Hangi açıdan bakarsak bakalım son zamanlarda Türkiye olarak uluslar arası siyaset alanında yapılan diplomatik ataklara baktığımızda sadece Batı’nın değil Çin ve Rusya gibi bu güne kadar hiç hesaba katmadığımız ülkelerinde dikkatini çekmeye başladığını söyleyebiliriz.
Özellikle 2021 yılı başından bu güne doğru aramızda yaşanan sıkıntılı yılları geride bırakma adına önce Körfez ülkelerinden BAE ve Arabistan ardından Mısır’la başlayan ısınma turları ile diplomasi atağına kalkan Türkiye bu kez Türk cumhuriyetlerini kültürel ve ekonomik alanda bir çatı altında toplama gayretlerini gördük. Yine unutmadan Aralık ayı içersinde Türkiye liderliğinde 15 Afrika ülkesinin katılacağı bir Afrika zirvesi de var yakında.
Ve Türkiye olarak geçtiğimiz dönemlerde başta Mavi vatan çalışmaları olmak üzere Suriye, Irak, Azerbaycan, Libya, Ukrayna ve Balkan ülkeleri ile kendi ürettiği politikalar üzerinden sürdürdüğü diplomatik çalışmaları ile güvenilir, dost bir ülke profili çizerken diğer taraftan da adeta yükselen bir bölgesel güç görüntüsü verdiğini görüyoruz.
Bunları Türkiye olarak neden yapıyoruz acaba? Neden siyasetimizde pozitif yönde ciddi değişimler söz konusu? Hemen söyleyelim. Bu gün dünyadaki süper güçler arasında büyük bir çekişme ve güç savaşı var biliyorsunuz. Doğal olarak bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde gelecekte neler olabilir öngörüsü ile kendi kazanımları, bekaları üzerine yeni arayışlara yönelmek zorunluluğunu hissediyorlar. Demem o ki, dünya siyaseti içinde yer almak gibi bir hedefiniz varsa mutlaka değişen durumları iyi görmeniz, iyi analiz etmeniz gerekiyor. Bu bağlamda Türkiye gerçekten iyi işler çıkarma peşinde koşuyor. Ve siyaseti yaparken de ekonomi konusunu dış siyasetle birlikte ele alırken ülkeler arasındaki iyi ilişkilerin öneminin de farkında.
Türkiye siyaseten bu işleri yaparken diğer taraftan da kendisini ekonomik alanda geleceğe taşıyacak enerji ve bayındırlık gibi çeşitli alanlarda büyük projeler peşinde de koşuyor. Örneğin pandemi süresince birçok ülke ekonomisini toparlamada yetersiz kalırken Türkiye büyüme rakamları ile dünya finans çevrelerinin dikkatini çekmeyi başaran bir ülke konumuna geldi.
Ama bakıyoruz ülke olarak dünyada bizden çok daha yüksek ekonomik olarak olumsuz şartlara sahip ülkelerde görülmeyen çok yüksek bir döviz faiz baskısı ile karşılaştık. Ben şahsen bunun ülkemize dönük sorun yaratma çalışmaları olduğunu düşünüyorum. Yani Türkler hep kendi iç sorunlarıyla uğraşsınlar, dışarıya bakmasınlar, ekonomik olarak zayıflasınlar gibi art niyetli çalışmalar olarak değerlendiriyorum. Olaya bu bağlamda baktığımızda ortaya koyduğu siyasi çalışmaları önlenemeyen Türkiye cumhuriyeti çok daha kolay yol olan ekonomik kaos ortamı ile önünün kesilmeye çalışıldığı bir oyun ile karşı karşıya Sonuç olarak Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’müzün kurduğu bu güzel ülkemizin bağımsız politikalar üretebilmesi için ekonomik bağımsızlığımızın da gerekli ve de çok önemli olduğunu görmemiz gerekiyor. Bu açıdan da ekonomiyi yönetenlerin daima uyanık kalarak gerekli önlemleri zamanında almalarını bekliyoruz.
