Eşinin kolunda yavaş yavaş yürüyerek yaklaşan adam yanımdaki boş sandalyeyi işaret ederek “biraz oturabilir miyim” dedi. Buyurun, çayımızda var, istediğiniz kadar oturup, dinlenebilirsiniz diyerek misafirimizle tanışmış olduk..
Kısa bir süre önce küçük bir ameliyat geçirdiğini, fazla yürüyünce de yorulduğunu, bu nedenle oturmak istediğini söyleyen arkadaşımın her yıl olduğu gibi bu yılda bayram münasebetiyle Erdek’e gelmiş bir iş adamı olduğunu öğreniyorum.
Araba parçaları imal eden ve bunları hem iç piyasaya hem de dışarıya ihraç eden, içinde kendisi gibi makine mühendisi ve teknik adamları olan orta ölçekli bir iş yeri sahibi arkadaşımız.
Hatırlarsak eğer o tarihlerde yani yerel yönetim seçimleri esnasında tartışılan konular arasında Adapazarı Tank Fabrikası tartışmaları da vardı. Ben de bir imalatçı hem de mühendis olan iş yeri sahibimize bu tank ile ilgili olarak, bu son derece teknik gözüken bir işi becerebilecek miyiz diye bir soru sormuştum.
Misafir arkadaşım, öncelikle bizim Türkiye olarak böylesi ağır teknoloji içeren konulara biraz geç başladığımızı ama son yıllarda gerek yatırımların artması gerekse hem teknik yapılanmaların hem de eğitimlerle beraber AR-GE gibi çok gerekli çalışmalara yer açılması sonucu makine imalatı konusunda çok hızlı yol aldığımızı söyledi. Ve devam ederek bu gün İstanbul, Bursa, Gaziantep, Konya, Denizli gibi birçok ilimizde Organize Sanayi ölçekli çok büyük işlerin yapılmakta olduğunu, maddi engellerin aşılması durumunda çok daha önemli başarılı işlere adımlar atılabileceğini söylerken kendilerinin de bu işler için hazır olduğunu söylüyordu mühendis arkadaşım.
İşte Tank fabrikası girişimlerinin de bunlardan birisi olduğunu, mevcut alt yapı katkısı ile hem makine ve hem de elektronik donanımları ile beraber üstün bir harp aracının yapılmasının yanı sıra bu yolla hem daha farklı iş alanlarının önünün açılması ve hem de Türk Mühendis ve işçisine dönük büyük bir itici güç ve güven verebileceği düşüncesini taşıyordu mühendis arkadaşım..
Bu arada konuyu ben yeni otomobil yapılmasına getirerek nasıl bir araç olabilir diyerek kendisine sormuştum. Neler olup bittiğini tam olarak bilmediğini ama ne olursa olsun Türk mühendis ve işçisine olan güveninin tam olduğunu, bizim çalışıp ortaya koyduğumuz gibi görevi üslenenlerinde en iyisini ortaya koyacaklarından hiç şüphem yok dediğini söylerken “ GÖRECEKSİNİZ EN İYİSİNİ YAPACAĞIZ” sözleriyle de konuyu ne kadar sahiplendiğini söylemek isterim.
Ve o konuşmalarımızdan ardından aradan geçen yaklaşık 9 ay sonra yetkililerce ortaya konulan prototip elektrikli otomobile baktığımda sayın Mühendis arkadaşımın teknik olarak konuyla ne kadar ilgilendiğini şimdi çok daha iyi anlıyorum.
Bu vesile ile her zaman rahmet ve minnetle andığımız Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün, Türk Milleti zekidir, Türk Milleti çalışkandır sözleriyle bu günlere ışık tuttuğunu şimdi çok daha iyi anlamamız gerektiğini düşünüyorum.
