Gazi Mustafa Kemal Atatürk “YEŞİLİ GÖRMEYEN GÖZLER RENK ZEVKİNDEN MAHRUMDUR” diyor Gazi Atatürk ülkenin her yanını mamur ve bayındır görmek istemektedir. Bir yurt gezisinde
Sabiha Gökçen´e şunları söyler:
“İnsan ömrü, yapılacak işlerin büyüklüğü ve zorluğu karşısında çok cüce kalıyor, Gökçen.
Geçtiğimiz yerlerde fabrikalar görmek istiyorum, ekilmiş tarlalar, düzgün yollar, tertemiz sağlıklı insanların yaşadığı evler… Büyük yemyeşil ormanlar görmek istiyorum, gürbüz çocukların, iyi giyimli güzel çocukların, yüzleri sararmamış, dalakları şiş olmayan çocukların okuduğu okullar görmek istiyorum… İstanbul´da ne medeniyet varsa, Ankara´ya ne medeniyet getirmeyi çalışıyorsak, İzmir´i nasıl mamur kılıyorsak yurdumuzun her tarafını, Anadolu´nun her yerini aynı medeniyete kavuştura-lım istiyorum. Ve bunu çok ama çok çabuk yapmak istiyorum. Dedim ya, insan ömrü çok büyük işleri başarabilecek kadar uzun değil. Mamur olmalı Türkiye´nin her tarafı, müreffeh olmalı…
Ben yapabildiğim kadarını yapayım, sonra ne olursa olsun demek yok benim kitabımda. Geleceği, geleceğin Türkiye´sini, geleceğin halkını düşünmek benim görevim… Bir iş aldık üzerimize, bir savaşın üstesinden geldik, şimdi ekonomik alanda savaş veriyoruz, daha da vereceğiz…
Bu heyecanı yaşamak, bu heyecanın ürünlerini görmek gerek…”
Burası öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arasında olduğunu fark etsin” düşüncesi ile Atatürk Orman Çiftliği´ni kurduran Gazi Atatürk, bu kararını gerçekleştirmek üzere 1925 yılının ilkbaharında, ülkenin tanınmış tarımcılarını Köşke çağırtarak, Ankara civarında modern Bir çiftlik kurmak istediğini söyler ve bu amaca uygun bir arazi bulmaları emrini verir.
Bu uzmanlar arasında bulunan tarımcımız o günkü anılarını şu şekilde aktarmaktadır:
“Çiftlik yeri için öyle uzun boylu dolaşmaya ve Ankara´nın çevresinde başka doğal özellikler araştırmaya gerek görmemiştik. Sebep de basitti. Kıraç bir bozkırın ortasında bir orta çağ şehri. Ağaç yok, su yok, hiçbir şey yok. Böyle bir noktada hazırlanmış ve uygun koşullar taşıyan yerler nasıl bulunabilir! İncelemelerimiz bittiği zaman sonucu büyük şefe arz ettik. Kendileri elleri ile bugünkü çiftlik yerinin bulunduğu yeri işaret ettiler ve sordular. ‘BURAYI GEZDİNİZ Mİ?´ Buranın bir çiftlik kurulması için gerekli olan niteliklerin hiç birini taşımadığını, bataklık, çorak, fakir bir yer olduğu hakkındaki ortak kanaatimizi söyledik.
Gazi Atatürk´ün bize cevabı şu olmuştur. ‘İşte istediğim yer böyle olmalıdır. Ankara´nın kenarında hem batak, hem çorak hem de fena bir yer. Burayı biz islah etmezsek kim gelip islah edecektir?”
Görülüyor ki Atatürk, tarım uzmanlarından en iyi toprak değil, en kötü toprak raporunu alabilmek için faydalanmıştır. Onun aradığı bir çiftlik arazisi değil, büyük yurt yapısını kurarken, insan ile toprak arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkiden doğan denklemi, şartların hemen hiç uygun olmadığı bir noktada dahi halletmenin mümkün olduğunu kanıtlamaktı.
Atatürk Orman Çiftliği´nin şimdi yerini seçtiği zaman, arazinin verim durumu hakkında yerli ve yabancı uzmanların görüşünü istemişti. Davet edilen uzmanların verdikleri raporlar içinde bu topraklar üzerinde her hangi bir tarım faaliyetinin yapılamayacağını iddia edenler olduğu gibi, bu toprakların sıkı bir mücadele ile islah edilebileceğini söyleyenlerde vardı. Tarım Bakanlığı uzmanla-rından Schmit. Orman Çiftliği arazisinde tarım imkânları hakkında verdiği raporda “Bu öyle bir teşebbüstür ki, elverişsiz toprak ve iklim koşulları altında burada ya sabır tükenir yahut da para” demiştir.
Uzmanların bu olumsuz görüşleri, O´nun Ankara´da bir çiftlik kurma konusundaki azmini azaltacak yerde daha da pekiştirmeye hizmet etmiş olmuştur. Atatürk ağaç bile yetişmeyen bir yerde insanın nasıl yaşayabileceğini kendi kendilerine soran ve Ankara´nın devlet merkezi (Başkent) oluşunu affedilmez bir hata sayan insanlara yepyeni bir mucize daha göstermek istiyordu. O bu şekilde aynı zamanda hem Türkiye tarımına modern bir çiftliğin örnek yöntemlerini hediye etmek, hem de bazı durumlarda ilmin dahi gerçekleşmesini mümkün görmediği girişimlerinde gerçekleştirilebileceğini kanıtlamak gibi çok önemli bir teşebbüste bulunuyordu.
Kendisini milletine adayan cennet mekan Gazi Mustafa Kemal Atatürk genç Cumhuriyetin Türk Milli Ekonomisinin temeline ZİRAATI koymuştur ve son arzusu şudur:
“SON ARZUM, YEŞİLLİK VE AĞAÇLIK, FAKAT YAZ VE KIŞ YEŞİL DURAN AĞAÇLAR ARASINDA OLMAKTIR.” Eminiz ki O, şu an cennet bahçelerindedir…
Yaptıklarının önünde saygıyla eğiliyorum…
Sahi nerede?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk zamanında yağan tertemiz karlar şimdi?..