Hıncal Uluç, Bandırma’nın kurtuluşuna değindi

Hıncal Uluç, Bandırma’nın kurtuluşuna değindi

Hıncal Uluç; “Bandırma’nın, Edremit’in, işgal altındaki her yerleşim yerinin kurtuluşu, bir yerde de kadının kurtuluşu değil midir?”

SABAH Gazetesi’nin deneyimli yazarı Hıncal Uluç, 16 Eylül 2021 tarihli köşe yazısında, Edremit’in kurtuluş törenindeki temsili bir canlandırmanın ardından yaşanan olaylara değerlendirirken, Bandırma’da yaşanan olaya da değindi.

Uluç’un, “Ve kadınlar… Bizim kadınlarımız” başlıklı yazısı şöyle:

“Edremit’in kurtuluş gününde, Büyük Taarruz devamında kente giren Atatürk’ün süvarilerinin, siyahlar içinde, zincirli bir kadını kurtarmaları temsili olarak canlandırılmış.

Nerelere çekildi bu canlandırma. Hâlâ da çekiliyor.

Kaymakama bile işten el çektirildi, bu eleştirilere bağlı olarak…

Şimdi ben yaşanmış bir örnekle anlatmak isterim.

Edremit, 797 gün, yani iki yıl süren Yunan işgalinden 9 Eylül 1922’de kurtarıldı. Bu ne demek biliyor musunuz?

Kendimden örnek vereyim.

Aynı bölgedeki Bandırma da, neredeyse bir hafta sonra, 17 Eylül’de kurtarıldı. Atatürk’ün süvarileri kente 17 değil, 18 Eylül’de girseler ben dünyada yoktum. Çünkü hiç olmayacaktım.

Bandırma’da eli silah tutan herkes Millî Mücadele’ye katıldığı için kasabada sadece kadınlar ve çocuklar kalmıştı. Kaçan Yunan, kenti terk etmeden, kadın ve çocukları bir camide topladı. Kapıları dışarıdan zincirledi ve camiyi ateşe verdi. Onların arasında babaannem ve o zaman 12 yaşındaki babam da vardı. Ateşler içeri düşmeden, içeridekiler dumandan ve ateşten boğularak ya da kavrularak ölmeden, Atatürk’ün süvarileri rüzgâr gibi geldiler. Zincirleri kırdılar, kadınları ve çocukları kurtardılar.

Yani Edremit’teki temsili sahne, Bandırma’da, benim ailemde, içlerinde olarak aynen yaşandı.

Şimdi kaçarken kadın ve çocukları en zalim ölüme bırakanların, o 797 günde aynı kadınlara daha neler çektirmiş olabilecekleri de düşünün bir!

Bandırma’nın, Edremit’in, işgal altındaki her yerleşim yerinin kurtuluşu, bir yerde de kadının kurtuluşu değil midir? Evinin tüm erkekleri savaşa giden ve işgalci düşmana karşı çocuklarıyla birlikte baş başa kalan kadının?

Bu temsili sahne, bir kurtuluş gününde canlandırıldı dostlarım. Kıyafet Devrimi’nin yıldönümünde değil. Ama hele bazıları yazarken, öyle imalarda bulundular ki…

Bu ülkede ne yazık ki, Atatürk Yasası var. Atatürk’ü Koruma Yasası. Bu yasa yüzünden Atatürk’ü eleştiremeyenler, çok başka şekilde lâf sokuşturmaya çalışıyorlar.

Demokrat Parti devrinde Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın isteği ile çıkan bu yasa artık çağ dışıdır. Bırakalım herkes istediğini söylesin. Söylesin ki, herkesin gerçek kimliği ortaya çıksın. ‘Atatürk’ diyemedikleri için ‘Kemalistler’ diye ‘İsmet İnönü’ diye sevenlerin foyaya ihtiyaçları kalmasın.

Devrimleri ve Atatürk’ü şu veya bu şekilde eleştirmek için bir ‘zafer’, bir ‘coşku’ günü kullanılmasın!

Özellikle Batı’daki her kurtuluş gününde asıl kurtarılan, zincirleri çözülerek kurtarılan ‘kadınlar’ olmuştur.”

Hıncal Uluç, yazısının sonuna Nâzım Hikmet’in “Bizim Kadınlarımız” isimli şiirini ekledi.



  • Salı 15.7 ° / 3.8 ° false
  • Çarşamba 7.9 ° / 2.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 12.4 ° / 3.3 ° Güneşli