İki milyarder uzun zaman sonra karşılaştılar. Hoşbeşten sonra biri sordu:
“Evde hayat nasıl gidiyor?”
“Harika” dedi, öteki. “Bir fil aldım.”
“Manyak mısın?” dedi, öteki. “Eve fil alınır mı?”
“Alınır” dedi, öteki. “Hayatımın en iyi alışverişi oldu üstelik. Bahçenin çimlerinde çok düzgün atlıyor. Artık çim biçme ve bastırma sorunum kalmadı. Çocuklar bayılıyor file. Hep beraber sırtına biniyorlar. Hortumundan kayıyorlar. Bütün gün içerde, ekran başında oturmuyorlar artık. Fil, onları dışarıda tutuyor. Karım da file bayılıyor. Bütün ağırlıkları kaldırmada ona yardım ediyor. Onları karımın gösterdiği yere koyuyor. Sana bir şey diyeyim mi? Her evde olacak en iyi şey! Akıllı, zeki ve müşfik. Bugüne dek para verip aldığım en iyi ev hayvanı!”
Öbür milyarder sakalını kaşıdı ve sordu:
“Akıllı bir iş gibi görünüyor gerçekten. Kaç para verdin ona?”
“Bir milyon kağıt. Ama her kuruşa değer. Bu fiyata, çaldım gibi bir şey…”
“Bana 2 milyona satar mısın?”
“Satar mıyım hiç? Ailemin parçası o…”
“3 milyon!”
“Bilmem…Böyle bir dostluğa ve hizmete, faydaya fiyat biçilir mi hiç?”
“5 milyon…”
“Pes ettim ama dostluğumuzun hatırına 5 milyona okey…”
Üç hafta sonra iki milyarder yine karşılaşırlar. Fili alan bangır bangır bağırmaya başlar:
“Bana bu rezil canavarı nasıl sattın? Bahçede ezilmedik çim, yıkılmadık ağaç kalmadı. Her yer fil boku ile doldu ki, kokusu evin her odasında. Çocuklara karşı o kadar saldırgan ki, bizimkilerin ödü patlıyor. Odalarından çıkmaz oldular. Hortumuyla durmadan her tarafa davul gibi vuruyor, gürültüden uyuyamaz oldum. Karım, uykusunda kâbuslar görmeye başladı. Bana durmadan beddua ediyor. Bu fil tam bir rezillik. Hayatta satın aldığım en kötü şey!”
Öbür milyarder baktı ve arkadaşına dedi ki:
“Ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama böyle konumaya devam edersen o fili asla satamazsın!”