İki dilsiz arkadaş, yıllar sonra sokakta birbirlerine rastladılar. Dilsizlerden biri, el-kol işareti ile arkadaşının hatırını sordu. Diğeri, konuşarak yanıtlayınca, şaşırarak, sordu: -Yahu, sen konuşuyorsun. Nasıl oldu bu iş? -Biraz zor oldu. Ankara'da bir doktor var, ona gittim. -Beni de konuşturabilir mi? Adresini versene. -Konuşturur, konuşturur ama 29 seansa katlanman gerek. Bir hayli ter dökeceksin, zorluk çekeceksin. Zavallı dilsiz, Ben, katlanırım anlamında boynunu büktü. Adresini aldığı doktora koştu. Dilsiz, doktora, el-kol hareketleriyle konuşmak istediğini, kendisini tedavi etmesini rica etti. Doktor, sordu: -Olur. Yalnız, 29 seans sürer bu. Dayanabilecek misin? Dilsizin, başıyla evet işaretini vermesi üzerine doktor, Soyun dedi. Dilsiz, işaretle, Konuşmak istiyorum, başka hastalığım yok diye direndi. Doktor ise kesin talimatını tekrarladı: -Soyun, kısa kes! Konuşturacağız dedik ya Dilsiz, soyunurken, doktor, içeriden, ortasında bir kazık bulunan koltuğu getirdi. Dilsize, çabuk olmasını işaret etti. Dilsiz, yine itiraz edecek gibi davranınca, doktor, dilsize hışımla yaklaştı, iki kolundan havaya kaldırarak, koltuğun üzerindeki kazığa oturttu. Dilsiz, acıyla bağırdı: -Aaaa Doktor, gayet sâkin söylendi: -Tamam, B için yarın gel!