Dünkü yazımızı özet olarak verelim ve durum tespitinde bulunup, ne yapmamız gerektiğine birlikte karar verelim.
2021 yılı Haziran ayında, Türkiye’de Laik Cumhuriyet’ten eser kaldı mı?
Sosyal Hukuk Devletinin kırıntısı var mı? Ülkede adalet işliyor mu?
Tüm devlet harcamalarının ve ihalelerin şeffaf yapıldığına inanıyor musunuz?
Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet işine bulaşan siyasetçi-Bürokrat-Gazeteci-Mafyalar, AKP tarafından korunup, kollanmıyor mu?
Erdoğan’ın Başdanışmanı tarafından, tamamen şeriat hükümlerine uygun “İslam Anayasası” hazırlanmadı mı? Başkent İstanbul, ülkemizin resmi dili “Arapça” olarak kabul edilmedi mi?
ABD Temsilciler Meclisi, Erdoğan ve yakınlarının Türkiye dışındaki malvarlıklarını belirleme kararı almadı mı?
Yanlış dış politikalarla, Irak’ta- Suriye’de- Libya’da çok sayıda şehit vermedik mi?
2230 yıllık TSK, Radikal İslamcı teröristlerle aynı seviyeye getirilmedi mi?
AKP savaşmadan, vatan toprağı kaybeden ilk iktidar değil mi?
Ekonomimiz batırılmadı mı? Merkez Bankası döviz rezervleri tarihimizde ilk kez (-61 Milyar Dolara) düşmedi mi?
AKP, siyasi ahlakı bitirmedi mi? Bunlar, insanımızı din ile aldatmadılar mı?
Gelelim ikinci etaba;
Bu andan sonra AKP’nin, Anayasal sınırlar içine çekilip, şeffaf ve demokratik bir yönetim sergileyeceğine inanan var mı?
Erdoğan’ın atadığı, seçilmemiş ve Türk Milletine karşı hiçbir sorumluluk hissetmeyen, sayıları en fazla 500 kişi olan üst düzey memurlardan tek maaş alan, zenginleşmeyen 1 kişi var mı?
Peki, bunlar lüks hayattan vazgeçmemek için her türlü hileyi yapmazlar mı?
AKP’nin tüm kadrosu ve bürokrasisi, “FETÖ İşbirliği”, “Çözüm Süreci”, “Ege Adaları”, “BOP Eşbaşkanlığı”, “Hazine Garantili Soygunlar” sebebiyle yargılanıp cezaevini boylayacaklarını bilmiyorlar mı?
Gelelim üçüncü etaba;
Bu kadar yıpranmaya rağmen, AKP hala birinci parti mi?
Muhalefet Partilerinden tek başına veya ittifak olarak, Cumhur ittifakını kesin olarak yeneriz diyen var mı?
Gelelim dördüncü ve son etaba;
AKP’yi ve ortaklarını sandıkta yenebilmenin altın anahtarı, 2002 yılından beri AKP’de olan “Merkez Sağ” oyları geri alabilmektir. AKP oylarının %8-12 si kemikleşmiş siyasi İslamcılardır. Gerisi, eskiden Adalet Partisine- Doğru Yol Partisine- Demokrat Partiye-Anavatan Partisine oy vermiş Merkez Sağ oylarıdır. Bu partilerin şimdiki temsilcileri, ülkedeki sandık sayısı kadar oy alamayan içleri boş partilerdir. Merkez Sağ’da liderlik yapmış, Demirel, Özal ve Yılmaz rahmete kavuştular. Sayın Cindoruk da bizler gibi düşünüyor, birlikte hareket etmemizi istiyor. Diğer Genel Başkanlardan Tansu Çiller-Mehmet Ağar- Süleyman Soylu ise Erdoğan’ın kapısında bekçilik yapıyor. Tabii ki karşılığını alarak.
AKP oylarının %30’larda dolaşmasının bir nedeni de, bu oyların yaklaşık 2/3’ünün hala AKP’de duran, fakat ülkenin ve ekonominin gidişinden son derece rahatsız olan Merkez Sağ oylardır.
Merkez Sağ, nedir diye soruluyorsa;
Merkez Sağ, inancını Allah rızası için yaşayan, iradesini din tüccarlarına vermemiş mütedeyyin kütledir. Merkez Sağ, Esnaf’tır, Çiftçidir, Köylüdür, Emeklidir, Küçük Sanayi Sitesindeki tamircidir, Bakkaldır, Kobilerdir.
Bunlar Türkiye’nin çimentosudur. Bu gruptan teröre karışmış bir kişi çıkmaz. Üretirler, çalışırlar, yanlarında birkaç kişiye iş verirler, vergilerini gününde öderler ve şükretmesini bilirler.
Çağırırsın vatan için koşarlar, gerekirse can verirler. Merkez Sağ, Torosların tepesindeki Çoban Ateşidir, Trakya’daki Selimiye Camiidir, Diyarbakır Surlarındaki 7 Kardeş Burcudur, Samsun’daki Bandırma Vapuru ve 19 Mayıstır, Ankara’nın kalbindeki Anıt Kabir’dir…
BU oyları DOĞRU Parti olarak bizler geri alacağız.
Büyük Kongremizden önce, Merkez Sağ’da görev yapmış tüm Bakanlarımızı, Milletvekillerimizi, Belediye Başkanlarımızı, İl-İlçe Başkanlarımızı Ankara’da toplayacağız. Hepsi deneyimli olan kadın-erkek bu arkadaşlarımız DOĞRU Partinin teşkilatları, gençleri ile harman olup, birlikte Anadolu’nun her köyüne her mahallesine gidecekler, sohbet ortamında ülke gerçekleri anlatacaklar.
DOĞRU Parti yönetimleri ise, toplumu ilgilendiren her olayda aktif olarak sokakta ve meydanlarda olacak ve demokrasi tarihimizin en organize muhalefet hareketini gerçekleştirecektir.
Tüm bu eylem ve direnişler, Anayasamızın verdiği özgürlük ortamında, kırmadan dökmeden provokasyona geçit vermeden ama mutlaka ses getirecek şekilde yapılacaktır.
Yasal hakkımızı iktidar istedi diye engellemeye çalışan Vali-Kaymakam-Emniyet Müdürü gibi memurlarla yüz yüze mücadele edilecek ve haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.
Bu eylemlerinde çoğunlukla, Türkiye’nin fırtınalı 20-25 yılını yaşamış (+65) yaşındaki gençleri ile gerçekleştirilecektir. Polis Müdürü yasaya aykırı davranarak eski Bakanlarını, milletvekillerini, öğretmenlerini, doktorlarını coplama emri versin! Bakalım o müdür, o vali koltuklarında oturabilecek mi?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Büyük Atatürk’ün bizlere emanetidir.
Hiç kimsenin bu devleti, kişisel çıkarları uğruna sıkıntıya sokmaya, tüm vatanseverlerin bir araya toplanmalarına engel olmaya, hakkı yoktur.
Lütfen şimdi siz karar verin; Kördöğüşüne devam mı edelim, yoksa özgürlüklerde, demokraside, laik Cumhuriyette, sosyal hukuk devletinde, üniter yapıda, zenginlikte, berekette ve refahta, Türk Milleti olarak birleşelim mi?
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene
Sağlık ve başarı dileklerimle 19 Haziran 2021
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
