YOL UZUN ÖMÜR KISA (2)…

YOL UZUN ÖMÜR KISA (2)…

İnsanların her devirde bir şeylere taptığı hepimizce malumdur

* Çalışanlar, kötülük düşünmeye zaman bulamazlar, tembeller ise kötülüklerden kurtulamazlar. Hazret-i Ali (Radıyallahü Anh)

                * Allah yolunda ne verdin ise, öz malın odur.

                                                            Feridüddin Attar

                … UNUTMA

                Ömrünü sürüklediğin

                Sessiz bir uğultudur yalnızlık.

                İçinde hissedersin yürek sızılarıyla.

                Ve akar gözlerinden.

                Bir boşlukta bulunursun

                Kaçmak istersin kendinden,

                Unutma

                               Hızla alçalan bulutlar gibi kapındadır

                               Yalnızlık denilen şey…

                               Her an her vakit bekler alaca karanlığında.

                               Gizliden yuvarlanmıştır İçinde acımazca.

                               Hele birde sesini duymayan

                               Anlayan olmadı mı, ne yapsan ne tutsan

                               Peşini bırakmayacaktır yalnızlık

                               Unutma

                                               Üstelik kaçışı da yoktur yalnızlıktan

                                               Hiçbir zaman da olmayacaktır.

                                               Bir hüzün defterine döner günlerin.

                                               Özgürlük serüveni midir yoksa yalnızlık

                                               Bu hazda bu özgürlükte kaybolmak mı?

                                               Her şeyi elinin tersiyle bir kenara bırakıp,

                                               Gülerek başlamak istersin hayata.

                                               Ama hayat gülmeyecektir

                                               Unutma…

                                                                                               Orhan Orgarun

 

YOL UZUN ÖMÜR KISA (2)…

 

                Niyetin Önemi..

                İnsanların her devirde bir şeylere taptığı hepimizce malumdur. Yine insanların sapıtıp da epeyce yaşlı bir ağaca taptıklarını duyan abidinin biri hemen eline bir balta alır ve o ağacı Allah rızası için kesecem der ve yola koyulur. Bu abid yolda yürürken şeytan yoluna çıkar ve abid nereye der.

Abid de ileride bir ağaç var insanlar ona tapıyorlar ben de Allah için onu kesmeğe gidiyorum der.

                Şeytan ise hayır onu kesemezsin izin vermem der. Abid hayır kesecem der vel hasıl aralarında münakaşa başlar birbirleriyle kavgaya tutuşurlar. Üç defa üst üste abid şeytanı yere çalar. Şeytan bakar ki güç yetiremiyor.

                Ey abid der ben sana her gün bir altın yatağının altına koyacam. Sen de o ağacı kesmekten vazgeç der. Abid biraz tereddüt ettikten sonra altınların cazibesine dayamaz ve teklifi kabul eder. Abid evine gelir yatar sabah kalkınca hemen yastığının altına bakar ki bir altın var ertesi gün yine altın var. Üçüncü gün yine bakar ki altını göremez. Abid bu şeytan beni kandırdı der baltayı kaptığı gibi yola çıkar. Yine şeytan aynı yerde Abidin yoluna çıkar nereye gidiyorsun ey abid der. O ağacı kesmeye gidiyorum der. Şeytan hayır izin vermem der abid hayır kesecem der şeytan izin vermem der velhasıl yine kavgaya tutuşurlar. Bu defa üç kez üst üste şeytan ağabeydi yener, Abid de ey melun şeytan geçen ben seni yendim ama şimdi güç yetiremiyorum neden acaba der.

                Şeytan abide şu cevabı verir. Ey dünya malına aldanan abid. Geçen ağacı kesmeye gittiğinde niyetin Allah rızası içindi ama bugün ağacı Allah rızası için kesmeye gelmedin sana altın vermedim diye geldin. Yani kendi nefsin için geldin Allah da sana yardım etmedi. RABBİM BİZLERİN NİYETİNİ HALİS KILSIN İNŞALLAH. DÜNYAYI KALBİMİZDE SOĞUTSUN. İBADETİNİ BİZE ŞİRİN KOLAY KILSIN İNŞALLAH. HAMD ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH’A MAHSUSTUR.

İbadet Denilince Aklımıza Ne Geliyor..

Halk arasında yaygın bir kanaate göre ibadet denilince akla NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKÂT gelir ve ibadetin sadece bunlardan ibaret olduğu zannedilir. Oysa ibadet, bunlardan ibaret değildir, çok geniştir. O kadar geniştir ki Allah için yaptığımız her türlü KULLUK, İYİLİK ve yine O’nun için kaçındığımız her türlü kötülük birer ibadettir.

                Şöyle de diyebiliriz; Allah’ın emrettiklerini yapmak, yasaklarından kaçınmak, ibadettir. Ayrıca Kur’ân’ın dışında Peygamberimizin (s.a.v.) emrettiklerini ve yaptıklarını yapmak, kaçındıklarından kaçınmak da ibadettir.

                DÜRÜST ve TEMİZ OLMAK, DEDİKODU YAPMAMAK, İFTİRA ATMAMAK, HIRSIZLIK YAPMAMAK, İÇKİ İÇMEMEK, KUMAR OYNAMAMAK BİRER İBADETTİR…

                Yolda giderken insanlara eziyet ve sıkıntı veren taşı, çakılı, pisliği kaldırmak, maddeten veya manen insanların yardımına koşmak, insanlara öfkeyle, asık suratla bakıp konuşmak yerine tebessümle, tatlı sözlerle muamele etmek de birer ibadettir…

                Kısaca hangi hususta olursa olsun dinimizin emirlerini tutma, yasaklarından kaçınma birer ibadettir. Şuurlu Mü’min yeme içmeden, oturup kalkmaya varıncaya kadar bütün hareketlerini ibadete dönüştürebilir.

                Bunun şartı da beş vakit namazını kılıp sünnete uygun hareket etmektir…

                Ruhun Gıdası, Sağlam Bir İnanç Ve Sağlıklı İbadettir..

                İnsan, ruh ve bedenden oluşan bir varlıktır. İnsan bedeninin sağlıklı kalabilmesi için, dengeli, düzenli ve devamlı beslenmeye ihtiyacı vardır. Tıpkı bunun gibi, insan ruhunun da dengeli, düzenli ve devamlı beslenmeye ihtiyacı vardır. Bedenin ve ruhun sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilmesi buna bağlıdır…

                Ruhun gıdası inanmak ve ibadet etmektir. Onun sağlam bir kaynaktan sağlıklı bir şekilde beslenmesi, iman ve ibadetle mümkün olacaktır.. Büyük İslâm bilgini Gazâli’nin bir eserinin adı, inançta ölçülü olmak anlamında (EL-İKTİSÂD Fİ’L-İ’TİKAD) tır. Gerçekten de her alanda olduğu gibi, inançta ölçülü olmak da son derece önemlidir. Ancak sağlam bir imandan hemen sonra, düzenli, devamlı ve dengeli bir ibadet hayatı şarttır…

                Bu nedenle dinimiz her alanda olduğu gibi ibadetlerde de aşırılığı yasaklamıştır. Zaten bidat ve hurafelerden uzak olan ibadet hayatı, insanı düzenli bir hayata yönlendirir.

Peygamberimiz (s.a.v.), “ALLAH’A SEVİMLİ GELEN İBADET, AZ DA OLSA DEVAMLI OLANIDIR” (Buhari, Libâs, 42) buyurarak ibadette devamlılığa vurgu yapmıştır…

                İnsanın sağlıklı bir ruh yapısına sahip olabilmesi için, güçlü bir İman ve düzenli bir ibadet hayatının gereğince Kur’ân şöyle dikkat çeker: “EY İNSANLAR! SİZ ALLAH’A MUHTAÇSINIZ.” (35. Fatır Sûresi, Âyet/ 15)

                İnsan, ne kadar çaba sarf ederse etsin, ne kadar teknik donanıma ve variyete sahip olursa olsun, mutlu olabilmek için kendi kendine yeterli değildir. Evet, her insan Allah’a inanmaya, O’nu sevmeye, O’na güvenmeye, O’na ibadet etmeye, O’nun yardımına her zaman muhtaçtır…

                Kur’ân Ne Diyor?

                “Sizden birine ölüm geldiği zaman eğer geride mal bırakıyorsa, ana-babaya ve akrabalara uygun bir şekilde vasiyette bulunmanız, size farz kılındı.” (2. Bakara Sûresi, Âyet/ 180)



Anahtar Kelimeler: ()…
  • Perşembe 21.3 ° / 10.9 ° Güneşli
  • Cuma 20.9 ° / 10.4 ° Güneşli
  • Cumartesi 22.1 ° / 9.9 ° Güneşli