Yaklaşık üç ay önce ortaya çıkan ve Marmara Denizine kıyısı olan her yerleşim alnını olumsuz etkileyen DENİZ SALYASININ son haftalarda yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başladığını görüyoruz. Hatırlarsak eğer Salyanın ilk denizde görülmeye başladığı günlerde toplum olarak epey endişelenmiş ve bu endişeden ötürüde Marmara’da denize girmekten ve Marmara’da tutulan balıkları yemekten korkar durumlara düşmüştük.
Sonra işin içine biran da devlet giriverdi biliyorsunuz. Bir taraftan salya ile ilgili araştırmalar yapılırken diğer taraftan da denizde oluşan ve bir çok bölgede görülen salyanın toplanması ile denizin temizlenme çalışmalarının başlatıldığını hatırlıyoruz.
Aslında geçtiğimiz yıl içinde depremler, sel ve yangınlar gibi sıkıntılı dönemlerin bir benzerini de bu yıl içinde de hem SALYA ve hem de devam eden ve ciddi bir uğraşı gerektiren Korona salgını ile uğraşıyoruz..
Türkiye olarak böylesine sıkıntılı bir dönemden geçiyorken bakıyoruz devlet olarak geçen yıl olduğu gibi bu yılda her iki konuda da hem hızlı hem de etkin görevler yapmaya çalışan bir anlayışı gözlemliyoruz.
Özellikle Çevre ve şehircilik bakanı Sayın Murat Kurum hakkında bir iki laf etmek isterim. Hatırlarsak eğer geçtiğimiz yıl içinde salgının başladığı günlerde yaşanan deprem, sel ve yangın gibi toplumumuzda ciddi yaralar açan tabii felaketlerle de karşılaştık. İşte bu zor dönmelerde devlet yönetimi olarak diğer bakan arkadaşlarıyla sorunlu yerlerde 7/24 çalışan, çözümler üreten, vatandaşlarımızın yanında ve onlara güven veren, devletine olan güvenini arttıran bir çalışkan Bakanımızdan söz ediyorum. Ve şimdi oluşan salgın döneminde de benzer çalışmalar içinde olduğunu gördük ve de gururlandık. Gemi güvertelerinde, iskelelerde hep salgınla mücadele konusunda hem bilim insanları ile hem de salya temizliğinde çalışanları ile büyük gayretler içinde olduğuna tanık olduk.
Ve son günlerde sanıyorum yapılan ciddi salya temizliği sonrası çevremizdeki sahillerde salya etkisinin kaybolmaya başladığını, denize girenlerin büyük artışlar gösterdiğine tanık oluyoruz. Ve bu güzel görüntü ile beraber bende torunumla beraber hem Tatlısu hem de Erdek sahillerinde, aynen geçmiş yıllarda olduğu gibi en küçük bir sıkıntı yaşamadan bir haftadır yüzmemizi sürdürüyoruz.
Şimdi bakıyoruz önümüzde bayram var biliyorsunuz. Ne yazık ki yaşanan salya nedeniyle büyük bir kitlenin Marmara’ya bu yıl soğuk baktığını görüyoruz. Bunu aşmak içinde Marmara’ya kıyısı olan belediyelerimizin turizm konusunda kendi çevrelerine davet anlamında çalışmalar yapmasının gerekli ve de önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin sahillerinde belirli aralıklarla deniz suyu için analizler yaptırabilirler. Bunları da vatandaşları ile paylaşabilirler diyorum.
Bu yazımı yazarken önümde uzanan masmavi denizimize bakıyorum. Özellikle küçük çocuklarımızın sevinç çığlıkları altında eğlendiklerini gördükçe insan daha bir mutluluk duyuyor bu iyi gelişmeden.. Bu arada da yüzlerce vatandaşımızın denizde kulaç atıyor olması da bir başka yaz mutluluğu olduğunu düşünüyorum.
