Karadeniz’in küçük bir kasabasına yeni dişçi gelmişti. Ünü, “Acısız dişçi” diye kısa zamanda kasabası sardı. Bir akşamüstü Temel, kahveye geldi. “Palavra” dedi. “Bu dişçi acısız falan değil.”
Bütün kafalar ona çevrildi. Anlattı Temel:
“Bugün gittim. Koltuğa oturdum. Ağzımın içine soktuğu parmağını hart diye ısırdım. O da canı acıyan herkes gibi çığlık attı.”