Türkiye; siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda içte derin bir yoksulluk ve çaresizlik. Dışta komşularından kopmuş, derin bir yalnızlık ve kopuş içindedir.
Bir de, Orta Doğu’da BOP Projesinin darma dağın ettiği coğrafyanın, bize yansımalarını da, acı bir şekilde yaşamaktayız.
Etrafımız ateş çemberi ile yanıp tutuşmakta, içte dil-din-mezhep ayrımı. Aynı zamanda, mülteci sorunu, işsizlik, yoksulluk ile birlikte, demokrasi, hukuk, insan hakları, ötekileştirme gibi siyasetin bize dikta ettiği bir sistemi, iliklerimize kadar hissetmekteyiz.
Siyaset sahnesinde yer alan politikacıların, kulağa hoş gelen sözlerinin rüzgarına kapılıp; ‘evimiz temizdir’ diyerek, çöpleri halının altına süpürerek, bu gün yaşanılan derin çaresizliğin tüm kapılarının kilitlerini açan, sizsiniz!
Atatürk'ün erozyona uğratılmasına, değerlerinizin yok sayılmasına, Türklük yerine, Ilımlı İslam politikalarının sahneye konmasına ses çıkarmayarak, geçmişte makarna ve kömüre tamah edenler, bu gün ise makam, mevki hatta rant uğruna kendisinden başkasını düşünmeyenlerin, ortaya çıkardığı sahte ve ikircikli bir toplumda, yaşanan erozyonu ve dezenformasyonu görmezden geldiniz.
Aslında suçlu sizsiniz!
Sorgulamadığınız, değişmediğiniz ve değiştirmediğiniz için. Çünkü bu düzeni kanıksadınız!
Kendinize; ben bunları neden yaşıyorum? Niçin böyle? Niye bu durumdayız? Sorularını sorup, cevaplarını aramalıyız. Aradınız mı? Hayır. Sorgulamazsan bu gün yaşadığın dünyayı nasıl anlayacaksın? Anlamadığın içinde yaşananları görmüyor, duymuyor ve konuşmuyorsunuz?
Çünkü; bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile olaylara baktığınız için siz değişmiyor hatta değiştirmiyorsunuz! Değişime de, mesafeli bakarak daha şimdiden eleştiriyorsunuz.
Ülkenin yaşadığı derin erezyon sonunda; adalet, hukuk, demokrasi ve insan hakları normları bu ülkede ‘ekmek askıda’ kampanyası gibi askıdaysa, önce bunun değişmesi için bunu değiştirecek kadroları göreve getirmekle olur. Unutmayın; Atatürk bir daha gelmeyecek. Ve değişim için halen daha umut var.
Peki, bunun değişmesi için siz ne yaptınız?
Bu gün yaşadığınız yüksek enflasyon, fakirlik, işsizlik hatta hiçsizlik, hukuk normlarının siyasallaşması, demokrasizlik ve hafta başı yaşanan; Yargıtay-Anayasa Mahkemesi kavgası bizim değil, siyasette politikacıların kılavuzluğunda oluşan sorun ve sorunlar yumağıdır. Çünkü siyasette partiler ve Başkanlar, Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımadığını söyleyince, Yargıtay’da yangına körükle gitti.
Konuşmamız gereken aslında; fakirlik, işsizlik, yüksek enflasyon, vatandaşın durumu gibi kişi hak ve özgürlükleri yerine, politikacıların kendi kişisel istekleri gündemdeyse bunu da düşünmeliyiz.
Bugün yürürlükteki 1980 Anayasası, Mecliste bulunan partilerin konsensüsü ile 134 kez, değiştirilmiş. Peki sorun ne?
Yeni bir Anayasa! Neden?
Şayet; siz değişmezseniz, siz öz eleştiri yapmazsanız, siz neden ve niçin sorularını sormazsanız! Unutmayın bir gün sizi de değiştirecekler.
Sadece ama sadece kendinize şunu sorun. Özellikle Avrupa, refah, huzur ve zenginlik içinde yaşarken. Ben her sabah uyandığımda, siyasi ve ekonomik anlamda neden krizlere uyanıyorum? Neden bunları yaşıyorum? Niçin fakirleşiyorum? Neden yürütme-yargı ve yasama arasında sorun var? Hukuk devletinde bunlar arasında sorun niçin olur?
Bunları sorun kendinize.
Sen değişmezsen, değiştirirler sakın unutma!
Aynaya bak ve öz eleştiri yap.
Can Emre 11/Kasım/2023
