Başbakan Ahmet’in AKP Grup toplantısında söylediklerini, sorumluluk sahibi ve aklı başında olan birine, kafasına silah dayasanız da söyletemezsiniz!
Başbakan Ahmet’in sinir sistemi, muhakeme yeteneği, vücut sağlığı felç olmak üzeredir. Yüzüne dikkatle bakarsanız, sol göz bölgesinin iyice küçüldüğünü net olarak görebilirsiniz.
Başbakan Ahmet, bir taraftan patronu, Dönemin Başbakanı Recep’in bitmek tükenmek bilmez hırslarını tatmin, diğer taraftan kendisine dayatılan ve bir ihanet projesi olduğu artık net olarak görünen çözüm sürecini sürdürmek zorundadır. Patrondan gelen emirlerden birine bile evet demese, ertesi gün Başbakanlık koltuğunda Karun Numan’ın oturtulacağını iyi bilmektedir.
Kendisinin hak etmediği bir koltuğa oturtulması ve “El atına binen çabuk iner” deyişi, Başbakan Ahmet’in tüm dengelerini bozmuştur…
Başbakan Ahmet;
-Bundan sonra el öpecek olan devlettir, diz çökecek olan da devlettir!
-Ey Bahçeli, cesaretin varsa Tunceli’ye git, orada Seyit Rıza’ya hain de,
bakalım Tunceli’ye girebiliyor musun, diye konuştu!
Bak Başbakan Ahmet;
*Her ülkenin bir devlet geleneği vardır. Binlerce yıllık Türk geleneğinde, devlet kimsenin önünde diz çökmez, el öpmez. Devleti temsil eden “Al Sancak” kimsenin önünde eğilmez. “Al Sancak” geçerken herkes selama durmak zorundadır.
Nisa Suresi 59. Ayette; “Ey iman edenler, Allah’a itaat ediniz, Peygambere itaat ediniz ve içinizden çıkan Ulü’l Emr’e itaat ediniz” denmektedir.
Burada adı geçen “Ulü’l Emr ”in günümüzdeki karşılığı “Devlet” kelimesidir.
İslam ve Türklük, devlete böyle bakar.
Bu anlayışa göre devlet asla diz çökmez, el etek öpmez!
Başbakan Ahmet ve onun temsil ettiği anlayışa göre ise, devlet diz çöker ve el öper!
Güneydoğu Bölgemizde, TC Devletinin PKK karşısında diz çöktüğü, kamu düzenin sağlanamadığı, bizzat Başbakan Ahmet tarafından defalarca söylenmedi mi?
Sizce Başbakan Ahmet, bu durumdan utanmakta mıdır?
Başbakan Ahmet, “Devlet” ile “Devleti Yöneten Kurumları” karıştırmaktadır. Devletin kurumları hata yaparsa, hem kanun önünde hesap verirler hem de gerekirse özür dilerler.
Ama Devlet denilen hükmi şahsiyet, sadece günümüzü değil, hem geçmişimizi hem de geleceğimizi temsil ettiğinden asla özür dilemez ve el etek öpmez.
Devlet kurumları adına özür dilenmesi gerekiyorsa, özür dileyecek makam TBMM’ dir.
*Başbakan Ahmet, Devlet Bahçeli için “gidebiliyorsa Tunceli’ye gitsin, orada konuşsun” dedi!
Aynen dönemin Başbakanı Recep’in “sıkıyorsa gitsinler” dediği gibi!
Devlet Bahçeli’nin nereye gidip gitmeyeceği kendi takdiridir.
Fakat bu ülkenin her hangi bir vatandaşı, ülke sınırları içinde bir İl’e huzur ve güvenlik içinde seyahat edemiyorsa, o ülkenin Başbakanı derhal istifa edip, milletinden özür dilemelidir.
Türkiye maalesef AKP Hükümetleri sayesinde bu gün bazı yerlerine girilemez-gidilemez haldedir. Denemesi bedava!
Dönemin Başbakanı Recep ve onun koltuğa oturttuğu şimdilik Başbakan Ahmet, özel bir arabaya binip, Güneydoğu Bölgemizin her hangi bir iline-ilçesine gitsinler, ellerinde Türk Bayrağı ile sokaklarda dolaşsınlar, bütün yazdıklarımı yutacağıma söz veriyorum!
Gidebilirler mi? Gidemezler! Korumaları olmadan tuvalete bile gidemezler! Kendileri, çocukları, yandaşları hepsi koruma ile yaşamak zorundadırlar!
Ama gün gelir o korumalar, korudukları kişiyi satıverirler!
Diktatör Çavuşesku’yu, onu kurşuna dizecek manganın önüne kimler attı biliyor musunuz? Yıllarca yanında duran korumaları teslim etti.
Tıpkı Saddam’a, Kaddafi’ye, Mussoline’ye yaptıkları gibi!
Bunların sonları daha beter olacak. Her zaman söylüyorum;
Kim ki kul hakkı yer, kim ki kendi milletini satar, kim ki “Hırsızlar İmparatoru” olarak anılır, kim ki kutsal dinimizi kullanarak insanlarını aldatır, onların sonları ibretlik olacaktır. Göreceksiniz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Kasım 2014
Rifat Serdaroğlu
