Genel iş`ten yanıt

Genel iş`ten yanıt

Davamız ekmek davasıdır




Taşeron
işçisi adı altında çalıştırılan işçilerin akşam yemeğine bir bürokratın gelmesini ne yediğimizi ne içtiğimizi görmesini istiyoruz. Bırakın çocuklarımızı özel kolejlerde okutmayı devlet okullarında” Aile birliklerin kurduğu okula yardım amaçlı toplanan çok düşük ücretleri bile ödeyemiyoruz ve çocuklarımız devlet okullarında bile ayrıcalık görmekte ve dışlanmaktadır. Aldığımız ücretler ortadadır” asgari ücret almaktayız” bulunduğumuz her yerde ev kiraları 400 Teledir. Geriye 300 Tele Kalmaktadır. Geriye kalan parada elektrik su ve telefon derken geriye ekmek almaya para kalmamaktadır. Bu asgari ücreti belirleyen komisyonun acaba kendilerine çay ve sigara parası olarak bir ay yetiyor mudur” biz bu ücretlerle nasıl eğitimli bir toplum yetiştireceğiz nasıl çocuklarımıza aydınlık bir gelecek bırakacağız. Rabbimiz bile ne diyor” bana neyle gelirsen gel” ama kul hakkıyla gelme der, şu anki hükümet kul hakkı yemektedir” bunların rabbimiz nezdinde bile yatacak yerleri  yoktur.Çalışanların fazla mesai ücretleri ödenmeyen , izin hakları kullandırılmayan ve kıdem tazminat hakları gasp edilen bu sistemin tek bir ismi vardır KÖLE DÜZENİ DİR.İşin acı olan tarafı bu kuralsız ve hak gasplarının hüküm sürdüğü KÖLE DÜZENİ nin devlet eliyle yaratılmış olması ve devlet eliyle sürdürülmesidir.Bu işçilerin, açlık sınırındaki asgari ücretlerle çalıştırıldığı, haklarının gasp edildiği kuralsızlıkların hüküm sürdüğü bu Köle Düzeni devlet eliyle kurulmuştur. Ve bu Köle Düzenini devlet yasal hale getirmektedir. Bu ayıp artık bitmelidir. Bu KÖLE DÜZENİ ne son verilmelidir. Devletteki taşeron sistemi bitirilmeli, taşeron sisteminde çalışan işçiler bir an önce kadroya geçirilmelidir” veya insan onuruna yakışır çalıştırılmalıdır. AK Parti hükümeti döneminde taşeron sisteminin başını alıp gittiğini dönemdir. sadece kamuda 750 bin taşeron işçisi çalışanın olduğu bir gerçektir. Kamuda 750 bin taşeron işçisi varsa özel sektörde milyonlar üzerinde olduğu ve hangi şartlarda çalıştığını siz varın düşünün. Türkiye`de toplam 11 milyonun sosyal kaydı olan işçi var. Bunun sadece 890 bini yani yüzde 7,5 - 8`i sendikalı. Türkiye`nin bir diğer gerçeği de bu" budur. Örgütlülüğün olmadığı yerde kayıt dışılık olur, kayıt dışılığın olduğu yerde de iş kazaları, hukuksuz ve her türlü yolsuzluk olur. Türkiye`nin biran önce bununla yüzleşmesi lazım ve acilen taşeron sistemini kaldırması lazımdır. Bu taşeron çalışma sistemi maalesef modern köleliktir, başka bir anlamı ve adı yoktur. Ne yazık ki hükümetimiz bu konularda yeterince duyarlı değil. Çalışan kesimler daha fazla sanayicinin, tüccarın ve işverenin ağzına bakıyor. Onlarda yedikçe doymuyorlar, ne kadar kayıtsız ve güvencesiz çalıştırırlarsa, ne kadar kârına kâr katarlarsa o kadar memnun oluyorlar. Taşeronluk sisteminin, sermaye açısından karını daha da arttırması, işçiler açısından da güvencesiz çalışmanın dayatılması anlamına geldiği, tam da bu nedenle, önemli bir kar kapısı olduğundan kaynaklı olarak taşeronlaştırmanın yaygınlaştırıldığının ifadesidir.
Taşerona karşı mücadelenin önemine vurgu yapan siyasi irade ülkesinde barışı birlik ve beraberliği kazanan düşlediği hedefe ulaşan siyasi irade ve kazanan ülke olacaktır.
Taşeronluk sistemi derhal kaldırılmalıdır!
Herkese iş güvencesi ve kadro hakkı sağlanmalıdır!
İş sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmalıdır!
Esnek çalışma uygulamalarına son verilmelidir!
Sendikalaşmanın ve örgütlenmenin önündeki her türlü engel ortadan kaldırılmalıdır!
İşçi sınıfı açısından kapıda bekleyen kıdem tazminatının gaspı ve UİS geri çekilmelidir! Türkiye'de son yıllarda kamuda kadrolu, sendikalı, sosyal güvenceli işçilik sistemi yerine artık taşeron sisteminin egemen olduğunudur. Kamu kuruluşları, başta güvenlik ve temizlik olmak üzere işlerinin önemli bir bölümünü hizmet satın alması yöntemiyle taşeron firmalara verilmektedir. Bu işleri alan taşeron firmalarda çalışan işçilerin önemli bir bölümü açlık sınırındaki asgari ücretlerle çalıştırmakta, senelik izinlerini, fazla mesailerini, hatta kıdem tazminatı haklarını alamamaktadır. Bu hakları için başvuru yapan işçiler ise, işten atılmayla karşı karşıya kalmaktadır.
Hak yemenin tek adı, taşeron sistemidir`
Taşeron çalışma sisteminin tam bir köle sistemi olduğunu”  Çalışanların fazla mesai ücretleri ödenmeyen, izin hakları kullandırılmayan ve kıdem tazminat hakları gasp edilen bu sistemin tek bir ismi vardır.
O da taşeron sistem yeni köle düzenidir. İşin acı olan tarafı bu kuralsız ve hak gasplarının hüküm sürdüğü köle düzeninin devlet eliyle yaratılmış olması ve devlet eliyle sürdürülmesi de başka bir tartışma konusudur.
Taşeron sistemi kaldırılmalı` ve insanlık suçudur.
Taşeron işçilerin açlık sınırındaki asgari ücretlerle çalıştırıldığı, haklarının gasp edildiği kuralsızlıkların hüküm sürdüğünü Devlet eliyle kurulan bu köle düzenini maalesef göz yumulmaktadır.
Bu ayıp artık bitmelidir. Devletteki taşeron sistemi bitirilerek, taşeron sisteminde çalışan işçiler bir an önce kadroya geçirilmelidir.
İLO Sözleşmesine göre çalışanların tüm haklarının güvence altında olması gerekiyor.
Peki, taşeron marifeti ile çalıştırılan binlerce işçinin böyle bir güvencesi var mı?
Çağdaş kölelik düzeninin artık yıkılması gerekiyor.
Ülkeyi idare edenler, anayasada ifadesi bulunan ‘sosyal devlet' gereği insanları karın tokluğuna çalıştıramazlar. Bu sosyal Devlet” anlayışı ile bağdaşmaz.
Sosyal Devlet halkının köle gibi çalıştırılmasına izin vermez.
Hele hele bu çağdaş kölelik sisteminin devlet eli ile yapıldığını düşünürseniz (resmi kurum ve kuruluşlar da çalışanlar var) olayın hangi noktaya geldiği daha iyi anlaşılır!
Namusu ve şerefi ile evine ekmek götürmeye çalışan birlerce çağdaş köle gözlerini Siyasilere çevirdiler bir kanattan gelecek hayırlı bir haber bekliyorlar.
Türkiye artık şu çağdaş kölelik sistemini ortadan kaldırmak zorundadır.
Binlerce işçiye kadro verilerek taşeronluk sistemi yok edilebilir.
Kanunlar ve yasalarla özel sektörün bu şekilde işçi çalıştırması engellenir.
Kayıt dışı ekonomi kontrol altına alınarak çağdaş kölelik sistemi sona erdirilebilir.
Siyasi Partinin biri bunu yaptığı anda milyonlarca işçinin da bu gönlünü kazanacak, sosyal devletin yeniden yapılanmasını sağlayacak, devlete olan güveni artıracaktır.
Sadece Bandırma Belediyesi bünyesinde çalıştırılan 250 nin üzerinde taşeron işçisi var.
Bandırma Belediyesinin kurduğu kendi bünyesinde iki tane şirketi var” çalışan sadece bu 250 şirket işçisinden 10 tanesini Belediyenin kendi kurduğu şirket üzerinden işçi çalışmaktadır.
Bandırma Belediyesi Diğer 240 şirket işçilerini dışardan belli bir KOMİSYON karşılığında özel şirket üzerinden işçileri çalıştırmaktadır.
Özel şirket üzerinden çalışan şirket işçileri şirket ile muhatap olmamaktadır” ve şirket yetkililerini tanımamaktadırlar.
Bunun adı Ucuz emek sömürüsü yaratmanın adıdır” özel şirket üzerinden emek sömürüsüdür” kişiler kendi aralarında şirket kuruyorlar” bu şirket ismini kamu ve özel sektöre belli bir komisyon karşılığında kullanma hakkı veriyorlar”
Sadece şirket sahipleri vermiş oldukları şirket ismini kamu ve özel sektöre gitmeden bulunduğu yerdeki Bankaya giderek her ay komisyonlarını banka hesap numaralarından almaktalar.
Bandırma Belediye Başkanına çıktığımızda neden dışardan özel sektör üzerinden bizi çalıştırıyorsun da kendisini görmediğimiz şirkete boşu boşuna para ödüyorsun dediğimizde… Belediyenin kurduğu iki tane şirketi bulunmaktadır” dediği aynen şöyledir” Belediyenin kurmuş olduğu şirket üzerinden işçileri çalıştırırsam sendikalı olma ve kıdem tazminatı alma hakları doğacak onun için özel şirket üzerinden çalıştırmam daha karlı demektedir.
Diyelim ki Hükümet sendikalılaşmayı bitirmekten yana Hükümetin güdümünde giden sendikaları güçlendiriyor” Amaç işçiyi ve emekçiyi denetim altında tutmak için il ve ilçe başkanlarına da baskı yaparak denetiminde olduğu sendikaya geçirtmek için baskı yapıyor. CHP li bazı Belediye Başkanları Sendikaya üye olan işçileri kapının önüne koyuyor veya işten çıkarmak ile tehdit ediyor.
Tabanımız emek kesimi diye söylemde bulunan CHP li  bir Belediye Başkanına ve Siyasi anlayışın görüşü bu düşünce içinde olması böyle cevap vermesi ne kadar siyasi görüşe uygundur.
Amaç kuralsız güvencesiz sağlıksız sendikasız ve kıdem tazminatı vermeden işçileri köle gibi sermayenin hizmetine ucuz emek sunmak, ve emek sömürüsünü yasal hale getirmeye yardımcı olmak demektir.
Bu ülkede milyonlarca insanımız çok ağır koşullarda yaşama mücadelesi verirken, ülke gelirlerinin çoğunun bir avuç sermayedara gitmesine daha fazla seyirci kalınmamalıdır.
Adaletten söz ediliyorsa, bunun gereği artık yapılmalıdır. Koşullar bu kararın alınmasına müsaittir.
Siyasi partiler olarak bu adımı atması ve en büyük desteği Hükümetten ve diğer muhalefet partilerinden alacaktır.
Çünkü emekçiler oy bazında ülkemizde büyük bir potansiyeldir” bütün partiler, seçim vaatleri içerine çağdaş kölelik sisteminin kaldırılacağını yerleştirmiş ve miting meydanlarında bunu seslendirmiştir.
Hükümetin bu önemli adımı atmalıdır. Temennimiz bu adımın daha fazla geciktirilmemesi milyonlarca insanın çağdaş kölelik zincirinden kurtarılmasıdır.
Ülkemizin önünü ve geleceğini aydınlık bir gelecek haline hep birlikte getirmenin azmini ve mücadelesini vermek istiyoruz.
Biz işçi sınıfı olarak emeğe ve emekçiye değer verenin yanında ülkemizi emeğimizle cennet haline getirmek istiyoruz” Çocuklarımızı okutup ve eğitimli bir toplum” Çocuklarımıza aydınlık bir gelecek bırakmak istiyoruz.
Siyasi mücadelenin Sendikal mücadeleden bağımsız olamaz” olursa başarılı olması ve güçlenmesi mümkün değildir. Aynısı tersi içinde geçerlidir” Sendikal mücadelenin siyasal mücadeleden bağımsız olamaz” olursa başarılı olması ve güçlenmesi mümkün değildir.
Bugün baktığımızda Hükümet Arka bahçesinde olan sendikaların birini almış sağına birini almış soluna diğerini de almış arkasına güçlendikçe güçleniyorlar.
Siyasilerin İlçe ve il Başkanları kendisine ait Belediyelere giderek baskı yaparak tüm çalışanlarını arka bahçemizde olan Sendikaya geçireceksin” eğer geçirmezsen bir daha adaylığını unut tehtidinde bulunmaktalar.
Hükümeti bir taraftan sendikalılaşmayı taşeron işçisi üzerinden bitirmenin operasyonunu yaparken” bir taraftan da sendikalı işçileri güdümünde götürdü sendikalara geçirerek işçileri baskı altında tutarak bir taraftan da alabildiğine kadrolaşıp güçlenmektedir.
Neden Emek dostuyuz diyen siyasiler”  Hükümetinin yanına almış olduğu Sendikaların dışındaki kendi siyasi görüşünde olan Sendikaları da birini sağına birini soluna alıp ta neden güçlenmekten yana adım atmıyor.
Niye kendi Belediyelerine baskı yapıp hükümetin politikasını kendi politikasıyla bertaraf etmenin mücadelesini neden vermiyor.
CHP li Belediyelerde sendikalılaşmaya karşı çıkarak” DİSK'e Bağlı Genel - İşe üye olan işçileri kapının önüne koyarım tehtidinde bulunmaları” Ve bu uygulama Hükümeti daha fazla güçlendirmektedir. Bazı siyasi partilerin tabanı emek ise nasıl tabanın söz ve karar ilkesi ile hareket edeceğiz sözünün anlamı nerde kalıyor.
Biz Emekçiler olarak emekten yana olan siyasi görüşü tek başına iktidara taşımak ülkemizi de sosyal devlet anlayışıyla yöneten bir hükümetin ve siyasi anlayışın olmasını istiyoruz.
DİSK/Genel-İş Sendikası
Bandırma Şubesi


Anahtar Kelimeler: 0
  • Cuma 22.9 ° / 9.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 24.7 ° / 11.1 ° Güneşli
  • Pazar 23.7 ° / 12.3 ° Güneşli