83 Yıl önce bu gün kaybettiğimiz Büyük Ata’mızın tarihe geçmiş onlarca sözü arasında bulunan “İSTİKBAL GÖKLERDEDİR” sözünün bu gün ne kadar doğru bir öngörü olduğunu sanırım şu son yıllarda bölgemizde yaşananlardan çıkarılabileceğimizi düşünüyorum. Özellikle savunma sanayi alanında alınan mesafeler sadece ülkemizde değil tüm dünyada büyük yankılar uyandırdığı açıktır. Ve baktığımızda bölgesinde ciddi bir güç haline geldiğini gördüğümüz Türkiye artık denizde, karada ve havada ülke çıkarları için mücadele eden, taviz vermeyen adeta dik duran bir devlet görünümünde çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.
Türkiye olarak son yıllarda sahada ve masada bu denli başarılarımızın altında en büyük desteğin bize savunma sanayi alanındaki gücümüzden geldiğini düşünüyorum. Bu bağlamda güçlü bir devlet için güçlü bir orduya ihtiyaç olduğu gerçeğini de bir şekilde de öğrenmiş olduk.
Özellikle Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün o zor döneme rağmen hayata geçirdiği Kayseri uçak fabrikamı 1940’lı yıllarda kapatılmasaydı, devam ettirebilseydik eğer bu gün hangi seviyelerde olurduk acaba? Demem o ki, Atamızın aramızdan ayrılışı sonrası O’nun o çok büyük öngörü içeren “ İstikbal Göklerdedir” sözlerini ne yazık ki hiç dikkate almamışız.
Özellikle havacılık alanında 2010 yılından bu güne doğru inanılmaz diyebileceğimiz büyüklükte hava araçları imalatındaki gelişmeler olduğunu düşünüyorum. Örneğin son yıllarda savunma sanayi kurumlarında yapılan uçak ve helikopter çeşitliliğine baktığımızda arazilerde başarıyla kullandığımız Atak-1, yakında kullanabileceğimiz Gökbey helikopteri ve imalatı devam eden ve 2025’de envantere girecek olan Atak-2 helikopterleri TSK’de büyük bir ihtiyacı karşılayabilecek hava araçları olarak ifade ediliyor.
Uçaklar konusunda da proje ve imalatlar devam ediyor. Örneğin silahlı olarak görev yapabilecek ve Nato ülkelerinde kullanılabilme setifikası bulunan Hürkuş uçağı, bir eğitim uçağı olarak düşünülen Hürjet’in yanı sıra 5. nesil bir savaş uçağı olarak projesi devam eden ve radarlara yakalanmayan ve 2028 yılında envantere girmesi planlanan bu son derece teknik kabiliyeti yüksek milli Muharip uçağımız var sırada. Bu arada uçak ve helikopter derken İha ve siha’lar, uydu ve füze sistemlerimizi de unutmamalıyız diyorum.
Örneğin bu gün Türkiye olarak Türksat-6A gibi bizim için son derece kıymetli bir gözetleme uydusunu da hazırlıyoruz.
Baktığımız zaman bu işlerin o kadar kolay işler olmadığını da görmemiz gerekiyor. Örneğin parasal desteğin yanı sıra içinde binlerce mühendisin görev aldığı teknik personel yapısına ilave olarak çok yüksek teknolojik bir alt yapıya ihtiyaç olduğu da ortadadır. Tabi bir de yapılacak çalışmalar için özgüven gerekiyor. Bu konuda da başarılıyız artık. Neden başarılıyız? Çünkü son yıllarda bir çok konuda olduğu gibi yapıla gelen onca moral bozucu tahriklere rağmen işini iyi yapmaya çalışan ve de iyi yapmaya devam eden bir yapımızda var bizim. Bu bağlamda yazımı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün bir asır önce söylediği o muhteşem bulduğum “Türk Milleti zekidir, Türk Milleti Çalışkandır” sözleriyle bitirmek isterim.
Zaman zaman tanık olduğumuz gibi bazılarımız her nedense hep bizden adam olmaz gibi moral ve motivasyonu bozan, vatandaşlarımızı küçük gören alışkanlıklarını devam ettirme gayreti içindeler. Ama gerçek aslında hiç de böyle değil. Demem o ki, şartlar hazırlandığında, imkanlar verildiğinde bizim de sanayileşmiş ülke insanları kadar hatta onlardan da iyi işler çıkarabileceğimizi son yıllarda gerek sağlık ve teknoloji gerekse kültür ve sanat alanında ortaya koyduklarımızdan iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum.
