`Üretmeden tüketen, kazanmadan harcayan bir Türkiye vardır.”

`Üretmeden tüketen, kazanmadan harcayan bir Türkiye vardır.”

Partisinin gençlik kolları iftarına katılan Demokrat parti genel başkanı Gültekin Uysan ülke gerçeklerine dikkat çekti.






Partisinin Gençlik kolları iftarına katılan Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal
Bizim gençliğimiz kin ve husumet duygularıyla beslenen bir siyaset anlayışını benimseyemez” dedi

İftarda Demokrat Gençliğe seslenen Genel Başkan Gültekin Uysan Türkiye'nin, bugün kendi bölgesinde söyleyecek sözü olmalıdır. Ama bunu yapabilmenin yolu, siyasal coğrafyamız içerisinde, kendi işini kendi yöneten, kendi problemlerini başkalarına havale etmeyen Türkiye, kendi gücüyle netice almak durumundadır.”

Bugün üretmeden tüketen, kazanmadan harcayan bir Türkiye vardır”

Türkiye'yi parçalayan değil, bir arada tutan bir ses olmalıyız.`` dedi

Uysal gençlere hitaben yaptığı konuşmada, Türkiye, milli meselelerini Batılı devletlere havale etmeyen bir ülke olmalıdır. Türkiye kendi gücüyle netice almak durumundadır” dedi.

Başkanlık Divanı üyeleriyle çok sayıda partilinin katıldığı, Genel Merkezde yapılan Gençlik Kolları Genel Başkanlığı devir-teslim töreninden sonra yenilen iftar yemeğinde konuşan Gültekin Uysal şunları söyledi:

Değerli dava arkadaşlarım, çok değerli genç kardeşlerim, bir Ramazan gününde böyle bir toplantıyı icra ediyoruz. Beraberinde daha büyük hususları yaşayacağımız bir anın başlangıcı gibi heyecanlarımızı pekiştireceğimiz, fikirlerimizi en üst noktalara çıkaracağımız bir iklim yaratmanın ilk adımları olduğuna inandığım toplantının hepimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Mübarek Ramazan ayının nice hayırlar getirmesini temenni ediyorum.``

Şehitler veriyoruz. Böyle bir ayda hem bölgemizde, hem coğrafyamızda kan akmaktadır. Bundan da büyük bir üzüntü duyuyoruz. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın diyoruz. Çok kıymetli başkanlarım, fikirlerini sizlerle, bizlerle paylaştılar.

Önemli bir misyonun, Türkiye'nin köklü bir siyaset geleneğinin bugün sorumluluğunu taşıyan insanlar olarak, hem geçmişe dair hem bugüne dair ama her şeyden daha önemlisi yarınlara dair düşünceleri, fikirleri, hayalleri, idealleri olmalıdır.

İddiamız, Türkiye'ye daha büyük Türkiye'ler katabilmektir. Kendi gücüyle yapabilmektir, kendi insan gücüyle yapabilmektir. Tarihin ve coğrafyanın önümüze bir fırsat, aynı zamanda kader olarak koyduğu bu rolü oynayabilecek siyaset aklını, siyasi iradeyi, siyasi teşekkülleri ortaya koyabilmektir.

Çok yakın zamanda aile içerisinde bir kongre gerçekleştirdik. Kongremiz, hem bizlerin şahsi hayatında hem de geleneğimizin uzunca süredir büyük başarılarla getirdiği ama son tahlilde bugün hiçbirimizin, hiçbirinizin gözü gönlü buralarda olan ama buralarda bulunmayan birçok insanımızın hak etmediği şekilde belirli noktalara kademe kademe geldik.

Her kaybediş, daha büyük kaybedişleri beraberinde getirdi. Eğer biz büyük bir geleneksek, kendi meşru zeminlerinde gerekli sorgulamaları yaparak, tarihi tecrübesini bugünlere taşıyarak, akıl süzgecinden geçirerek, dünün muhasebesini yaparak, bilgiyi değerlendirerek, yarınlara yeniden sağlam istikametle giderek bu süreç içerisinden hep beraber çıkabiliriz.

Türkiye büyük bir ülke. Türkiye'nin büyüklüğünü tescil edecek, büyüklüğünü kavrayacak bir yapıda olduğu takdirde bu büyüklüğünü daha ileriye taşıyabileceğine inancımız tamdır.



Türkiye kendi gücüyle netice almak durumundadır.”


Bugün dünyada yapılan projeksiyonlar ortadadır. Türkiye'nin demokratik yapısı ortadadır. Bu gerçekleri yadsıyarak, kendi gücünü bilmeden, kendi gücünü geleceğe taşıyacak iradeyi ve politikaları ortaya koymadan ülkenin mesafe alma şansı yoktur.

Türkiye önemli mesafeler kat etmiştir. Bizim geleneğimiz, bu sıçramaların altında adı olan, imzası olan, gücü olan, emeği olan, alın teri olan bir gelenektir. Bugün az gelişmiş ülkeler statüsünden, gelişmekte olan ülkeler statüsüne geçmişizdir. Bununla yetinmememiz gerektiğini bir kez daha sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye kendi enerjisini, kendi birikimini harekete geçirdiği takdirde, birilerinin nesnesi değil, yapıcı öznesi olarak bu bölgede varlığını sürdürmek iddiasını her zaman korumalıdır. Geçmiş tarihimiz, sancılı bir coğrafyada, her dakika çatışmaların tetiklenebileceği bir coğrafyada, bin yıldır sürdürdüğümüz varlığımızı ilelebet sürdürmenin önümüze koyduğu bir gerçek olduğunun bilinci içerisinde, Türkiye'yi, tam demokrat büyük Türkiye idealini yaşatan bir büyüklüğü hep beraber taşımak zorundayız.

Türkiye'nin bugün kendi bölgesi başta olmak üzere, başta Balkanlar, Orta Doğu, Orta Asya'ya elbette söyleyecek sözü olmalıdır. Ama bunu yapabilmenin yolu önce siyasal coğrafyamız içerisinde, kendi işini kendi yöneten, kendi problemlerini başkalarına havale etmeyen, kendi hiçbir ilmi meselesini başka hiçbir devlete ihale etmeyen Türkiye, kendi gücüyle netice almak durumundadır.



Bugün üretmeden tüketen
kazanmadan harcayan bir Türkiye vardır.”

Bugün dünyada, ülkelerin gelişmişlik sıralamasını beşeri sermayesine göre sıralandığı gerçeği ortada iken, çok genç nüfusa sahip olduğumuz Türkiye'de bugün bunu aktif hale getirebilmenin çok kısa vadede politikalarını ortaya koymak durumundayız. Sadece kendi içimizde üretmek yetmez. Bugün üretmeden tüketen, kazanmadan harcayan bir Türkiye vardır. Bu gerçekleri sadece bizler ifade etmiyoruz. Bu ülkeyi bugün, yönetme iradesini elinde bulunduran, zaman zaman sağduyulu açıklamalar yapan yöneticiler de var, onları duyuyoruz. Onların da ifadeleri bu gerçekleri teyit eder noktadadır. Yalnız onların bizden bir farkı; sadece hasar tespiti yapmak, sadece rapor yazmak değildir, gereğini de yapmaktır, icraatlarını da yapmaktır. Türkiye bugün konuşan, ana meselelerini sühunetle çözen bir ülke değildir. Türkiye bugün zaman zaman konuşma iradesini sergilemekte zorlanan bir ülkedir.

Türkiye bütün sıkıntılarına rağmen, bütün kesintilere rağmen, bütün darbelere rağmen bu bölgenin en istikrarlı ülkesidir. Ümidimiz, inancımız, duamız odur ki; ülkenin bütün meselelerinin kendi demokratik kanalları içerisinde aktarıldığında, bu ülke adına en az maliyette çözebilecek güce de sahiptir, birikime de sahiptir. İşte bu büyük demokrat misyon Türkiye'de çok partili siyasi hayata geçtiğimiz günden bugüne kadar her daim demokrasinin bütün kural ve teamüllerinin yerleşmesinin mücadelesini vermişiz. Zaman zaman verdiği mücadelede şehitler vermiştir, bedeller ödemiştir.

Bugün sizlerin de bizlerin de sorumluluğu, söyleyecek sözümüz olmasıdır. Onunla beraber, onun bedelini ödemeye azmetmiş, inanmış, adanmışlık duygusuyla mücadele eden kadrolara sahip olmaktır. Her parti gibi bizler de, ideallerimizi bizden sonra gelen nesillere aktarmak durumundayız, aksi takdirde kendi düşüncelerinizi yeşertemezseniz, yeni şeyler söylemezseniz, hayatı sürdürmekte bir takım zorluklar içerisinde kalırsınız. Bu bilinç içerisinde, bu başlattığımız büyük yürüyüşü daha da ileri taşıyacak, kendi ideallerini, kendi düşüncelerini tarihin ruhunu iyi anlayarak, zamanın ruhunu iyi kavrayarak, bugünü iyi anlayarak, Büyük Türk düşünürü, edebiyatçısı Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ifadesi ile, gelişerek değişen, değişerek gelişen” bir tarihsel perspektif içerisinde anlayarak kendi değerlerini bugünlere taşıyarak, ama bugünkü gerçekleri hazmedebilmiş, donanımla, nitelikli insan gücü ile beraber, bulunduğu coğrafyanın kıymetini bilerek, bütün milli güç unsurlarını sahaya sürerek bu mücadelede yol almak durumundayız. Bu mücadele vatan coğrafyası hakkını veremediğimiz gibi kendi beşeri sermayenizi donanımlı hale getiremezseniz, kendinize bir tehdit, risk olarak döndüğünü görürsünüz.

Hem coğrafyamızın gerçekleri, hem bu ülkenin gerçekleri çerçevesinde DP olarak müstakilen varolma iddiamızı her zaman taşıyacağız. Geçmişte bugüne kadar taşıdığımız değerlerle beraber bugünkü sorumluluklarımız kılavuzumuz olacaktır. Tarihimizle beraber aklımız kılavuzumuz olacaktır. Siz değerli kardeşlerim işte bugün burada görüyorsunuz emek veren insanların, alın teri döken insanların mücadelesi yarınlara taşındığı müddetçe hedeflediği neticelere varabildiğinin bir göstergesi olarak buradayız. Sizlerle beraber inşallah bundan sonra vereceğimiz mücadelede azmini, kararlılığını en üst noktaya çıkarmış büyük bir organizma olarak, daha büyük ideallere ülkeyi taşıyacağımızı biliyoruz.

Kendi fikriyatımızı, Türkiye'de bugün birilerinin sonradan demokrat olduğu ortamda demokrasiyi, bir prensip olmaktan daha ziyade konjonktürel bir program olarak icra edenlerin olduğu bir ortamda ayrıştıran değil, bütünleştiren bir ses olmalıyız.



Türkiye'yi parçalayan değil, bir arada tutan bir ses olmalıyız.``

Türkiye'yi parçalayan değil, bir arada tutan bir ses olmalıyız. Adeta Türkiye'nin önüne 40 katır mı 40 satır mı tehdidini yapanlara, makuliyetin temsilcisi, aklıselimin temsilcisi olarak, Demokrat Parti ‘dur' diyebilmelidir. Hep beraber ‘dur' diyebilmeliyiz. Geçmişimizde, övünebileceğimiz önemli başarılarımız var, övünç kaynağı vesilesi yapacağımız abide şahsiyetlerimiz var.

Değerli genç kardeşlerim, işte bu anlayışla yürümek durumundayız. Kendi ideallerine inanan, gördüklerine değil ama hayallerine iman eden bir gençliği parti içinde var etmek durumundayız.

Bu mücadele içerisinde partide birilerinin imkan vermesini değil, imkanları arayarak, kendi için fırsatlar değil ama bu millet için fırsatlar arayarak inanç ve kararlılıkla belirli mücadeleler verdik. Bu mücadeleleri ülke adına veriyoruz. Millet olarak ve insan olarak böyle mübarek bir ayda, yeniden yapılanmayı, yeniden bir ruhi heyecanla geleceğe yönelebilmenin adımı, başlangıcı olduğu düşüncesi içerisindeyim.




Bugüne kadar hizmet eden her seviyede büyüklerimize şükran borçluyuz.”

Bugüne kadar hizmet eden her seviyede büyüklerimize şükran borçluyuz. Kendi tarihi ile barışık olmayan, kendi liderleriyle barışık olmayan hiçbir siyasi hareketin geleceğe salimen yürüyebilme imkanı yoktur.

Bu partinin her birimizin üzerine, fikirlerine, düşüncelerine sinen anlayışı yansıtacak sorumlu bir siyaset anlayışıyla, bir mesuliyet davasını taşıyan insanlar olarak yürümek durumundayız. Geçmişini geleceğe taşıyabilen, çünkü mazide olan bir parti isek bunun icaplarını da yapmak durumundayız.

Sadece geçmişimizle değil ama hayallerimizi de icra eden bir siyasi parti haline,  bir toplumsal halk hareketine tekrar bütünleşerek milletle devam etmek durumundayız. Zorluklar elbette olacaktır bu zorlukları ancak çevik bir irade ile açabileceğimiz biliyorum. İnşallah bütün yönetim kademelerimizle beraber siyasette gençlerin her düzeyde katılımının önünü açacak, esastan Türkiye'nin bütün şartları içerisinde fark yaratacak bir inanca dönüştürmek durumundayız.

Kendi gençliğine hak ettiği değeri vermeyen toplumların yaşabilme imkanı yoktur. Genç işsizlerin arasındaki yüksek işsizlik oranı ile işgücüne katılım yüzde 50'lerin altındadır. Dünya ortalaması yüzde 65'tir. OECD ortalamamız yüzde 73'tür. Türkiye'nin, bu gerçekleri bir analitik değerlendirme yapmadan yürüyebilme şansı yoktur.

Bizim gençliğimiz kin ve husumet duygularıyla beslenen bir siyaset anlayışını benimseyemez.”

Türkiye'nin önüne sadece tenkit eden değil ama beraberinde de tekliflerini sunan bir pozitif siyaset anlayışını sizlerle beraber ortaya koyacağız.

Bizim gençliğimiz kin ve husumet duygularıyla beslenen bir siyaset anlayışını benimseyemez. Bu siyaset anlayışının dışında sorumlu bir siyaset anlayışını hep beraber var ederek Türkiye'yi yarınlara taşımak durumundayız.

Hem Türkiye'nin milli meselelerine bakış açımız, hem diğer meselelere bakış açımız, işte bu iyilikten süzülerek gelen anlayışı yansıtmak durumundadır. Önümüzde hep beraber aşacağımız zorlukları, hep beraber elde edeceğimiz başarıları milletimize bir borç biliyoruz bu anlayış içerisinde yürüyoruz.



Genel Merkezimizdeki kararlılığımızı ve gelecek ufkumuzu illerinize taşıyın.”


Ben bu vesile ile bugün size, yaşadığınız şehirlere döndüğünüzde kendi memleketlerinizde, ‘Ankara'ya gittiniz ne gördünüz?' dediklerinde, bir kararlılığı, bir gelecek ufkunu buradan alacağınız ilhamla beraber oralara taşımanızı istiyorum.

Bulunduğunuz bölgelerde büyük kitlelere öncelikle genç kardeşlerimize taşıyarak kendi geleneğini, gençleriyle bütünleştirmiş bir hareketin heyecanını zirveye taşıyarak gözükmek durumundasınız.

Bu anlayışı yansıttığınız takdirde Türkiye'yi müreffeh bir ülke olarak, kendi gençlerini bir takım gelişmiş ülkelerin konsolosluklarının kapıları önünde vize alan değil, kendi birikimini, kendi iddiasını oralara taşıyan gençlik olarak varlığını devam ettirmek durumundayız.

Bu iklimi yapabildiğimiz takdirde büyük mücadeleyi başarabileceğimize inanıyorum. Burada hem görevi devreden hem görevi devralan değerli genç arkadaşlarıma bundan sonraki hayatlarında da başarılar diliyorum.

Bundan sonra da partimizin diğer kademelerinde inançla hizmet edeceklerini biliyorum. Burada yeni görev alan kıymetli kardeşim Onur Kara olmak üzere, siz de onunla beraber kadro hareketi olarak birbirine inanmış insanlar ekipler olarak çalışacağınıza olan inancım tamdır.

Allah yardımcımız olsun diyorum, sizleri Allaha emanet ediyorum, katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Buradan aldığımız heyecanla daha büyük hizmetleri yapacağınıza inanıyorum, saygılarımı sevgilerimi sunuyorum, başarılar diliyorum.”  







Anahtar Kelimeler: 0
  • Salı 28.5 ° / 14.1 ° false
  • Çarşamba 26.4 ° / 14.4 ° Güneşli
  • Perşembe 21.3 ° / 10.9 ° Güneşli