her ekonomik kriz döneminden sonra önlem diye işçi sınıfının çalışma koşulları esnekleştirildi; işçilerin işyerlerindeki kaderi işverenin iki dudağının arasında ve işçilerin sendikal örgütlenmeleri neredeyse bitirildi. Sizin istediğiniz işçi sınıfını tamamen köleleştirmek ve örgütsüzleştirerek sermayenin malı haline getirmek. Son 10 yılda İş Kanununda yapılan değişiklikler işçileri köleleştirdi. Kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırarak işçi sınıfının son sosyal haklarından birisini daha yok etmek istiyorsunuz. Hükümet ve sermaye çevreleri diyor ki; Kıdem tazminatını işçilerin büyük çoğunluğu alamıyor; kıdem tazminatı fonu kurulursa her işçi kıdem tazminatını alabilecek. Biz diyoruz ki; Kıdem tazminatını işçilerin önemli bir bölümünün alamadığını biz de biliyoruz. Bunu sağlamanın yolu kıdem tazminatı fonu kurmaktan değil işçilerin iş güvencelerini daha da sağlamlaştırmaktan geçer; işverenlerin kıdem tazminatı vermemek için izledikleri işten çıkarma yöntemlerini geçersiz kılacak yasal önlemler almaktan geçer. İşçinin kıdem tazminatına karşı bu kadar duyarlıysanız kıdem tazminatı vermemek için işçi çıkaran işverenleri engelleyin. Hükümet ve sermaye çevreleri diyor ki; Kıdem tazminatı fonu kurulduğunda işçilerin hiçbir ekonomik kaybı olmayacaktır. Biz diyoruz ki; Gelin basit bir hesap yapalım: şimdi 1000 TL brüt ücret alan bir işçi 1 yıl çalıştığı işyerinden çıkarıldığında 1000 TL kıdem tazminatı alacaktır. Sizin önerdiğiniz fon kurulduğunda işçi için her ay işveren tarafından fona yüzde 3 prim yatırılacaktır. Yani işçi adına kıdem tazminatı fonunda 1 yılda 360 TL para birikecek; işçi, 1000 TL yerine 360 TL alabilecektir. Bunu da işçi, sizin önerinize göre hemen değil ancak 10 tam yıl kesintisiz prim yatırıldıktan sonra topluca almaya hak kazanabilecektir. 10 tam yıl prim ödemesi yapılmadan önce fondan para almak mümkün olmayacaktır. Ülkemiz koşulları değerlendirildiğinde; işsizliğin 6 milyonu bulduğu, istihdamın % 46`sının kayıtdışı çalıştığı bir ülkede, 10 yıllık bir çalışma süresini doldurmanın oldukça güç olduğu açık bir gerçekliktir. Bu uygulama daha önce tıpkı işçi sınıfının emeklilik hakkını gasp edilmesi için emeklilik yaşını kademeli olarak erkeklerde 60 ve kadınlarda 58 yaşına çıkarılıp, prim ödeme gün sayısının artırılmasına benzemektedir. Değerli Basın Emekçileri ve Değerli Mücadele Arkadaşlarım, Hükümet ve sermaye çevreleri kıdem tazminatı fonu için neden bu kadar ısrarcı davranıyorlar sorusunu sormadan edemiyoruz. Evet emek gücü maliyetlerini iyice düşürmek istiyorlar; emek gücüne yapılan sosyal ödemeleri sıfırlamak istiyorlar, işçi sınıfının iş güvencesini tümüyle ortadan kaldırmak istiyorlar, emek gücünü tümüyle bir mal haline getirip işçiyi köleleştirmek istiyorlar. Ama bir şey daha istiyorlar: istediklerini geçmişte yaptıkları ele veriyor. Bunun için Son 30 yılda işçi ücretlerinden kesilerek oluşturulan fonlara bir bakmamız gerekiyor: - Konut edindirme yardımı ve tasarrufu teşvik fonu kuruldu; bunlar hükümetlere bedava kaynak, sermayeye ucuz kredi olarak kullandırıldı ve batırıldılar. Çalışanlara üçer beşer kuruş verilerek tasfiye edildiler, halen davaları devam ediyor. - İşsizlik sigortası fonu kaynakları da Hükümet`in son yıllarda keşfettiği bir kaynak oldu, ekonomik kriz bahanesiyle fon kaynakları, seçim yatırımları olarak bolca kullanıldı; işsizleri desteklemek amacından başka her amaca hizmet etti. - Kıdem tazminatı fonunda biriken paraların ekonomide kaynak olarak kullanılacağı şimdiden ifade edilmektedir. Mali sermaye bu fona göz dikmiş ve kıdem tazminatı fonu için piyasanın iştahı şimdiden kabarmıştır. Kıdem tazminatı fonu kurma hevesinin ve ısrarının arkasında bu fonda toplanacak devasa paralar vardır. Ne yapmalı? - Bu süreçte tekelci medya, büyük basın kuruluşları kanalıyla Hükümet ve sermaye çevrelerinin göz boyamaya ve kandırmaya dönük demagojisine kulak asmayalım. - Kıdem tazminatı hakkımızı vermemek ve iş güvencemizi sağlamlaştırmak için düzenlenecek eylemlere katılalım ve güç verelim. - Çevremizdeki işçi arkadaşlarımızı, komşularımızı, akrabalarımızı, dostlarımızı bu konuda aydınlatalım, uyaralım, - İllerimizdeki milletvekillerine ulaşalım, bu konudaki kanuna destek vermeleri halinde kendilerine bundan sonra destek vermeyeceğimizi mutlaka iletelim. - İlimizdeki, ilçemizdeki siyasi partileri uyaralım, Genel Merkezlerine baskı yapmalarını sağlayalım. - İşçi sınıfının son haklarından birisi olan kıdem tazminatı hakkımızı vermeyelim?Geleceğimizi karartmayalım; iş güvencemizi zayıflatmayalım? Değerli Basın Emekçileri ve Değerli Mücadele Arkadaşlarım, Bugün burada yaptığımız basın açıklamasında dile getirdiğimiz görüşlerimiz Sendikamızın örgütlü olduğu bütün il ve ilçelerde şube örgütlerimiz tarafından düzenlenen basın toplantıları ile ülke çapında kamuoyuna ve işçi arkadaşlarımıza duyurulmaktadır. Bu basın açıklaması ile ilk aşaması TBMM`nin açılacağı 1 Ekim 2011 gününe kadar bir kampanyayı başlatmış oluyoruz. Kampanyadaki amacımız: kıdem tazminatları konusunda yapılan planların gerçek yüzünü göstermek ve işçi sınıfını bilgilendirmektir. Kampanya süresince eylemlerimiz, basın açıklamaları ve oturma eylemleri olarak sürdürülecektir. Bu nedenle, DİSK/Genel-İş Sendikası olarak, tüm sendikaları, Konfederasyonları, siyasi partileri ve emekten yana bütün kişi ve kuruluşları kıdem tazminatının gaspına karşı çıkmaya çağırıyoruz"

 



Anahtar Kelimeler: 0
  • Cumartesi 15.6 ° / 7.5 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazar 21.3 ° / 6.1 ° Güneşli
  • Pazartesi 22.5 ° / 9.7 ° false