Mustafa KOÇAL (BALIKESİR RÜZGARI)


DEVLET OTORİTESİ

DEVLET OTORİTESİ


Türküm, doğruyum, çalışkanım.

İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Büyük devlet her zaman otoritesini hissettirmelidir. Kırmız çizgilerini daima ön planda tutmalıdır. Gelin görün ki bu gün ne devlet otoritesi kalmıştır. Nede kırmızıçizgiler kalmıştır. Kamu düzenini bozdurmayız deniyor. Güneydoğu Anadolu da kamu düzeninden bahsetmek hayalcilik olur. Çünkü bu bölgenin hâkimiyeti PKK’nın öz güvenlik güçlerine geçmiştir. Öz güvenlik güçleri bu bölgede yol kesiyor. Kimlik kontrolü yapıyor.  Bazı mahallelerde güvenliği sağlıyor.

Bir devletin kırmızıçizgileri içersinde sınır güvenliği vardır. Irak ve Suriye sınırımızda sınır güvenliği diye bir şey kalmamıştır. Sınırlarımız kalbura dönmüştür. Her türlü terör örgütü elini kolunu sallayarak girip çıkıyor. Bir devlet sınırları içersinden terör örgütünün geçmesine müsaade etmez. PYD’ ye için. “PKK ne ise PYD’ de odur” denilecek. Yani PYD terör örgütüdür denilecek. Sonra bu örgüte destek vermek için. Sınır dışındaki bir terör örgütünün PYD’ ye destek vermesi için. Sınırlarımız içersinden o örgütün geçmesine izin verilecek. İki tarafında terör örgütü olduğunu bile bile böyle bir girişimi kabul edeceksiniz. Bu kırmızıçizgileri yok kabul etmektir. Devlet otoritesinin kalmadığının göstergesidir. Bu devlet otoritesini iktidar kendisi yıkmıştır. Meclisten geçirdikleri tezkere ile bu otorite kaybolmuştur. Tezkere de ne diyordu? Yabancı silahlı güçlerin konuşlanması ve sınırdan geçmelerine izin verilmesi idi. Bu tezkere ile bu günkü durum zuhur etmiştir. Emniyet güçlerine ve orduya silahlı müdahalede bulunan bu örgüt konvoy halinde geçerken silahlı şov yapmışlardır. Buları karşılayan PKK’lılar iki polisimizi ve üç askerimizi kalleşçe şehit etmişlerdir. Burada devlet otoritesi var diyebilir misiniz? İçişleri bakanı “ şehirlerde kamu düzenini yavaş yavaş sağlamaya başladık” diyor. Bu bir itiraftır. Demek ki kamu düzeninin bozulduğunu kabul etmektir. Güney doğu Anadolu’nun bütün şehirlerinde PKK militanları fink atıyor.  Batıda ise hırsızlar, gaspçılar, magandalar, eşkıyalar fink atıyor. Gazete sayfalarında bakıldığında bunların neler yaptıklarını görebiliyorsunuz.

Vatandaşın her kesiminde bir karamsarlık var. Olan olaylar karşısında geleceğinden endişe eder durumdalar. İktidarda bunun farkında. Kamu düzenini bozdurmayız diyorlar. Fakat nasıl sağlayacaklarını da bilmiyorlar. Başbakanın yardımcısı Bülent Arınç kaybolan itibarı kazanmak için. “ Biz gidersek maaş alamazsınız” diyor.  Yani vatandaşı tehdit eder gibi bir davranış içersine giriyor. Allah ayeti kerimesinde “ şeytan sizi açlıkla korkutur” buyuruyor. Bülent beyde şeytanlık yaparak vatandaşı maaş alamazsınız diye korkutmaya çalışıyor.

Bülent Bey bu vatandaşı hala tanıyamamış. Maaş önemli değildir. Yeter ki ülkemize bir şey olmasın. Para sizin için geçerlidir. Para her zaman bulunabilinir. Amma vatan elden gittikten sonra geri almak kolay olmaz.  Bu millet aç, susuz savaşarak bu vatana sahip olmuştur. Ne zorluklar çekildiğini bilenler bilir. Bilmeyenler hazır buldukları vatanı babasının malı zannederler. Bülent Bey kendisi maaş alamayacağından korkuyordur. Paranın her şey olduğunu yalnız bu iktidar düşünür. Milletin önceliği para değildir. Önceliği vatandır! Mesele vatan ise gerisi teferruattır. Bülent beyde devlet otoritesinin kalamamış olduğunu bildiği için milleti böyle söylemlerle korkutmak istiyor. Neden maaş almayacaklar? Sorusuna nasıl cevap vereceğini doğrusu merak ediyorum. Şimdi sormak gerekmez mi? madem maaş ödenememe riski var. Peşmergenin masraflarını devlet neden ödüyor? Az para değil? 979 bin TL yemek masrafı. Birde 5 ton benzin, 5 ton mazot veriliyor. Kime veriliyor? Terör örgütü olan bir örgüte değil mi? Ne için? Terör örgütüne destek olmak için. Hem de yarın bize karşı silahlı mücadele içersine girecek bir örgüte. Bunları kabul etmek demek, bu örgütlerle işbirliği yapmak demek değil midir?

“IŞİD da müdahale gerekiyorsa. Esat’a da müdahale gerekiyor” diyen başbakandır. Yani Esat’a müdahale edilmesini istiyor. Kafalarında Esat’dan başkası yok. Başbakanın bu sözlerine ABD’den cevap gecikmemişti. “Koalisyon IŞİD için kurulmuştur” demişlerdi. Şimdi ABD Esat’ı düşünmediğin söyledi. Şimdi biz koalisyona Esat için girmiştik diyebilecekler mi? Şimdi ABD Esat’ı bu olayların dışına çıkardığına göre. IŞİD ile baş başa kalındı. Bizim iktidara göre IŞID’ DA terör örgütü olduğuna göre. Yardım ettiklerimizde terör örgütü. Kimin yanında yer alırsak alalım. Terör örgütlerinin yanında yer almış olacağız. Bu olayların içersinden nasıl çıkacağımız da meçhuldür. Devlet otoritesi diye bir şey kalmamıştır. Kamu düzeni tamamen bozulmuştur. Saygılarımla.

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

Yaşasın Atatürk milliyetçiliği!

Yaşasın Türk milleti!

Yaşasın Atatürk’ün askerleri!

Yaşasın Atatürk sevdalıları!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 02 – 11- 2014 Mustafa KOÇAL

  

  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,33% 0,17
  • EURO

    35,17% 0,00
  • GRAM ALTIN

    2246,71% 0,16
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00
  • Salı 15.7 ° / 3.8 ° false
  • Çarşamba 7.9 ° / 2.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 12.4 ° / 3.3 ° Güneşli

Balıkesir

19.03.2024

  • İMSAK 05:43
  • GÜNEŞ 07:06
  • ÖĞLE 13:21
  • İKİNDİ 16:45
  • AKŞAM 19:26
  • YATSI 20:44