19 Haziran 2010 senesinde başlayan balyoz davası 5 sene sonra beraatla sonuçlandı. Taraf gazetesi muhabir Baransu'ya birilerinin valizle getirdiği evraklar. Baransu tarafından savcıya teslim edilmesi ile başlayan balyoz davası. 0rduyu çok yıpratmıştır. Türkiye cumhuriyetinin 26. Genelkurmay başkanı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlandı. Keza kuvvet komutanları darbeye teşebbüsle suçlanarak yargılandılar. Özel yetkili mahkemeler tarafından 236 ordu mensubu çeşitli cezalara çarptırıldı. Anayasa mahkemesi hak ihlali olduğuna karar verdi. Yargılama yeniden başladı. 17 Aralık da yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra. İktidar ile cemaatin arası açıldı.
Balyoz davası başladığında dönemin başbakanı ben bu davaların savcısıyım diyerek. Sanki ordu personelini suçlar durumunda idi. İktidar kanadından çeşitli suçlamalar geliyordu. Bülent Arınç iyi ki bu generaller ile harbe girmemişiz diyerek. Generalleri aşağılıyordu. Bir yerlerde mermiler bulunuyor. Toprağa gömülü cephane çıkarılıyordu. İktidar kanadı ellerinde ki mermilerden kurtulmak için. Sokaklar atıyorlar diye ordu personelleri işaret ediyorlardı. Bunlar çok basit suçlamalardı. Elindeki mermileri elden çıkarmak isteyen kişi o mermileri neden sokağa atsın. Götürür bir dereye veya bir göle atar. Sokağa birileri tarafından atılıyordu ki. Ordu personeline suç ihdas edilsin. Hâlbuki iktidar gazeteye bavulla belgeleri kimin getirdiğini araştırması gerekirdi. Resmi üniformalı bir generalin getirdiği iddia edildi. Bu general kimdi diye araştıran dahi olmadı. İktidarın bu olay işine geliyordu. Amaç orduyu vesayet altına almaktı. Çeşitli imzasız, isimsiz ihbar mektupları yağmur gibi yağıyordu. Hiç kimsede bu ihbar mektuplarını kimler gönderiyor, Diye. Araştırma dahi yapılmıyordu. Sanıkların lehine kara veren hâkim. Hemen görevinden alınıyor. Başkan görevlere veriliyordu. Devletin en gizli evraklarının bulunduğu kozmik odalara dahi girildi.
Davalar iktidarın istediği şekilde sonuçlanmıştı. Davalar devam ederken mahkemeleri savunan iktidar. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra, orduya cemaat tarafından kumpas kurulduğu iktidar kanadı tarafından açıklandı. Yalçın Akdoğan orduya kumpasın cemaat tarafında kurulduğunu açıkladı. Bu bir yerde günah çıkarmak idi. cemaati kötülemek kendilerini haklı çıkarmak için bu açıklama yapıldı. Bu açıklamadan sonra dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan bütün bu davalarda intikam hissi ile hareket ettiler. Paralel yapı görevini icra etti dedi. Kumpası iktidar açıkladı. Demek ki bu davanın başladığından beri bu kumpası biliyorlarmış. Başka bir yerden açıklama yapılmıyor da iktidar kanadından yapılıyor.
Anayasa mahkemesinin hak ihlali var yönünde verdiği karardan sonra Anadolu 4. Ceza mahkemesinde devam eden mahkemede 1 Nisan günü 236 sanığa beraat kararı çıktı. Sahte CD'leri üretenler hakkında suç duyurusunda bulunuldu. 5 sene bu ailelerin çektiği acılar unutulup pardon mu denilecek? Bu sahte CD'leri üretenler buluna bilinecek mi? En basitinde taraf gazetesine valizle evrakları getirip teslim eden kişi bulunacak mı? Resmi üniforma ile bir generalin getirdiği iddia edilmişti. Bu kişi bulunacak mı? Bu kişi ordunun düşmanı olan ve arkadaşlarının hapiste yatmasından zevk alan biri olmalıdır. Bulunsun ki senelerce acı çekenler düşmanının kim olduğunu bilsinler. Onun cezalanmasını görsünler.
Bu subaylardan terfi edip general olma hayalleri olanların bu hayalleri ne olacak? Mutlaka her ailenin kendisine göre hayalleri vardır. Çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak gibi. Bunların bu hayalleri de suya düştü. Maaşları kesildi sağdan soldan yardım aldılar. Gururlar, onurları kırıldı. Bu kırılan onurlarını tamir etmek mümkün müdür? Çocuğuna babasının hapiste olduğunu söyleyemeyen ve dış göreve gittiği söylenen bu çocuğun içersindeki o acı duyguları kim tamir edebilecek?
Hayatlarını kaybedenleri geri getirmek mümkün mü? Bazı sanıklar için hak yerini buldu denilebilinir. Fakat ateş düştüğü yeri yakıyor. Hayatlarını kaybedenlerin günahını kim çekecek. Kuddusi Okkır Silivri ceza evinde hayatını kaybetti. Onun için Ergenekon'un kasası dendiler. Cenazesini parası olmadığı için belediye tarafından kaldırıldı. Albay Murat Özen alp, Albay Berk Erden, Albay Tarık Akça, Albay Abdülkerim Kırca Albay Mehmet Haşimoğlu, Yarbay Ali Tatar. MİT'çi subay Kâşif Kozinoğlu. Bunlar hayatların kaybettiler. Kahırlarında öldüler bunların vebalini kim çekecek. Zamanın da iktidar cemaatin kurduğu kumpasa müsaade etmeseydi. Bu ordu personeli ve aileleri bu acıları çekmezlerdi. Saygılarımla.
03- 04- 2015 Mustafa KOÇAL