Amirallerin bildirisinden darbe çıkmaz. Deniz kuvvetlerinin darbe yaptığı nerede görülmüş ki Türkiye de olsun. Bu amirallerin ömürleri irtica ile mücadele etmekle geçmiştir. Ben 1960 senesinde orduda göreve başladığımda. Şöyle bir söylem vardı. Orduda namaz kıldırmıyorlar deniyordu. İki sene sonra ben namaz kılmaya başladım. Yeni namaza başlayanları takip ediyorlardı.
Dışarıda kimlerle arkadaşlık yapıyor. Kimlerle oturup kalkıyor diye takibe alıyorlardı. O zamanlar cemaatler bu kadar yaygın değildi. Çünkü cemaatçilik yasaktı. Fakat cemaatçilik gizli yürütülüyordu. İşte bu cemaatlerin orduya sızmasını önlemek için. Orduda irtica ile çok sıkı mücadele ediliyordu. Benimde namaz kılmaya başladığım zamanda. Namaz kılanların çoğu yanlış hareketler yaptıkları için. Tepki çekiyorlardı. O zamanlar saat 12 de öğle namazı vakti oluyordu. Bizim namaz kılan beylerin çoğu saat 11.30 da işi bırakır. Paçalarını, kollarını sıvarlar takunyalarını ayaklarına geçirirler. Hangar içerisinde dolaşırlardı.
Saat 12 yemek zamanına kadar. Ondan sonra öğle yemeği saatinde gazinoda oyun oynayanlar olurdu. Bunlar bu oyun oynayanları seyrederler. Öğle tatili biter herkes işlerinin başına gider. Bunlarda namaz kılmaya giderler. Bunlar birde bu yaptıkları yetmiyormuş gibi. Birde savaş olsa ben elime silahı alıp tek mermi atmam derdi. Bu kişiler namaz zamanı geldiğinde. Hemen işi bırakır. Namaz kılmaya giderlerdi. Namaz ile iş zamanını ayıramazlardı. Bir gün Üst komutanı, bakım komutanı, ikmal komutanı eşliğinde bir heyet. Denetime çıkmışlar. Atölyelerdeki tezgâhların arkaların kontrol edip. Kontrplaktan yapılmış namaz seccadelerini kırarak benim atölyeye kadar gelmişler. Ben atölyede değildim. Tezgâhın arkasındaki seccadeyi görmüşler. Bir yüzbaşı seccadeyi eline almış. Bu kimin diye Atölyedeki arkadaşlara sorduğu anda ben içeri girdim. Benim dedim. Bakım komutanı yüzbaşıya “onu yerine koy, Koçal Başçavuş ne zaman kılınacak ne zaman iş yapılacak onu gayet iyi bilir” dedi.
Bunları neden anlattım. Bunlar gizli cemaatçi olanlardı. Bunlar tespit edilirdi. Yüksek askeri şura (YAŞ) toplantısında ordudan ihraç edilirdi. Onun için ordu irtica ile mücadele etmeye önem verirdi. Bu bildiri yayınlayan amiraller bu dönemlerde irtica ile mücadele etmiş amiralledir. AKP iktidarı zamanında Yapılan YAŞ toplantılarında. İrticaya bulaşmış olanlar bu toplantılarda yine gündeme getirilirdi. Toplantıya iktidarı temsilen gelen yetkili Şerh koyardı. Askerler bu irticaya bulaşmış olanları ordudan ihraç ederdi. Bu ihraç edilenlere AKP sahip çıkar kadrolarına dahil ediyordu. Bu bildiri yayınlayan amiraller. Ergenekon mahkemelerinde gülen cemaati ile mücadele eden amirallerdir. Bu mahkemelerin savcısı benim diyen kimdi? Tayyip Erdoğan değil miydi?
O mahkemenin savcısı o mahkemelerde bu amiralleri yargılayan olmuyor mu? Ergenekon mahkemesi bu amirallere ceza yağdırmadı mı? Ne için bu cezaları aldılar? O zamanın Gülen cemaati şimdinin FÖTE örgütü ile mücadele ettikleri için değil mi? Şimdi bu bildiriyi yayınlamalarının sebebi nedir? İrticadan korktukları içindir. Biliyorsunuz bir general görev yerini bırakıp. Resmi araba ve resmi kıyafeti ile bir tarikat merkezine gidip namaz kıyıyor. Resmi elbisesinin üzerine başına sarık geçirerek namazını eda ediyor. Bunun anlamı nedir? Namazı görev yerinde kılabilirdi. Bir camiye gidip kılabilirdi. Tarikat merkezine gidip bu namazı eda etmesinin tek bir anlamı olur. Asker olduğu için irtica ile mücadele eden orduya meydan okumaktır.
İşte bu generalin yaptığı bu hareketi içlerine sindiremeyen amiraller bu bildiriyi yayınlamışlardır. Yarınki yazımda ayni konuyu yazacağım. Saygılarımla.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
07 – 04 – 2021 Mustafa KOÇAL
