Türk Milletinin gönlünde AKP’ nin ve Erdoğan’ın cilalarının artık iyice dökülmeye başladığını son Edirne seyahatinde net olarak gördüm.
Önümüzdeki genel seçimlerde, eskiden AKP’ ye oy vermiş büyük bir kesim AKP’ ye oy vermeyecek.
Peki, yaklaşık yüzde 30 seçmeni kapsayan ve anketlerde “Kararsızlar” olarak yazılan bu kesim kime ve hangi partiye oy verecek? O henüz belli değil ve ayrı bir yazı konusu. Gelişmeleri önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız.
Şu an için net olan, “Önce kiminle olunamayacağının görülmüş olmasıdır.”
Türk Milletinin yaklaşık yüzde 70’ i AKP ile selamı kesme kararı almıştır, bu oran her geçen gün daha da artacaktır.
Edirne’de, iki gün içinde kimliğimi belli etmeden “Emekli memur” olarak yüzlerce kişi ile konuştum. Lokanta sahibinden- garsonlara, otel sahibinden- komilere, çay bahçesi çalıştırandan- ayakkabı boyacısına kadar “Yurdum İnsanları” ile samimi olarak dertleştim.
İki günlük seyahatin özetini ayakkabı boyacısı olan bir Roman Vatandaş kendi üslubuyla öyle güzel dile getirdi ki!
Adı Cengiz olan bu kişi de AKP’ den bıkmış, artık oy vermeyeceğini söyledi.
Neden be Cengiz, neden artık oy vermeyeceksin, diye sorduğumda;
“Yeter abi be! Düzgün adamlar sandık bunları ama bunlar, em (hem) ırsız (hırsız) hem de ain (hain) çıktılar abi. Vermem artık oy, moy!”
Cengiz kardeş, çok ağır konuşuyorsun, elinde belge-bilgi var mı? Başın derde girmesin, dedim;
“Belge mi istersin? Te be sen kör müsün? Ben sabahtan akşama kadar, ayazda- sıcakta çalışırım. Hanım haftanın 5 günü temizliğe gider. İnan ki anca iki ucunu denk getiririz. İki çocuk var, bizler gibi olmasın diye okutmaya çalışırız.
Bizimkiler böyle, ama Tayyip’in çocukları öyle mi?
Hepsi mal-mülk, han-hamam sahibi oldu. Gemileri bile var. Ya Bakan kopilleri? Ev tutmuş biri, verirmiş ayda tam tamına 60 bin papel aylık kira? Be abicim sen söyle, bacak kadar kopil, nasıl olur da her ay bu parayı verir?
Ben buna “Irsız” demecem de, neye decem ha, söylesene!”
Hadi bunu anladık, ama bir de “HAİN” diyorsun, bu da çok ağır bir suçlama değil mi, diye Cengiz’e sordum;
“Az bile sülerim ya! Daha dün üç askerimizi öldürmediler mi? Üç şehidin vücutlarından kaç kurşun çıktı bilir misin sen? Tam 25 tane kurşun çıktı!
Şehit başına 8-9 kurşun! Be şerefsiz, hadi kahpe gibi bi tane sıktın, hızını alamadın bi daha sıktın. Ne kadar ainsin ki her birine 8-9 mermi sıktın!
Ya devlet için canını dişine takıp, PKK’ lı ainlerle çarpışan o zavallı korucuya ne demeli?
Adamcağızı direğe bağlayıp öyle kurşuna dizmiş bu ainler be ya!
Bunlar böyle de, Tayyipçiler başka mı? Bunlar değil mi, Apo denen küpek ile kucak kucağa olanlar? Tayyipçiler şımartmadı mı bunları be? Kırmızı halı döşemediler mi bunlara? Tayyipçilerden birinin çocuğu askere gitti mi?
Tayyip bile kendi çocuğuna lapor (rapor) almadı mı? Hepiciği ain bunların.
Hadi sende yürü artık, kafam bozuldu” dedi.
Cengiz, son bir şey daha sorayım, sonra sen yoluna ben yoluma, dedim;
Seçimlerde hangi partiye oy vereceksin?
“Oy verecek parti mi var abi? Yenisi kurulursa bakarız, olmazsa sandığa gitmeyiz. Bizi bu hale düşürenler utansın. Hadi “ayırlı” (hayırlı) işler”, diyerek beni uğurladı…
Eee, Tayyip Aga;
Sıra usul-usul hesap vermeye geliyor.
Yakında Türkiye’de de gerçek Yargıçlar olduğunu göreceksin.
O kadar çok ah aldın ki, senin işin çok zor be usta…
Sağlık ve başarı dileklerimle 28 Ekim 2014
Rifat Serdaroğlu
