Demokrasi ile yönetilen ülkelerin hiçbirinde bizdeki gibi bir siyasi yapılanma yoktur. Türkiye mevcut Siyasi Parti Yasasını acilen tartışmaya açmalı ve çağa uydurmalıdır. Siyasi Partiler Yasası bu haliyle korunursa, Türkiye’nin birliğini sağlamak da çok zor olacaktır.
Örnek verelim;
957 İlçemizin 530 tanesinin nüfusu 20 bin kişinin altındadır.
20 bin kişinin yaklaşık %60’ı seçmendir. Seçmen sayısı bu ilçelerde yaklaşık
12 bindir. Seçmenlerin %51’i kadındır. Bu ilçelerde genellikle kadınlarımız
Siyasi Parti Teşkilatlarında çalışmazlar. Kalır size yaklaşık 6 bin seçmen!
Bu 6 bin seçmenin, yeni seçmen olanları ile yaşlı seçmen olanların sayısı yaklaşık 2 bin kişidir. (Aktif particilik yapamayacak yaşta olanlar.)
Kaldı size 4 bin seçmen!
O ilçede particilik yapması yasa ile yasak olan görevli memur-asker-polis sayısı yaklaşık bin kişidir. Kalır size 3 bin seçmen!
Bir de aktif particilik yapmayı istemeyen esnaf-çiftçi vardır ki, sayısı yaklaşık bin kişi kadardır.
50 tane siyasi partiye, o ilçede yönetici seçmek için 2 bin kişi kalır!
Yani parti başına 50 seçmen!
Bir ilçedeki parti teşkilatına Yönetim-Disiplin Kurulu Asil ve Yedekleriyle en az 100 kişi gereklidir. Alın size bir kavga nedeni daha!
Peki, bu ilçelerde idealistlerin dışındakiler niçin bir siyasi partide görev almak isterler?
Tamamen statü sağlamak için! Hele parlamentoda grubu bulunan partilerin ilçe yönetimlerinde görev yapmak, Kaymakamlık-Jandarma-Polis ve diğer Devlet Dairelerinde saygı görebilmenin nedenidir!
Bu yönetimler, tayin korkusu ile devlet memurları üzerinde tahakküm sağlamak isterler. Eğitim ve gelir düzeyi düşük yerlerde çok çirkin olaylar yaşanmaktadır.
Örnek verelim;
Bakanlık yaptığım dönemde bir İlçe Başkanı, İlçesindeki bir Polisin PKK yanlısı olduğunu ve derhal sürülmesi gerektiğini söyledi! Olayı araştırınca, o Polisin İlçe Başkanının kiracısı olduğunu, Başkanın Polisi evden çıkaramayınca böyle bir yola başvurduğunu anladım. Talebi geri çevirdim.
Talebi araştırmak için harcadığım zamana mı, incelemesem bilmeden işleyeceğim günaha mı üzüleyim, bilemedim.
Böyle bir siyasi yapı ile ülkenin birliğini ve devletin adil olarak yönetilmesini sağlamak zordur.
Peki, ne yapılmalı, nasıl yapılmalı;
-Partilerin esas sahibi ve gücü “GERÇEK ÜYELERDİR.”
Öncelikle partilerin üye yapıları sağlıklı hale getirilmelidir.
Her İlçede “İlçe Seçim Kurulu Yargıcının denetiminde “İlçe Siyasi Parti Sicil Büroları” kurulmalıdır. (Bu iş için ek masrafa gerek yoktur. İlçe Seçim Kurulu ve Nüfus Müdürlüklerinden yapılacak kaydırmalarla eleman sağlanabilir.)
Bilgisayar ortamında kayıtlar tutulmalı ve herkese açık olmalıdır.
Bir partiye üye olmak isteyen kişi, Sicil Bürosuna giderek üye olmak istediğini bildirir ve gerekli belgeleri verir. Büro, her ay kendisine gelen müracaatları ilgili partilere gönderir ve üye taleplerinin kabul edilip edilmediğini sorar. Sonucu da kişiye bildirir. Üyeliği kabul edilmeyen kişiye “Yargı Yolu” açılmalıdır.
( Şimdiki yasada, sizi partiden atarlarsa yargıya gidebilirsiniz. Sizi üye kaydetmezlerse yapacağınız bir şey yoktur. Böylelikle eş-dost-kendi adamını kayıt etme şaklabanlığından kurtulunmuş olunur.)
Üye olan kişi, partisine aidat ödemelidir. Aidat ödeme konusunda spor kulüplerine- derneklere karşı cömert olanların, kendi partilerine de para ödemeleri şarttır. Böylelikle, parti Genel Merkezleri özellikle seçim zamanları, “el açma” ayıbından kurtulacaklardır.
Üye kayıtları sağlam ve gerçek olunca Belediye seçimlerinden- milletvekili seçimlerine kadar her seçim, “Gerçek Üyelerin” tamamının katılımıyla Yargıç denetiminde yapılır. Seçilenler, Genel Başkanın değil, kendilerini seçenlerin vekili olurlar. Parti içi demokrasi de zamanla yerleşmiş olur.
Şimdiki sistemde Genel Başkan seçimi şöyledir;
Genel Başkan önce kendisini seçecek yönetimleri ve delegeleri belirler, onlar da paşa-paşa gidip Genel Başkanlarını seçerler. Siz allame-i cihan olsanız, ülkeniz için çok yararlı projeleriniz olsa bile, itilirsiniz.
Genel Başkanı, sayıları 1.000-1.200 arası değişen Genel Kurul Delegeleri değil, sayıları 50.000 ile 60.000 arasında değişen İl Delegeleri seçmelidir.
50-60 bin kişinin seçeceği Genel Başkan, şüphesiz ki çok daha değerli, parti içi demokrasiye saygılı biri olacaktır.
Değerli Okurlar;
Bu konularda yıllarca çalışmış, özellikle Avrupa ülkelerinde araştırma yapmış biri olarak, çalışmalarımı kanun teklifi haline getirip TBMM’ye sunmuştum.
Lider sultasını aşamayan teklifler, meclisin raflarında beklemektedir.
Yeni Türkiye iddiasında olanların öncelikle,
-Demokrasi standartlarının en yüksek seviyede olduğu yeni bir anayasa,
-Parti içi demokrasinin yaşatıldığı, yarışmaya açık bir siyasi partiler yasası,
-Demokrasinin ve Türkiye’nin gerçeklerine uyan, baraj ayıbının olmadığı bir seçim yasası,
-Yasa yapma ve denetleme görevini çağdaş ülkelerdeki gibi etkin olarak yapacak bir Meclis İç Tüzüğünü, gerçekleştirmelidirler.
Fakat okumayan-incelemeyen-danışmayan-merdiven altında öğrendiği sığ bilgi kırıntılarıyla teknoloji ile kavgaya tutuşan kişilerin bunları yapması mümkün değildir.
Ömrü boyunca emir almış-biat kültürü ile yaşamış- çalışmamış-üretmemiş sürekli aldığı avantalarla yaşamış bir kafanın ve onun yönetiminin demokrat olmasını beklemek, IŞİD’in tüm insanları eşit görmesi olasılığı kadardır!
Çağdaş bir siyasi parti, tavandan tabana değil, tabandan tavana örgütlenmeyi becerebilmiş bir partidir. Böyle partiler MİLLETİN partileridir, diğerleri ise DEVLETİN partileridir. Takdir sizlerin…
Not;
9 milyon üyesi olduğu söylenen (!) AKP’ den, Genel Başkan Erdoğan’a şunları söyleyecek 1 tanecik bile olsa “adam” çıkmaması, partideki lider sultasının nasıl faşist bir yapıya dönüştüğünün göstergesi değil midir?
“Eyy Genel Başkan; Başbakan olmak istedin seçtik, Cumhurbaşkanı olmak istedin yine seçtik. Artık bizi kendi halimize bıraksana! Biz kendi Genel Başkanımızı seçemeyecek kadar ebleh miyiz? Emine Hanım söz sahibi, Sümeyye söz sahibi Bilal Oğlan söz sahibi, Yasin El-Kadı söz sahibi oluyor da, bizden niçin şartsız itaat ve biat istiyorsunuz? Bizi cahiliye devrindeki akılsız köleler olarak mı görüyorsunuz?”
*Eyy parti içi demokrasi, neredesin? Geldiysen üç defa masaya vur!
*Partisinde demokrasiyi işletmeyen Genel Başkanlardan, ülke için nasıl demokrasi beklenir ki?
Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Ağustos 2014
Rifat Serdaroğlu
