Bir gün önceki yazımın devamıdır. Milliyetçilikle ilgi olayların bir bölümünü dünkü yazımda belirtmiştim. Yeraltı servetlerimizden bahsedeceğim.
Bakır işletmeleri, demir, çelik ve Alüminyum işletmeleri de satıldı. Petrol yasası çıkarıldı. Bu yasa ile yabancı şirketlere olağan üstü yetkiler verildi. Petrol arama alanları genişletildi. Eski kanunda alınan imtiyaz hakkı yeni kanunda aşağı düşürüldü. Eski kanunda savaş döneminde çıkardıkların petrolün tamamı ülkeye bırakılırken yeni kanunda isteğe bırakıldı. İsterse verir. İstemezse vermez şekline getirildi. Çıkardıkları petrolün taşınması eski kanunda Türk şirketlerine verilmesi kayda alınmış ikin yeni kanunda yabacı şirketlere verilmesi kayıt altına alınmış. Bu olayın milliyetçilikle bağdaşan bir tarafı var mı?
Milletçilik gözetilmiş olsaydı. Bu kanun böyle olmazdı. Gelelim altın arama konusuna. 136 altın arama ruhsatı verilmiş. Zannedersem tamamına yakını yabancı şirketlere verilmiş. Ve yabancı şirketlerin çıkardığı altından alınan pay çok az. Onu da şuradan anlıyorum.
Kaz dağlarında çıkarılan altından Türkiye’nin aldığı pay para olarak 180 milyon lira. Şirketin aldığı 3 trilyon lira. Bu ne demek yeraltı servetlerimiz ile yabancıları zengin ediyoruz. Türkiye olarak altını çıkaramıyor isek? Bırakın o altını gelecek nesillerimiz çıkarsın. Şayet böyle bir düşünceye sahip olunsaydı. İşte buna milliyetçilik denirdi.
Belki rakamlarda yanılmış olabilirim. Fakat arada çok ama çok büyük fark olduğudur. Belki gelecek nesille altını siyanür ile değil de. Başka bir teknoloji ile çıkarırlar. Böylelikle de hem doğa zarar görmezdi. Hem topraklarımız ve insanlarımız zehirlenmezdi. Yer üstü milli servetlerimiz satıldığı gibi. Yeraltı milli servetlerimizde satılmış oluyor. Milliyetçilik ruhu aç kalır. Fakat bu yeraltı ve yer üssü milli servetlerimizi satmaz. Milliyetçilik bunlara sahip çıkmakla olur.
Şimdi gelelim en önemli konu olan Türklük konusuna. Tarih de 16 devlet kurmuş bir Türk ırkı var. Ben Türk ırkını internette günlerce araştırdım. Ta Musa Peygamberin torununa dayanıyor. Musa peygamberin torunlarından birisini adı. Türk han olarak geçiyor. Türk ırkı vardır. Bunu kimse inkâr edemez. Bu ülkede 55 milyonun üzerinde Türk var.
Şimdiye kadar Türklük tartışılmıyordu. Neden bu iktidar döneminde tartışılmaya başlandı? Ülkeyi yönetenler ırk ayrımı yapamaz. Bu tartışma nerden başladı. Kürtçü parti anayasadan Türk kelimesi çıkarılsın dedi. Burhan Kuzu buna balıklama atladı. “Bu ülkede Rumlar ve Yahudiler varken Türk kelimesini kullanamayız.” dedi.
Artık Türklüğü inkâr edenler peş peşe geldi. Bülent Arınç “Türkiye de Türk kelimesi herkesi kapsamayan bir noktaya çıkmışsa. Türklüğe devam edemeyiz. Herkesin ben Türküm demesini, Türkçülük yapmasını kabul edemeyiz” dedi. Abdullah gül “Türklük şart değil”. Mehmet Şimşek “Arap kökümüze dönmeliyiz”. Yasin Aktay “Türk diye bir ırk yok”.
Aziz Babucçu “AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk”. Mehmet metiner “Türkçülük bizim ayağımızın altıdır. Kahrolsun Türkçülük”. Tayyip Erdoğan “AKP’nin kitabında Türklük yok”. Ahmet Davutoğlu “Türklük anayasadan çıkarılmalı”. Ömer Çelik “Olmayan Türklüğü üretmeye çalışıyorlar”.
Tayyip Erdoğan “hiç kimse bizim karşımıza Türk milliyetçiliği ile çıkmasın. Biz Türk milliyetçiliğini ayaklarımızın altına almış bir iktidarız”. Bir iktidar vatandaşlarının ırkları ile uğraşmaz. Bilakis ayrımcılık yapanları uyarır. Milliyetçilik milleti bir arada tutmaktır. Ayrıştırmak değildir. Görüyor musunuz?
Askeri harekatlarda milliyetçilik oluyor. Diğer konularda milliyetçilik rafa kalkıyor. Böyle bir ülkede huzurun olması mümkün değildir. Bu ülkede 55 milyonun üzerinde Türk var. Bu olay ülkenin aleyhine olmaktadır.
Saygılarımla.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 15-11-2019 Mustafa KOÇAL
