Mustafa KOÇAL (BALIKESİR RÜZGARI)


BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLIĞI

BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLIĞI


Türküm, doğruyum, çalışkanım.

İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Başörtüsü düşmanlığı olduğu söyleniyor. AKP iktidar olmadan başörtüsü meselesini dilinden düşürmüyordu. Başörtüsü siyasi bir malzeme olarak kullanıldı. Hatta bazı AKP’liler “başörtüsü bizim namusumuz” bile demişlerdi. İktidar oldular başörtüsü meselesi unutuldu. Sonra birden bire başörtüsü gündeme geldi. AKP başörtüsü serbest olunca kıyamet kopacak düşüncesinde idi. Fakat başörtüsü ile hiç kimse ilgilenmiyordu. Sonra okullarda başörtüsü serbest oldu. Kıymet kopmadı. Aradan zaman geçti. Kamuda da başörtüsü serbest oldu. Yine kıyamet kopmadı. Kamuda başörtüsünün serbest olmasının mahzuru olur mu? Fişleme konusunda bunun ileride neler getirip. Neler götüreceğini göreceğiz. Tek mahzuru budur.

İktidar bazı olaylardan çok rahatsız oldu. Bilhassa gezi parkı olayları psikolojisini bozuldu. Bu gezi parkı olayından mutlaka bir mağduriyet senaryosu çıkarması gerekiyordu. Elindeki % 50’yi kaybetmemek için. Başörtüsü olayını kullanmayı planladılar. İnançlı kesimi kızdıracak ve onları hırslandıracak bir olay ortay atılması gerekiyordu. Önce camide içki içtiler olayını ortaya attılar. Caminin imamı “ben içki içeni görmedim” dedi. İmama baskı yapıldı. İmam “ben din adamıyım. Yalan söyleyemem” dedi. İmamın yeri değiştirildi. “Camide içki içildiğine dair elimizde görüntüler var. Çok yakında bu görüntüleri kamuoyu ile paylaşacağız” dediler. Bir türlü bu görüntüler yayınlanmadı. Sonra başka bir olay ortaya atıldı. Başbakan bir gurup toplantısında “bizim başörtülü kızımız Kabataş iskelesinde 6 aylık bebeği ile birlikte bazı kendini bilmezler tarafında taciz edildi. Bebeği ile birlikte darp edildi” dedi. İlk anda böyle bir şey nasıl olur diye dehşete kapıldık. Sonra bir gazetede olayı okudum. Böyle bir olayın orada olamayacağı kanısına vardım. Sözde genç bayanı tartaklamışlar. Darp etmişler, bayan bayılınca üzerine çiş yapmışlar. Bayan kendine geldiğinde üstü başı sidik kokuyormuş. İşte o zaman bu işin böyle olamayacağına kanat getirdim. Çünkü olayın yaşandığı yer devamlı kalabalık olan bir yer. Hiçbir erkek genç bir bayan ve 6 aylık çocuğu darp edilirken müdahale etmeden duramaz diye düşündüm. Orada MOBESE kameralarının olmamasına imkân yoktu. Ayrıca oradaki kalabalığın gözü önünde bir bayanın üzerine çiş yapacak bir insanı oradakiler parçalar. Olay o zaman böyle kapandı. Fakat başbakan bu olayı mitinglerde kullanmayı ihmal etmedi. Hatta bu olay içinde elimizde görüntüler var demişlerdi. Bu olayları mağduriyet senaryosu olarak kullandılar. En sonunda kana D bu olayın o tarihte geçtiği söylenen yerin görüntülerini ele geçirmiş. Böyle bir olayın olmadığı bu görüntülerle ortay çıktı. Başbakan bu görüntülerin yayınlanmasına çok kızdı. Olayı yaşayana inanmıyorsunuz, tanıklara inanmıyorsunuz. Adli tıptan aldığı raporu nerenize koyacaksınız diye bağırdı çağırdı.

17 Aralık operasyonunun şokunu üzerlerinde atamadan bu olayın ortaya çıkması başbakanı çileden çıkardı. Gurup toplantısında yine bu olayı gündeme getirdi. Türbanlı kızımıza yapılanlar diye söze başladı. “ Sizin insanlığınız öldü mü be? Sizin vicdanınız bu kadar mı karardı? Sizin çocuklarınızın başına gelseydi böyle mi davranacaktınız? Hangi hakla kadın haklarından bahsediyorsunuz? Başörtüsü düşmanlığını sürdürüyorlar” diye gurubuna seslendi. Yine başörtüsünü getirdiler milletin önüne koydular. Başörtüsüne kimsenin düşmanlığı falan yok. Yine başörtüsü siyasi malzeme yapılmaya başlandı. Millet ne kadar birliktelik mesajı verse de. Milleti ayrıştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Şu düşmanlık sözünü başbakandan başka kullanan yok.

Başı açık, başı kapalı diye insanları ayrıştırmak gayreti içersindeler. Benim kızım diyor. “Türbanlı olmasaydı bu olayı yaşamazdı” diyor. Gezi olaylarında yüzlerce türbanlı vardı. Onlara bir şey diyen olmadı. Birlikte oralarda sohbet ettiler. Birbirlerinin yardımına koştular. Birlikte sevindiler, birlikte üzüldüler, polisin aşırı güç kullanmasına birlikte maruz kaldılar. Birlikte yerlerde süründüler. Oradaki başörtülüler sizin kızlarınız değil miydi? Size biat edenler sizin kızınız. Biat etmeyenleri isterse polis öldürsün hiç kimsenin sesi çıkmaz. İzmir’de saçları çekilen ve polisin coplarına maruz kalan kızı görmedik diyemezsiniz. Polise vurmayın hamileyim diyen genç kız. Acımasızca dayak yediği için çocuğunu düşürdü. Ağzınızı bıçak açmadı. Kimseden ses çıkmadı. Antalya’da garajda kıstırılan kızlar dayak yerken sizlerin vicdanı kararmış mıydı?  Taksim de sırtında Türk bayrağı başında başörtüsü olan genç bayan polisin coplarına maruz kalırken sesiniz neden çıkmadı? Milleti işte böyle bölüm bölüm bölüyorlar. İnsanları birbirinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Milleti başı açıklar, başı kapalılar diye bölemeyeceksiniz. Sokakları görmüyorsunuz başı açıklarla başı örtülüler kol kola geziyorlar. Hiç kimsede buları ayrıştırmaya çalışmıyor. Bunları ayrıştırmaya çalışan yalnız iktidardır. Oy kaybına uğrayınca yine başörtüsüne sarıldılar. Artık millet bu başörtüsünün siyasi malzeme yapılmasından bıktı. Saygılarımla.

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yaşasın Atatürk milliyetçiliği! Yaşasın Türk milleti! Yaşasın Atatürk sevdalıları!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 19 -02 – 2014 Mustafa KOÇAL

  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,33% 0,16
  • EURO

    35,16% -0,03
  • GRAM ALTIN

    2240,47% -0,12
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00
  • Salı 15.7 ° / 3.8 ° false
  • Çarşamba 7.9 ° / 2.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 12.4 ° / 3.3 ° Güneşli

Balıkesir

19.03.2024

  • İMSAK 05:43
  • GÜNEŞ 07:06
  • ÖĞLE 13:21
  • İKİNDİ 16:45
  • AKŞAM 19:26
  • YATSI 20:44