Hangi açıdan bakarsak bakalım bugün ülke olarak tüm dünyanın mücadele ettiği gibi bizlerde salgınla yaklaşık on aydır mücadele ediyoruz. Ne yazık ki çok kayıplarımız var, hastanelerde yatan ağır hastalarımızın yanı sıra bu salgından kurtularak sağlığına kavuşan vatandaşlarımız da çok var. Maalesef bu salgın konusunda hala büyük bir belirsizlik yaşıyoruz. Yakın zamanda ne olur noktasında kimsenin bir öngörüsü yok ortada. Yapılan tek şey ise salgından korunma adına tedbirlerin uygulanması meselesi.
Ve salgın nedeniyle şu son aylar mercek altına alındığında ülkemiz sağlık ordusunun dünyada en başarılı işler yapan 3-5 ülkeden birisi olduğunu öğreniyor ve de iyi bilinmesine rağmen konuyu siyasete sokarak iyi çalışan sektörde ufak tefek aksamaların oluşmasından çıkabilecek siyasi kazanç elde etme gayretlerini izliyoruz manşetlerde.
Aslında her gün çok açık bir şekilde Sayın Bakanımız tarafından ülkemizin dört bir tarafından gelen bilgilerin açıklandığı verilerde gösterilmesine rağmen rakamların inandırıcılığından şüphe edilmesini anlamak gerçekten çok şaşırtıcı. Bu gün bile vaka sayılarına baktığımızda 90 milyona varan büyük bir nüfusla 1500-1700 arsında bir yerlerde inip çıkıyoruz. Keşke sıfıra gelebilsek ama kurallara bağlılığımızda çok büyük sıkıntılar yaşadığımızda bir önemli gerçek.
Aslında sosyal ortama baktığımızda önlem ve öneriler noktasında hemen hemen sadece iktidarın mücadele ettiğini, muhalefetin ise çok cılız söylemler dışında rakamların az gösterildiği iddiaları üzerinden var gücü ile salgınla değil adeta iktidarla rakamlar mücadelesi yapmaya çalıştığına tanık oluyoruz.
Ateşin düştüğü yeri cayır cayır yaktığı ortamları söndürmek adına muhalefet ve iktidar olarak gece gündüz var gücü ile çalışarak birlikte salgınla mücadele etme yoluna girilebilse, yurdumuzun dört bir tarafında sağlık ordumuza takdir ve desteklerle beraber kamu oyuna maske, mesafe ve hijyen konusunda el birliği ile mesajlar verilebilse ben inanıyorum ki böylesi yaşamsal bir konuda bu günlerden çok daha iyi günlerde olabileceğimizi düşünüyorum.
Gelelim uzun bir süredir devam eden ve de edecek olan Doğu Akdeniz meselesine. Takip edenlerimizin yakından bildiği gibi Doğu Akdeniz meselesi Ege Sorunlarını da işin içine katarsak eğer ülkemiz adına yaşamsal bir mesele olarak ortada duruyor. Geçmiş aylar içinde yaşananlara yakından baktığımızda Türkiye olarak kazanımlarımızın peşinde olan bir siyaseti devam ettirdiğimizi görüyoruz. Bu konuda biraz geri adım atmış olsaydık emin olunuz gelecek adına kayıplarımız çok fazla olabilirdi. Baktığımız zaman karşımızda AB, ABD, FRANSA gibi emperyal hayali yüksek ülkelerin yanı sıra
Yunanistan, Mısır, BAE ve İsrail gibi dünyanın önde gelen devletlerini görüyoruz.
Ne yazık ki ülkemizin geleceğini çok yakından ilgilendiren böylesi çok önemli bir konuda bile yan yana gelemiyoruz. Sesimizi iktidar ve muhalefet olarak birlikte yükseltemiyoruz. İç siyaset tartışmalarını anlamak mümkün ama dış siyasete gelince anlayışların değişmesi gerekiyor artık. Kazanımların bir partiye bağlı olamayacağını düşünerek ülkenin geleceği üzerine sağlam adımların atılması noktasında muhalefet ve iktidarın birlikte mücadelesi hayata geçirilmelidir. Hedefimiz güçlü bir Türkiye olmalı diyorsak eğer mutlaka birlikte çalışma, birlikte düşünme ve en önemli ise başarı ve başarısızlıkları birlikte paylaşma yollarını arayıp bulmalıyız artık.
Sonuç olarak salgın ve Doğu Akdeniz meselesi gelecekte adından en çok söz ettirecek iki konu olarak duruyor ortada. Dilerim ülke olarak bunları aşarak yarınlarımızdan umutlanırız. ERHAN GÖÇMEN 28-09-2020
