İnsan aklının, özgürlüğünün bugünkü aşamaya gelmesi için binlerce yıl
Bireysel ve toplumsal mücadeleler verilmiştir.
İnsanın ‘’İNSAN’’ olmasıyla başlayan bu yürüyüş, toplumsal halkın Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarının oluşması, oradan karşılıklı etkileşim ile antik Yunan felsefi düşüncesi ve pragmatik inançlarla mücadele edile edile gelinmiştir. İki bin yıl süren Ortaçağ’dan sonra, 18.yüzyıl aydınlanmasına ulaşmak için insan aklı çok büyük mücadeleler verdi, acılar, ölümler yaşandı.
Günümüze geldiğimizde önümüzde İNSAN AKLI’nın büyük gelişimi, buluşları ile endüstri 4.0, yapay zeka, mars yolculuğu, bilişim teknolojisi, üretim patlamasını yaşıyor.
X X X
İnsan aklının bu mucizevi gelişimi karşısında, erkini, gücünü, etkileşim alanını kaybeden Ruhban sınıfı da yeni bir boyut ve etki alanı kazanmanın derdine düştü.
Hıristiyan dünyası AKLIN EGEMENLİĞİNİ, Rönesans ve reform etkilenmeler sonucunda yaşadığı aydınlanma süreci ile kurdu, kazandı. Laiklik ve sekülarizmle din ve devlet işlerini ayırdı. Dini kilisenin içine itti. Dünya işlerini, devlet yönetimini İNSAN AKLINA devretti. Bilimsel ve teknolojik gelişim ve değişimin önünü sonsuz boyutta engel tanımaz bir boyutta açtı.
X X X
İslam dünyası ise hâlâ Ortaçağ dinsel tartışmasının ve yaşam biçimlerinin içinde boğuşup duruyor.
Türkiye dışında, hiçbir İslam ülkesinde laiklik bir yaşam şekline dönüşemedi.
Bu çağ dışı, olumsuz, ilkel yaşam şekliyle İslam dünyasının AKLIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ sağlaması da mümkün görünmüyor. Küresel etkileşim sonucu insanlar, çağdaş yaşam için mücadele etseler de, çırpınsalar da, erk ve yönetim güçleri değişime var güçleri ile direniyorlar. Aklı özgürleşmemiş, kadını dinsel fanatizmin tutsağı olmuş, bilimsel ve teknolojik gelişim ve değişimi yakalayamayan---ki yakalaması mümkün değil---İslam dünyası, gelişmiş dünyanın sömürgesi olmaktan kurtulamaz.
X X X
İslam dünyası, kaosu yaşıyor.
Cahillik, akıl ve bilgiye direniyor.
Ne yazık ki, 21.yüzyılda bile, cahilliğin rap rap sesleri koca İslam dünyasını sürükleyip götürüyor.