Son yıllarda ülke olarak siyasetin toplum üzerindeki olumsuz etkilerini yaşanan tartışmalardan çok iyi gördüğümüzü düşünüyorum. Baktığımız zaman nasıl bir konu olursa olsun lafımızın, sözümüzün nerelere gideceğini çok da hesaplamadan düzeysiz diyebileceğimiz bir dille sürdürdüğümüz tartışmaların bir işe yaramaktan çok hiç kimseye faydası olmadığını da görmemiz gerekiyor artık..
Aslında sık sık dile getirmeye çalıştığım gibi gelişmekte olan bir toplum olarak güncel yaşam içinde çözülebilecek bir çok sorunumuz olduğunu, bunların çözümünün de negatif bir dili kullanarak ayrışmakla değil birlikte olmayı sağlayabilecek, uzlaşılabilecek pozitif bir dilin kullanılması ile ancak mümkün olabileceğine inanıyorum.
Demem o ki, kendi sıkıntılarımızı bir tarafa bırakarak genel siyaset üzerinden siyasi taraftarlığımızı sürdürmek gayesiyle bildiğimiz veya bilmediğimiz hemen hemen bir çok konudaki tartışmalara adeta sıfır hoşgörü ile katılanların yanı sıra dilini argoya yaklaştıranların gelecekte nasıl bir toplum hayal ettiklerini de ciddi anlamda merak edenlerden birisiyim. Bu kadar ağır sözlerin konuşulduğu bir ortamın gelecekte daha hangi olumsuz seviyelere çıkabileceğini mutlaka hesap edilmesi gerekiyor artık. Unutmayalım ki, kavgadan kavga, saygı ve hoşgörüden de saygı ve hoşgörü doğar. Dolayısıyla böylesine hassas konularda çocuklarımızın, torunlarımızın daha doğrusu tolumun bu gelişmelerden zarar görmemesi için vakit geçirmeden bir şeylerin yapılması gerektiğine inanıyorum.
Neler yapılmalı konusuna gelince;
Bu konuda en başta siyasi liderlerin ön almaları gerektiğine inanıyorum. Özellikle sık sık kamu oyu önüne çıkarak sert ve uzlaşmaz dil kullanımının mutlaka önüne geçilmesi gerekiyor. Demokrasiyi özümsemiş, saygı ve hoş görülü, içinde mizah yüklü, gülümseten bir siyasi dilin kullanılması ile toplum üzerinde büyük bir saygı ve beğeni bulutlarının oluşabileceği konusu sık sık anlatılmalıdır. Dahası, nasıl bir tartışma olursa olsun karşımızdakileri kırmamak adına en az on kere düşünüp bir kere konuşmak gibi eskiden beri çok sıkça söylenen sözleri mutlaka hatırımızda tutmalıyız artık.
Sonuç olarak 2021’i geride bırakırken geçmişten alabileceğimiz dersleri güncelleyerek yeni bir siyasi yol haritasına ihtiyacımız olduğunu, dolayısıyla bu siyasi yolla birimizi yol da bırakacak tavırlara değil yolda kalanlar bile olsa onları toparlayacak, elinden tutup birlikte yürünebilecek bir anlayışa ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Unutmayalım ki, BU VATAN Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün büyük zorluklarla kurduğu bu aziz vatan toprakları üzerinde yaşayan herkesin vatanıdır. Dolayısıyla 2022 yılının bir birleştirme, bir kucaklaşma yılı olarak ele alınarak yeni bir anlayışın ülke ve toplum menfaatine güç katacağı inancı ile 2022 Yılının hepimiz için sağlık ve huzur dolu bir yıl olmasını diliyorum.
