Öcalan´ın Diyarbakır da okunan bildirisinden sonra, yapılan anlaşma gereği PKK militanları sınır dışına çıkacaktı. Göstermelik bir gurup sınırdan çıkıyorlarmış gibi basına poz verdi. Gerisi gelmedi yani çıkmadılar. Ahmet Davutoğlu çıkmadıklarını biliyorduk. ?Millette infial uyandırmasın diye açıklamadık? dedi. Bunların teferruatına girmeyeceğim. O denemde iktidar artık Öcalan ile aççıktan görüşüyordu.
Bu görüşmeleri eleştirenlere Cumhurbaşkanı ?ben gönderdim. Bir şey soracaksanız bana sorun? dedi. Görüşmelerin sonunda barış süreci başlatılmasına karar verildi. İktidar kendine yakın olanlardan akiller gurubu oluşturdu. Bu akiller gurubu7 bölgelerde 3 ay barış sürecini millete anlatmak için çalıştılar. Bu akiller gurubunun yaptığı toplantılara AKP´liler davet edildi. Bu akilleri protesto edenler. Polis tarafından dağıtıldı. Bunların çalışmaları sırasında olan alayları anlatmama gerek yok.
Sonunda bunlar iktidara rapor verdiler. Vatandaşın % 80´ni barış sürecine destek veriyor dediler. Bazı önerileri de raporlarına yazdılar. Bu rapora istinaden barış süreci başlatıldı. Ordunun elinden PKK´ya operasyon yapma yetkisi alındı. Valilere verildi. Arkasından valilere PKK´ya operasyon yaptırmayın talimatı verildi. PKK militanları kırsala yerleşti. Sonra köy ve ilçelere yerleşti. PKK öz güvenlik gücü diye bir güvenlik ekibi kurdu.
Bu ekip kimlik kontrolleri yapıyor. Esnaftan haraç alıyor. Bunlara dokunan olmuyordu. PKK militanları Karayollarını kapatıyordu. Karayollarına bombalar yerleştiriyordu. Güvenlik üçleri engel olmasın diye. Karayolunun kenarına çadır kurup nöbet tutuyorlardı. Askerlerimiz 100 metre ilerilerinde bunları gözetliyordu. Diyarbakır da 2. taktik hava kuvveleri komutanlığının bahçesinden Türk bayrağını indirdiler. Buna müdahale edilmedi. Nedeni ise barış sürecinin bozulmaması idi. PKK mezarlığı açıldı.
Bunun kaldırılması için. Asker müdahale etti. Bir uzman çavuşumuz şehit edildi. Uzman çavuş tüfeğini doldur boşat yaparken karnından kendisini vurdu denildi. Bunun olması mümkün değildi. Çünkü fizik kurallarına dahi aykırı idi. Sebep barış süreci bozulmasın idi. Bu süreç de ilçelerin yeraltına patlayıcı düzenekleri kurulduğunu biliyorsunuz. Bu yer altı düzeneklerin imha edilmesi ve buralara yerleşen militanların temizlenmesi için çok şehit verdik. Bu süreç nasıl bozuldu? HDP ile Dolmabahçe sarayında mutabakat imzalandı.
Bu olay basın önünde gerçekleşti. Bu mutabakatı imzalayan AKP Ankara milletvekili, ?Diyarbakır da nevruz ateşinin üzerinden birlikte atlayacağız? dedi. Fakat ne oldu ise? Tayyip Erdoğan ?bu mutabakatı tanımıyorum? dedi. Barış süreci sona erdi. Bu barış süreci bozulmasın diye. Birçok olay yaşandı. Terör örgütü istediği gibi hareket etti. Kırsalda hâkimiyeti eline geçirdi. Köylere, ilçelere, Şehirlere yerleşti. Yukarıda bahsettiğim yer altı düzeneklerin kurdu. Buları temizlemek için. Birçok şehit verdik. Günlerce, aylarca bu düzeneklerin sökülmesi ve oralardan PKK militanlarının çıkarılması için çaba harcandı.
Terör olaylarından sorumlu Beşir Atalay´a bu durum aktarıldığında ? hepsinden haberimiz var? dedi. Şimdi bu bakanın söylediğini söyleme zamanı geldi. ?Biz devletle yüzleşiyoruz? dedi. Bu muhterem terörle mücadeleden sorumlu bakandı. Daha anlatılacak çok şey var. Burada anlattıklarımdan çıkan sonuç nedir. İktidar PKK ile mücadele etmede esnek hareket etmiştir. Yaptığı her anlaşmadan netice alamamıştır. Dolma bahçede imzalana mutabakatı Tayyip Erdoğan tanımıyorum dedikten sonra. Öcalan ile görüşmeler kesilmiştir.
Avukatlara dahi konuşma izni verilmemiştir. Seçimlerde muhalefet PKK terör örgütü ile işbirliği yapmakla itham edilmiştir. Kimin terör örgütü ile ilişki içerisinde olduğu. Buraya kadar anlattıklarımdan anlaşılmıştır. 31 Mart mahalli idareler seçimlerinin propaganda konuşmalarında yine muhalefet terör örgütü ile işbirliği yapmakla itham edilmiştir. Cumhur ittifakı dışında kalan bütün partiler bu ithamla itham edildiler. 31 Martta seçimler yapıldı. Bu seçimde çok şey öğrenildi. Bazı kurumların siyasallaştığı ortaya çıktı. Bu kurular devletin kurumu olmaktan ziyade siyasi bir partini uzantısı gibi hareket etti.
Anadolu ajansı (AA) ve yüksek seçim kuruları (YSK) gibi kurumlar güvenirliğini kaybetti. YSK iktidarın itirazlarını dikkate aldı sandıkları saydırdı. Böyle olmasına Ekrem İmamoğlu´nun mazbatası verildi. İktidar İstanbul büyükşehir belediye seçiminin yenilenmesini istedi. YSK İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin yenilenmesine karar verdi. İmamoğlu´nun mazbatası geri alındı. Seçimin 23 Haziranda yapılacağını ilan etti. Yarın kaldığım yerden devam edeceğim. Saygılarımla. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 01- 07 2019. KOÇAL
