En önemli organımız dildir. Onun için dilimizi düşünerek kullanmalıyız. Çünkü her yara geçer fakat dil yarası geçmez. Dilden çıkan bir sözü durdurma imkânı yoktur. Hani yaydan çıkan okun dönüşü olmadığı gibi, dilden çıkan sözünde dönüşü yoktur. Dil nasıl kullanılırsa olaylar onana göre gelişir. Tatlı dil yılanı kovuğundan çıkarır derler. Bu söz boşuna söylenmemiştir. Bazen Afrika da olan olayları görüyoruz. Yılanla konuşan insanları. Yılan önce insan karşı tavır kor. Kafasını kaldırır bakmaya başlar. Tatlı dille konuşulduğunda sakinleşir. Kafasın indirir. Konuşmayı dinlemeye başlar kendisine yaklaşan kişiye bakmaya koyulur. Hani bir söylem vardır. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın derler. İnsan ona tatlı dille yaklaşırsa. Yılanda ona zarar vermez. İyiliği de kötülüğü de yaratan dildir. Öfkeli dil öfkeyi doğurur. Şiddet içerikli dil şiddeti doğurur. Tayyip Erdoğan’ın konuşmasından sonra Fethiye de din öğretmeni elinde silahla emrindeyiz ağa diye mesaj atıyor. Fotoğrafını da sosyal medyada paylaşıyor. Bu kişi din öğretmeni din eğitimi vereceği çocuklara bu zat acaba ne öğretiyor? Halbuki bu din eğitimcileri ortamı yatıştırmak için çaba harcayacakları yerde. Ortamın gerilmesine katkıda bulunuyor. Hakkında soruşturma açılmış. Hâlbuki bu din öğretmenine soruşturma değil öğretmenlikten ihraç edilmelidir. Bu din öğretmeni görevini kötüye kullanmıştır. İşte böyle din eğitmenleri sayesinde birçok genç. Din bu ise ben yalnız Allah’ı tanıyorum diye İslam’ı tek etmiştir. Öfkeli dil, çıkan sözlerden adeta habersizdi. Tayyip Erdoğan Meral Akşener’e Bay Meral diye hitap ediyor. Buna bir alışkanlıkta diyebiliriz. Çünkü muhalefet liderine devamlı Bay Kemal diye hitap edildiği için öyle denilmiştir. Devlet vatandaşını korumakla mükelleftir. Daha önce cumhurbaşkanı meclisten seçilirdi. Cumhurbaşkanı seçilen kişi Partisi ile ilişiğini keserdi. Ve hiçbir zaman partisi ile ilgilenmezdi. Ortam gerildiğinde parti liderlerini toplantıya çağırır ortamın sakinleştirilmesi için parti liderlerine telkinde bulunurdu. AKP tutturdu bir başkanlık sistemi. Dünyada olmayan bir başkanlık sistemine geçildi. Bu başkanlık sistemi Türkiye ye mahsus bir başkanlık sistemi oldu. Hem cumhurbaşkanı hem parti genel başkanı olan sistem oldu. İşte şimdi bu sistemin sıkıntıları yaşanıyor. Rize de Meral Akşener’e provokatörler tarafında saldırı gerçekleştirildi. Hazırlık iki gün önceden yapılmış. Yumruklar tekmeler havada uçuştu. Olay organize edilmiş. Öldürün mesajları atıldı. Orada ortam yatışıyor. Merak Akşener esnaf gezisine başlıyor. Orada da engelleniyor. Rize’nin bir ilçesine gidiyor. Orada da ayni saldırılar devam ediyor. Gezisine devam edemiyor. Pankartlar asılmış Reise laf söyletmeyiz diye. Bu pankartların indirilmesi için emniyet güçlerine müracaat etmişler. Savcının kararı olmadan indiremeyiz deniyor. Bu olaylardan sonra cumhurbaşkanından ne beklenir. Demokrasinin olmazsa olmazından olan bir muhalefet liderine yapılan saldırından sonra geçmiş olsun demesi beklenir değil mi? Çünkü vatandaşın can güvenliğini sağlamak devletin görevidir. Pekiyi ne dendi? Gelin hanıma Rize dersini verdi. Oradan şuraya gitti. Orada da dersini verdiler. Az bile yaptılar. Daha bu bir şey değil. Daha neler olacak göreceksin denildi. Bu bütün muhalefet partilerine verilmiş bir mesajdır. İşte bu dil çok tehlikeli bir dildir. Şiddet, öfke ve tehdit içeren bir dildir. Bu dil ne Türkiye Cumhuriyeti devletine yakıştı. Ne de ülkenin her şeyinden sorumlu cumhurbaşkanına yakıştı. Bu ülke böyle dil kullanılmasına alışık bir değildir. Söylem milleti şok etmiştir. Ülkenin birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu dönemde böyle bir dilin kullanılması çok yanlış bir dildir. Bu ülkeye dışarıdan yatırımcı gelmesini beklemek hayal olur. Tatlı dil her beklentiye açıktır. Şiddet, öfke, tehdit diline beklentilere kapalıdır. Saygılarımla
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
29 – 05 – 2021 Mustafa KOÇAL
