Rifat Serdaroğlu (SERDARCA)


EY MAHDUM

EY MAHDUM


Cumartesi günü gördüm seni, yine tek tabancasın bu aralar,
Sinirlerin tepende, gemicikler batmış gibi bağlamışsın karalar.
Herkes sana düşman olmuş, en başta da paralelci Barolar,
Cüppesini giyen sana fırça atıyor, yoksa belalarını mı ararlar!

Ulan edepsiz, ulan terbiyesiz, sen kimsin ki beni cümle âlemin önünde boydan boya fırçalıyorsun? Duvar mı sandın beni be, bi-edep mahlûk!
Hadi geçen defa hazırlıksızdık, zaten uyuyup kalmıştım o konuşurken.
Haşim’in bana fırça attığını, danışmanlarım ertesi gün söylediler, sinirlenip adamı dövmeyeyim diye!
Gerçi bu defa da ne söylendiğini anlamadım ama iyi bir şeyler söylemediğini bizim Abdullah’ın bacağımı sürekli dürtüp, “Sakin ol kardeşim, uyma sen ona” deyişinden anladım.
Anlar anlamaz da bu defa ben bastım sana fırçayı! Abdullah’a da “Düş bakayım önüme” deyip terk ettim orasını. Sen de kalakaldın orada, aynen İsrail’in Cumhurbaşkanı gibi.

Biz severiz yaratılanı, yaratandan ötürü. Abdestimizden şüphemiz yok, o koku bizden gelmiyor!
Dersimizi Şeyh Edebali’ den almışız ve ezberlemişiz. Aynen “Bizim oğlan bina okur, döner-döner yine okur” deyişinde olduğu gibi. Her kafamız bozulduğunda bunu yine okuruz.
Bir de senin için yazayım, oku da öğren, üstelik Profesör olmuşsun yahu;

Ey Mahdum;
Başadamsın! Bundan böyle uysallık bize, öfke sana. Gönül almak bize, Güceniklik sana.
Katlanmak bize, suçlamak sana. Hoş görmek bize, acizlik-yanılgı sana.
Adalet bize, geçimsizlikler- çatışmalar- uyumsuzluklar- anlaşmazlıklar sana.
Uyarmak- gayretlendirmek- şekillendirmek bize, üşengeçlik sana…

Gördün mü, okudun mu, öğrendin mi, cahil profesör?
Demek ki neymiş? Biz deli değiliz, biz atamız Şeyh Edebali’nin dediğini yapıyoruz.
Ne demek “Şeyh Edebali Hazretlerinin sözlerini çarpıtmışsınız?”
Danışmanlarım elime verdiler, ben de o yazıyı okuyorum. Diyeceğin varsa git onlarla konuş…

Bol-bol kuru üzüm yiyip, hafif çakırkeyif olan Türkiyeli kendi-kendine mırıldanıyordu;
“Ulan kabahatin büyüğü bende. Ne işim var benim, Danıştay’mış, Anayasatay’mış, Yargıtay’mış, o kadar tay’ın içinde yahu. Henüz ata bile binemiyorum ki! Hem ben hukuktan-guguktan anlamam, benim için hukuk, dediğimin şartsız-şurtsuz yapılmasıdır.
Ben milli irade değil miyim arkadaş? Eee o zaman, ben ne dersem o…
Kazasız belasız şu Çankaya işini ayarladım mı, ne kadar baro varsa hepsini kapatacağım ve alayını Hisarcıklıoğlu’ na bağlayacağım.
Ah ulan, “Ali Dibo” namlı Kara Sado olsaydı, bunlar böyle konuşabilir miydi?
Bu yaylı Bekir’i takan yok kardeşim! Değiştireyim bunu yahu.
Bir de Abdullah’ın herkesin içinde beni dürtmesi, kolumu çekiştirmesi ve sinsi-sinsi gülümsemesi bana çok koydu. Sanki ben ne yapacağımı bilmeyecek bir haldeymişim gibi…”

Yazıyı Şeyh Edebali’nin, çarpıtılmamış gerçek sözleriyle bitirelim;
Ey Oğul;
-En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.
-Ülke, idare edenin oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir.
-Kişinin gücü, günün birinde tükenir ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur.
-Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez.
-Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez…

Osman!
Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın…

Ahh ah, İstanbul Belediyesinin ağzı-dili olsa da konuşsa. Her şey ortaya dökülse,
biz de bu değirmenin suyu nereden geliyormuş öğrensek…

Sağlık ve başarı dileklerimle 11 Mayıs 2014
Rifat Serdaroğlu

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22
  • Cuma 23 ° / 11.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 15.6 ° / 7.5 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazar 21.3 ° / 6.1 ° Güneşli

Balıkesir

19.04.2024

  • İMSAK 04:47
  • GÜNEŞ 06:18
  • ÖĞLE 13:13
  • İKİNDİ 16:57
  • AKŞAM 19:57
  • YATSI 21:22