ÖMÜR KAÇ GÜN? (7)

ÖMÜR KAÇ GÜN? (7)

ÖMÜR KAÇ GÜN? (7)

* Öldükten sonra yaşamak isterseniz, kalıcı bir eser bırakınız!

            Hazret-i Ali (Radıyallahü anh)

                * Mal, mülk, çoluk-çocuk; Allahü Teâlâ’nın emânetleridir. Emânetlerini istediği zaman alır.

     (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Rahmetullahi aleyh)

 

                … VAR MI?

 

Bak şu gelen vefasızda

Biraz olsun vicdan var mı?

Elinde imkân olsa da,

Bir hayrını gören var mı?

                                Görünüşte, Kâmil insan,

                                Hep sözleri DİN ve İMAN,

                                Borçtan alacaklı çıkan,

                                Bunda izan insaf var mı?

                İşi gücü YALAN DOLAN,

                Senin haklı sözün var mı?

                Dünya zevkine aldanan,

                ÖLÜMDEN HABERİN VAR MI?

                               Allah’ın yüce kulları,

                               İbadet ve duaları,

                               Mevlâ’dan hep umdukları

                               Af dilemek, başka var mı?

                Kötülük hep doldu taştı,

                Bundan hayır uman var mı?

                HELAL HARAM hep karıştı,

                EL HAK, HAKKA UYAN VAR MI?

            Orhan Orgarun

 

ÖMÜR KAÇ GÜN? (7)

 

                Ebediyet Yolcusuna Karşı Görevlerimiz..

                “Her nefis ölümü tadacaktır…” (21. Enbiyâ Sûresi, Âyet/ 35) ilahi fermanı gereğince dünyaya gönderilen her bir insan ömür süresini tamamlayınca ahiret alemine göç edecektir. İşte bu süreyi tamamlayan ve ebediyet yolculuğuna çıkmak üzere olan kimseler hakkında yüce dinimiz İslâm, biz müminlere bir takım görev ve sorumluluklar yüklemiştir..

                Bunlar; ölüm öncesinde, hasta iken ziyaret etmek, kendisine Allah’tan sağlık ve afiyet dilemek, dayanılmaz halde ağrı ve acı çekiyorsa sabır tavsiyesinde bulunmak, dünya hayatını terk etmek üzere ise yönünü kıbleye doğru çevirmek, duyacağı şekilde yanında kelime-i şahadet getirmek, Yâsin okumak vb. …

                Vefat ettiğinde ise; gözlerini kapamak, çenesini bağlamak, üzerine örtü çekmek, yıkamak, kefenlemek, namazını kılmak, namazdan sonra cenazesini kabre kadar taşımak, defnetmek, gerek cenazeyi taşırken, gerekse kabre indirirken: “BİSMİLLÂHİ VE ALÂ MİLLETİ-RASÛLİLLÂH” demek, definden sonra duâ etmek ve Kur’ân okumaktır. Sevgili Peygamberimiz definden sonra kabrin başında bir süre durur ve etrafındakilere şöyle derdi:

“KARDEŞİNİZ İÇİN ALLAH’TAN MAĞFİRET DİLEYİN VE SORGUYA ŞAŞIRMADAN CEVAPLANDIRMASINI İSTEYİN; ÇÜNKÜ O ŞU ANDA SORGUYA ÇEKİLMEKTEDİR.” (Ebu Davud, Cenaiz, 67).

                Teçhiz (Gerekli şeyleri tamamlama. Donatım.), tekfin (Kefenleme, ölüyü kefene sarma.) ve defin (Gömme) işlemlerinden sonra da, ebediyet yolcusunun geride bıraktığı yakınlarına taziyede bulunmak, onları teselli etmek, evlerine yemek götürmek, ölen kimsenin başkalarına borcu varsa, uygun bir şekilde varislerine hatırlatmak, ebediyet yolcusuna karşı yerine getirilmesi gereken dini görevlerdir.

                Taziye..

                Taziyenin Türkçe’mizdeki karşılığı başsağlığı dilemektir. Yakını vefat eden kimselere sabır tavsiyesinde bulunmak ve teselli etmektir. Taziye, Müslümanlar arasında sevgi ve birliğin artmasına vesile olan güzel bir âdettir. Peygamberimiz (a.s.m.) birçok hadislerinde bizleri taziyeye teşvik etmiş, bunun faziletini anlatmıştır. Bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:

                “Başına bir müsîbet gelen kimseye taziyede bulunana, müsibet sahibine verilen sevabın bin misli verilir.

                Yas Tutma..

                Yas, ölüm veya bir felâketten doğan acı ve bu acının dışa yansımasını belirten davranışlar ve matem olarak tanımlanır.

                İslâm öncesi cahiliye Araplarında görüldüğü gibi, avazı çıktığınca bağırarak ağlamak, mübalağalı söz ve şiirlerle ölene methiyeler düzmek, tırnakları ile yüzlerini tırmalamak, dövünmek, üstlerini başlarını yırtmak, para ile profesyonel ağlayıcılar tutmak, kocası ölen kadının bir yıl süreyle evden dışarı çıkmaması, yıkanmaması, normal karşılanacak şeyler değildir.

                İslâm dini aşırılığın her türlüsüne karşıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.); “YÜZÜNE VURARAK, ÜSTÜNÜ BAŞINI YOLARAK AĞLAYAN VE CAHİLİYE ÂDETİNİ SÜRDÜREN BİZDEN DEĞİLDİR.” (Buharî, Cenâiz, 36) buyurmuş, oğlu İbrahim ve torunu öldüğünde ağlayıp gözünden yaşlar akınca, bu durumu soran sahabîlere; “BU, ALLAH’IN KULLARININ KALBİNE YERLEŞTİRDİĞİ BİR ACIMA DUYGUSUDUR. ALLAH, KULLARI ARASINDA MÜŞFİK OLANLARA MERHAMET EDER.” (Buharî Cenâiz, 33)

“GÖZ YAŞARIR, KALP ÜZÜLÜR; FAKAT BİZ RABBİMİZİN RAZI OLMAYACAĞI BİR ŞEY SÖYLEMEYİZ.” (Buharî, Cenâiz, 44) demek suretiyle bu hüznün makul bir şekilde dışa vurulmasının caiz olduğunu belirtmiştir.

                Acının yasa dönüşmemesi, eş-dost, akraba ve komşuların bu üzüntülü günlerde acılarını paylaşmaları ile mümkündür.

                Ölmüşlerimizi Hayırla Yad Etmek..

                Ölüm, inkarı mümkün olmayan bir gerçektir. Hayat kadar zorunludur ve her canlı için kaçınılmaz bir sondur.

                İnsanların ölüm karşısındaki tutumunu inançları belirler. Biz Müslümanlar ölümden sonra ebedî bir hayatın olduğuna inanırız. Dünya, sonsuz hayata hazırlığın yapıldığı geçici bir mekandır.

Bu sebeple inananlar için ölüm son değildir. Bilakis sık sık hatırlanması gereken bir gerçektir.

                Kabir ziyaretleri ölümü hatırlamanın yollarından biridir, Peygamber (s.a.s.) bir kişinin cenazesinde bulunmayı; Müslüman’ın kardeşi üzerindeki beş hakkından biri olarak belirtmiştir. (Buharî Cenâiz, 2).

Yine, ölen kardeşin borcunu ödemek, yapmaya niyetlenip de yerine getiremediği bir adağını onun adına yapmak, ölmüş kişiye karşı görevlerimizdendir.

                Peygamberimiz (s.a.s.); “İNSAN ÖLDÜĞÜNDE AMELİ KESİLİR. DEVAM EDEN SADAKA, FAYDALANILAN İLİM, KENDİNE DUA EDEN EVLAT BUNDAN MÜSTESNADIR” (Müslim, Vesaya, 3) buyurmuştur.

Yakınımız olsun veya olmasının tüm ölmüşlerimiz için dua ve istiğfar (Tanrı’dan günahlarının bağışlanmasını dileme.) edip, onları hayırla anmalıyız. Peygamberimizin (s.a.s) verdiği şu haberi tavsiye olarak algılamalıyız.

Efendimiz (s.a.v.) sahabeleriyle birlikteyken yanlarından bir cenaze geçti. Oradakiler cenazeyi hayırla andılar. Nebi (a.s.) “KESİNLEŞTİ” buyurdu. “NE KESİNLEŞTİ?” diye sorduklarında, “ONU HAYIRLA ANDINIZ. BU SEBEPLE CENNETE GİRMESİ KESİNLEŞTİ. ÇÜNKÜ SİZ YERYÜZÜNÜN ŞAHİTLERİSİNİZ.” (Buharî, Cenâiz, 86).

                Bizlerin de bir gün şahit olacağı ölüm hakikatini, ölmüşlerimizi hayırla yad ederek, onlara duâ ve istiğfar ederek idrak etmeye çalışmalıyız…

                Kur’ân Ne diyor?

                “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.” (9. Tevbe Sûresi, Âyet/ 119)

                “Kıyamet gününde bana halkın en yakın olanları ve şefaatime hak kazananları benim üzerime en çok salavat getirenlerdir.” (Hadis-i Şerif)

 



Anahtar Kelimeler: ? ()
  • Cuma 20.9 ° / 10.4 ° Güneşli
  • Cumartesi 22.1 ° / 9.9 ° Güneşli
  • Pazar 15.6 ° / 9.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı