İnsanlar gerçek yüzlerini, maskesiz yüzlerini, doğru bildiklerine körü körüne inandıkları, eleştiri kabul etmedikleri, bu bağnaz inançlarını acımasız eyleme dönüştürdüklerinde gösterir.
En korkunç insanlık suçları da bu maskenin altında, bu körükte işlenir.
X X X
Milliyetçilik, ırkçılık, aşırı dincilik, ideolojik körlük…
Bu düşünce ve inanışların insanda oluşturduğu, yarattığı körlük ve saplantı kadar başka hiçbir duygu insana ve toplumuna zarar veremez.
Dışlama, öldürme, tavsiye…İnsanları birbirine düşman kılan, acı ve ölümlere yol açan böyle duygu ve düşüncelerin sonucudur. İnsanlık yok olur gider.
X X X
İnsanın özgür iradesinin “henüz dünyada yok ya” biat ve itaatle esir alındığı, yok edildiği dinsel ve ideolojik saplantılı toplumlarda, her söz, “bizden mi, onlardan mı?” değerlendirmesinin süzgecinden geçer. Cemaat toplumlarında doğru aranmaz, doğruyu önder, şıh, reis, patron bilir.
Ne ki, insanlık tarihi göstermiştir ki, baskı, zulüm, biat ve itaat ne kadar koyulaşırsa koyulaşsın, insan aklı yine de, çok cılız da olsa, doğru olanı fısıldamıştır. Yalanlar meydanlarda bağırıp çağrılsa da, doğru ve gerçek gün ışığına mutlaka çıkar.
Bu doğrudur işte.
X X X
Faşizmin en korkunç, en vahşi, en acımasız yüzünü görmedi mi insanlık?
Milyonlarca insan öldürüldü.
Binlerce insan fırınlarda yakıldı.
Aydın insanlar sürgün oldular, öldürüldüler.
Milyonlarca kitap yakıldı meydanlarda. Bunlar hep yaşandı.
Ah, şu balık hafızalı olmak…
Unutmak…
X X X
Sevgi ve dayanışma.
Her kötülüğün üstesinden gelmek.
Tüm kötülükleri, dogmatik düşünceleri, faşizmin insanı ve insanın ruhunu ele geçirmesini, yaratılan karanlık ve korkunun yok edilmesi, yarınların hep yeniden, yeniden inşası, insanın insanca yaşama umudunun hep yeşermesi ancak sevgi ve dayanışma ile sağlanır.
Umut, her gün yeni bir dünya doğurur.
Ben işte böyle bir umudun ortağı olmak isterim.
