Kütüphane

Kütüphane

Kütüphane

 

ÖYKÜ

Cennetin her zaman bir kütüphane gibi olacağını hayal etmiştim.

                                                              - Jorge Louis Borges

                         KÜTÜPHANE

Kitap okumayı çok seviyordum. Okurken başka dünyalara gidiyor, sanki oralarda yaşıyordum. Kendimi iyi hissetmediğim; mutsuz olduğum zamanlarda bir öykü, şiir, roman ya da masal okuyordum. Okuduktan sonra mutlu oluyordum. Bütün kederim, sıkıntım dağılıyordu. Kendimi mutlu hissettiğim zaman yine okuyordum. Çünkü mutluyken okuyunca mutluluğum büsbütün artıyordu. Her okuyuşumda çoğunlukla ?bu kitabı bir kez daha okumalıyım. Ne de güzel yazmış yazar.? diyordum.

Kimi zaman bazı kitapları beğenmiyordum, ama zar zor da olsa bitiriyordum. Sonuna dek okuyordum. Eğer o yazarın kitabını sevmediysem bir süre onun kitaplarını almıyor, başka kitaplara yöneliyordum.

Sınırsızlık, özgürlük, düş gücü vardı kitaplarda. Gürül gürül hayat vardı. Dağlar, ırmaklar, göller, akarsular, denizler, okyanuslar vardı. Gemiler, korsanlar, maceralar, bin bir türlü insanlar vardı. Bitmeyen, sonsuz bir yaşam vardı.

Sınıf arkadaşlarımla kitap değiş tokuşu yapıyorduk. Ben önceden okuduğum bir kitabı arkadaşımla değiştiriyordum. Bu sayede herkes birbirinin kitaplarını okumuş oluyordu. Yine de yetmiyordu kitaplar. Elimde olan kitapların hepsini okumuştum. Bu yüzden yeni kitaplara ihtiyacım vardı. Bu yeni kitapları bulabileceğim tek bir yer vardı. O da kentte bulunan Halk Kütüphanesi.  Halk Kütüphanesi, okula giden yolun hemen üstündeydi. Tek katlı bir yapıydı. İçerisi bordo renginde bir halıyla döşenmişti. Upuzun, geniş bir salondu.  En ufak bir boşluk yoktu. Bu da kütüphaneyi daha sıcak daha şirin bir hale getirmişti. Tahtadan masalar ve sandalyeler oranın güzelliğine güzellik katmıştı. Huzur verici bir mekân olmuştu.

 Her gün okula gidiş gelişlerimizde önünden geçerdik. Kimi zaman öğretmenlerimizin verdiği ödevleri orada yapardık. Ödevler bittikten sonra yapacak bir şey kalmazdı. Sıkılmaya başlardık. Etrafı, rafları, kitapları, dergileri incelemeye koyulurduk.

İlk önce kitaplık raflarındaki dergiler ilgimi çekmişti. Onları karıştırmaya başladım. Eski, yeni bir dolu dergi vardı. Kimilerinde çok güzel masallar, öyküler, şiirler olurdu. Yeni dergilerin ayda bir geldiğini sonradan öğrendim. Bu dergilerin sayfalarını birer birer çevirip koklardım. O denli güzel kokardı ki? Taze mürekkep, taze kâğıt kokusunu içime çekerdim.  Onları okurdum, resimlerine bakardım.

 Kimileyin de tekerlemeler, bilmeceler sorardık birbirimize. Ama gürültü yapmadan, fısıltıyla konuşurduk. Kimseyi rahatsız etmezdik. Kütüphanede bir memur çalışıyordu. Görevli memur bayandı. Tatlı, güler yüzlü biriydi. Her gidişimizde mutlaka önünde okuduğu farklı bir kitabı olurdu. Yuvarlacık gözlüğünü takıp okurdu. O da okumayı çok seviyordu. Kitap iadeleri veya kütüphane üye kartlarıyla ilgili bir işi varsa onu yapar, sonra yeniden gözlüğünü takar, okumayı sürdürürdü. Ama gürültü yapılmasına dayanamazdı.  O zaman sertçe uyarırdı hepimizi. Hatta bir keresinde bizim sınıftan İbrahim´le Sergen´i seslice gülüşüp muhabbet ettikleri için kütüphaneden kovmuştu. Onlar da bozuntuya vermiyormuş gibi görünmüşler ve sırıtarak oradan çıkmışlardı.  Görevli, daha öncesinde birkaç kez uyarmıştı onları. Ama onlar anlamamışlardı. 

Sonraları dergiler bitmeye başladı. Bu kez kitap okumaya başladım. İşte o kütüphanede ilk okumaya başladığım ve çok hoşuma giden kitap Oliver Twist adlı romandı. Bu roman yetimhanede büyüyen kimsesiz bir çocuğun serüvenlerini anlatıyordu. Yetimhanenin yemek salonunda herkes sıraya girmişti. Kocaman aşçı şapkasıyla göbekli bir adam elindeki kepçeyle bol sulu çorba veriyordu. Dağıtılan çorbayı az bulup aşçıdan biraz daha çorba isteyen çocuğun tepkiyle karşılandığı bölümün resmini hiç unutamadım. Oliver, birçok kötü maceralar yaşadıktan sonra kendini bir hırsızlık çetesinin içinde buluyordu. Onlarla birlikte kalıyordu. Çünkü açlıktan neredeyse ölmek üzereydi. Üstü başı yırtık pırtık çocuklar, onların yaşadıkları hayat bana çok ilginç gelmişti. Bir yankesici çetenin içine düşen bir çocuk... 

Biz de o zamanlar mahalledeki arkadaşlarla çete kurmuştuk. O yüzden bu roman çok ilgimi çekmişti. Bir de Ramazan´ın Çetesi vardı. Onu hatırlatmıştı. Hep onun adını duyar, korkuyla irkilirdik. Aşağı yukarı otuz kişiyle ırmağın kenarında dolaşırlardı. Uzaktan onların yürüdüğünü görürsek anında oradan kaçar, kaybolurduk. Birbirimizi uyarırdık. ?Beyler, kaçın Ramazan´ın Çetesi geliyor? derdik!

 Başka romanlar da okumaya başladım. Issız bir adada kalan Robinson Cruuseo´yu okudum. Jules Verne´in yapıtları ve diğerleri? Moby Dick adındaki beyaz bir balinanın başından geçenler. Maceralar, düşler, ?Bin Bir Gece Masalları? derken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum. Kütüphane kapanana dek orada durmadan okuyordum.  Artık kimi zaman yalnız da gitmeye başlamıştım. Okuldan çıktıktan sonra koşarak kütüphaneye gidiyordum.

 Kütüphane, kışın ısınmak için de birebirdi. Her zaman sıcacık olurdu. Okuldan sonra yürüyüp altından koyu yemyeşil suların aktığı ırmağın üzerindeki kocaman köprüden geçerdim. Sonra tam da üşümeye başladığım anda kütüphane imdadıma yetişirdi. Ne de güzel olurdu. Hele ki yağmurlu, karlı günlerde?

Yolumun üzerinde bir de futbol stadı vardı. Geçen yıl oradaki hiçbir maçı kaçırmıyordum. Her maçı seyrediyordum. Amatör,  profesyonel kupa maçları... Çok da renkli maçlar oluyordu. Ama kütüphaneye gitmeye başlayınca oradan yavaş yavaş ayağımı kesmeye başladım. Kitaplar daha zengin, daha renkli geliyordu.

/resimler/2016-2/21/0020141007333.jpg

Kimi zaman, cennet, sürekli ve tükenmeyen bir okuma diye

düşünüyorum.                      Virginia Woolf

Okuduğum birçok kitap beni fazlasıyla etkiliyordu. Günlerce etkisi altında kalıyordum. Okuduktan sonra her dışarı çıkışımda yürüyüşümün bile değiştiğini duyumsuyordum.  Çevreme gülümseyerek, etkilenmiş bir yüzle bakıyor, yaşadığım birçok olayı farklı yorumlamaya başlıyordum. Daha değişik bir gözle bakmaya başlamıştım dünyaya. Bu da beni zenginleştiriyor, bana ayrı bir güven veriyordu.

Bir gün yine kütüphanedeydim. Her zamanki gibi okumaya dalmıştım. İşte o gün beni çok etkileyen bir olay okudum. O denli etkilenmiştim ki yıllar geçti hala unutamadım. Bu bir öykü müydü ya da bir roman mıydı anımsayamıyorum. Özellikle öykü okumayı çok sevdiğim için bu okuduğum olayı size bir öykü yaparak yeniden yazıyorum. Umarım beğenirsiniz.

Rus soylularından iki zengin delikanlı bahse tutuşurlar. Bunlardan biri yirmi yıl kapalı bir yerde tek başına kalabilirse, bahsi kaybeden arkadaşı ona büyük para verecektir. Yirmi yıl tek başına kalmaya dayanamaz da çıkarsa, o arkadaşına bu büyük parayı ödeyecektir. Kapalıda kalacak olanın her istediği kendisine verilecek. Kapısında da nöbetçi bulunacak.

Soylu delikanlılardan biri, tek penceresi, tek kapısı olan bir yere kapatılır. Kapıda nöbetçi var. Kapalıda olan delikanlı, birkaç gün sonra kitap ister. Gün geçtikçe kitap isteğini artırır. İstediği kitaplar kendisine verilir. Aradan yıllar yıllar geçer. Bu arada öbür delikanlı kumarcı lığı ve uçarı yaşantısı yüzünden zenginliğini yitirmiştir. Bütün umudu, kapalıdaki arkadaşının tek başına yaşamaya dayanamamasıdır. Kapalı olduğu yerden çıkması sonucu bahsi kaybederek kendisine o büyük parayı vermesidir. Kapalıdaki arkadaşını kaçmaya kışkırtmak için her şeyi yapar, nöbetçiye görmezden gelmesini söyler, kapıyı açık bıraktırır, ama ne yaptıysa boşuna?

Yirminci yılın son gecesi, arkadaşını öldürecek, sanki arkadaşı intihar etmiş olacak. Böylece bahsi kazanıp parayı alacak. Bu niyetle sabahleyin gün doğmadan önce arkadaşının kapalı olduğu yere girer. Bir de ne görsün! İçerde kimsecikler yok? Pencere de açık! Demek, kaçmış. Parayı alacak öyleyse? Masanın üstünde arkadaşının kendisine yazdığı bir notu bulur: ?Tek başıma burada yirmi yılı tamamlamama bir saat kala buradan kaçarak, seni bana para ödemekten kurtarıyorum. Çünkü yirmi yıldan beri okuduğum kitaplarla öyle zenginleştim ki, bana vereceğin büyük paranın gözümde hiçbir değeri kalmadı. Beni bu denli sonsuz zenginliğe kavuşturduğun için sana teşekkür ederim.?

                                                                             Taylan Özgür KÖŞKER   

/resimler/2016-2/21/0021267102429.jpg



Anahtar Kelimeler: Kütüphane
  • Cumartesi 22.1 ° / 9.9 ° Güneşli
  • Pazar 15.6 ° / 9.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 14.7 ° / 10.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı