Taylan Özgür KÖŞKER (Güne Özel Hikayeler)


ASİYE (HAYATA DOKUNABİLMEK)

ASİYE (HAYATA DOKUNABİLMEK)


                Öğretmenler Günü´nün yaklaştığı günlerdi. Silivri´de yayınlanan Hür haber Gazetesi, öğretmenlikle ilgili anılar yayınlamak istiyordu. Hür haber Gazetesi adına sevgili Renginar Sali, benden de böyle bir anı istedi. Ben de bu güzel, duyarlı yaklaşımı için kendisine teşekkür ettim ve bir anımı yolladım. Adını da Emanet Martı koydum. Sonra bu anı Silivri Hür haber´de yayınlandı.

                Benim yazdığım anıda Ağrı´dayken Van Gölü´nden yolunu şaşırıp gelen ve karşıma çıkan bir martıdan söz ediyordum.

                Yayınlanan diğer anıları da hemen oturup okudum. Ama içlerinde öyle bir anı vardı ki...

                 Silivri Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi Öğretmeni Sevgili Asuman Erarslan´ın paylaştığı...

                Hani içli, yanık bir türkü dinlersiniz de yüreğinize işler... İçinizi yakar, ama tutkuyla dinlersiniz... Bu anı bende bu izlenimi bıraktı. Hem acı, hem de umut verici. Bu güzel anıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilmiyorum etkilenmemek mümkün mü?

                ?Asiye adlı öğrencimle tanışmam 99 yılının ekim ayına rastlar. İlk görev yerim Tuzla Şifa Mahallesi´ndeki Yunus Emre İlköğretim Okulu´ydu. Okul büyük ve kalabalıktı. Branşıma atanamayıp sınıf öğretmeni olduğum için biraz buruktum. Buruk da olsa ilk görev, ilk heyecan?

                Bana bir 2. Sınıf verdiler. Sınıfa ilk girdiğimde gözlerime inanamadım. Tam 58 öğrenci! Bana bakan 58 çift minik göz? Şaşkınlığımı atıp tanıştık. Hepsi çok tatlı, çok sevimli çocuklardı. Zaten çocukları çok severdim. Bu meslek de insan olmak da insanı hele hele çocuğu sevmekten geçmez miydi zaten?

                Hemen işe koyuldum. Önce bir seviye tespit yapmak lazımdı. Öğrencileri sırayla okutuyor, okumalarının ne durumda olduğunu anlamaya çalışıyordum. İlk birkaç öğrenci moralimi bozmuştu. Kimi hecede kimi sesteydi. Tam bir okuma yoktu. Sonra sıradaki öğrenciye ? Sen oku kızım.? dedim. İlk birkaç cümleyi gayet güzel okudu. Sevindim. Sonra okuduğu metinde olmayan şeyler söylemeye başladı. Ama öyle inandırıcı söylüyordu ki metni bilmeseniz gerçekten okuyor zannederdiniz. Benim durumu fark ettiğimi anladığında yavaşladı, sonra tepkimi merak eden endişeli gözlerle bana baktı.       

                Hafifçe gülümseyip adını sordum. ? Asiye ? dedi. Sınıfta Asiye gibi okumaya tam olarak geçememiş başka çocuklar da vardı. Kimi tatilde çalışmamış, unutmuş kimi de öğretmen değişiklikleri, devamsızlık gibi sorunlardan etkilenmişti. Okuyup yazan öğrencilere derslerde farklı çalışmalar verip okuyamayan öğrencilerle ayrıca çalışmaya başladım. Bazılarıyla çabuk yol aldık. Hızla toparladılar. Ama Asiye eve verdiğim çalışmaları çoğunlukla yapmadan geliyordu.

                Annesiyle görüşmek istedim. Zaten veli toplantısına da gelmemişti. "Telefonu yok!" dediler. Okul çıkışı Asiye´ye ? Bugün ben de seninle geliyorum Asiye. ? dediğimde hem şaşırdı, hem çok sevindi.

                Bütün yol boyunca elimi hiç bırakmadı. Önüne bakması gereken zamanlar dışında da gözleri hep bendeydi. Hep bir şeyler anlattı. Hep gülerek anlattı. Ben yol boyunca neşeyle şakıyan bir serçe kuşuyla yürüdüm sanki.

                Bir çocuğun hayatında öğretmenin ne kadar önemli olduğunu anlatan çok şey okumuştum. Ama bunun ne anlama geldiğini, Asiye´nin sıkı sıkı tuttuğu elimden bana akan, bu sıcaklık, bu mutluluk öğretmişti. Yürürken fark ettim ki evler azalmış, yolun çehresi değişmişti. Asiye, "Az kaldı." diyordu ama epey yürümüştük.

                Sonunda konteynırdan bozma, derme çatma bir kulübenin önünde durduk. "Evimiz burası, öğretmenim," dedi.

                İçerden zayıf, hasta olduğu her halinden belli olan gencecik bir kadın çıktı. Başındaki tülbendi düzeltip içeri buyur etti. Bütün ev tek bir odadan ibaretti. Köşede mutfak niyetine bir lavabo, bir divan, yatak, yorganın yığılı olduğu bir yüklük, sağdan soldan alındığı belli olan dolapla vitrin arası bir ahşap eşya. Bütün ev bu kadardı.

                Tuvalet dışarıdaydı. Hem banyo hem tuvaletmiş. Annesi dili döndüğünce anlattı. Kocası bir iş tutturamamış. Günlük işlerde çalışıyormuş. Zaten kendisi geçen yıldan beri hastaymış. Bir umut göçüp geldikleri İstanbul´ da hem hastalık hem yoklukla uğraşıyorlarmış.

                Asiye, annesi hasta olduğu için neredeyse evde her işi yapar olmuş. Evi çekip çeviren, anneden daha çok Asiye´ymiş? Kadın, konuştukça ben, oraya söylemek için geldiğim tüm sözleri bir bir sildim içimden.  O gün eğitimin zekâdan, verilen ödevlerden, ritmik saymalardan değil çocukların yaşamlarına dokunmaktan geçtiğini öğrendim.

                Asiye okuyamıyordu, yazamıyordu ama hayatta alabileceği en ağır sorumlulukları alıyordu.

                Bir süre daha oturduk. Sohbet ettik. Sonra ben izin isteyip ayrıldım. Asiye, beni yine elimi sıkı sıkı tutarak yolun başına kadar uğurladı. Ben gözden kaybolana kadar da arkamdan el salladı.

                Dönüş yolunu tek başıma yürürken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Asiye´nin fukaralığına üzülmüştüm ama en az bunun kadar üzüldüğüm bir şey daha vardı. Okula, saçı doğru dürüst toplanmamış, özensiz, hatta kirli gelen, doğru dürüst beslenme getirmeyen, ev ödevlerini yapmayan bu çocuğun bütün bunlardan tek başına sorumlu olduğunu nasıl düşünebilmiştim? Eve gidene kadar kendime söylendim durdum.

                O günden sonra okulda Asiye gibi okuma sorunu olan çocuklarla daha bir başka ilgilendim. Daha az ödev verdim. Okulda daha çok çalıştık. Ama oyunu, şarkıyı, türküyü de ihmal etmedik. Hep gülümsedim onlara. Hep okşadım dağınık saçlarını. Hatta kendi ellerimle topladım. Bol bol iltifat ettim onlara. Küçük başarılarını büyütsünler diye hep ödüllendirdim. Kolay olmadı ama senenin sonu gelmeden hepsi okudu, yazdı.

                Keşke hayatlarındaki başka şeyleri de değiştirebilseydim? Yine de mutluyduk o yılın sonunda. Sarılıp ağlaşarak, gülerek yaz tatiline girdik.

                Ertesi yıl okulun ilk günü bazı eksiklerimiz vardı sınıfta. Birkaç güne geldi hepsi. Ama Asiye´yi bir daha göremedim. Ailesi daha fazla tutunamamış buralarda. Arkadaşları, "Memlekete taşındı." dediler. Bir daha da haber almadım ondan.

                Belki Asiye ilk sınıfını, ilk öğretmenlerini unutmuştur. Ama ben Asiye´yi hiç unutmadım. Ben ona okumayı yazmayı öğretmiştim. O da bana öğretmenliğin ilk şartının öğrencilerini tanımak ve anlamak olduğunu? Unutmadığım bir şey daha var. Asiye´nin eve giden yolda elimi sımsıkı tutuşu?

                Okul yolu, ev yolu, hayat yolu? Biz çocuklarımızın elini hep böyle sımsıkı tutalım. Bunun sıcaklığı, mutluluğu ve huzuru hiçbir şeyde yok...?

  • BIST 100

    8794,79%0,88
  • DOLAR

    32,34% 0,18
  • EURO

    35,08% -0,25
  • GRAM ALTIN

    2237,19% -0,27
  • Ç. ALTIN

    3955,10% 0,13
  • Salı 15.7 ° / 3.8 ° false
  • Çarşamba 7.9 ° / 2.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 12.4 ° / 3.3 ° Güneşli

Balıkesir

19.03.2024

  • İMSAK 05:43
  • GÜNEŞ 07:06
  • ÖĞLE 13:21
  • İKİNDİ 16:45
  • AKŞAM 19:26
  • YATSI 20:44