Son dönemlerde sokak hayvanlarına yönelik şiddet ve öldürme olaylarında yaşanan artış, ?Hayvanları Koruma Kanunu´ndaki eksikleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Hayvan hakları savunucularının, sokak hayvanlarının ağzından hazırladıkları şu afiş ne kadar çarpıcı:
?Sevme ama zarar da verme. Su verme ama kabımı da devirme. Doyurma ama lokmamı da önümden alma. DOKUNMA! İzin ver, hayatta kalayım!?
SİRKLERE GİTMEYİN!
Hayvanların kullanıldığı hiçbir gösteriye gitmiyorum. Özellikle de sirklere! Çünkü o sirklerde gösteriye hazırlanan hayvanların eğitilirken uğradığı eziyetleri biliyorum. O hayvanların çektiği eziyetleri bilerek, hâlâ o sirklere gitmeye vicdanınız elveriyorsa gidin ve gülerek(!) seyredin.
Bazı belediyeler, hâlâ ??deve güreşi? ismi altında vahşet organizasyonları düzenliyor. Develerin bile utandığı bu ortamda onlar utanç duymuyorlar.
Hâlâ ?spor? ismi altında avcılıktan söz ediliyor, bu ülkede. Av, spor değil, bir cinayettir! Kaçma şansı çok zayıf olan her hayvana bas kurşunu, ismi de spor olsun. Ne yazık ki bu utanca, Orman İşletme Müdürlükleri de açtıkları av ihaleleriyle destek veriyorlar.
İstatistikler, şu gerçeği ortaya koyuyor:
Eğer iyi bakılırsa, bir sokak hayvanının ortalama yaşam süresi 10 yılı bulabiliyor. Kötü ortam ve koşullarda ise sadece 2 yıl yaşayabiliyorlar.
Sokak hayvanlarının yaşamlarını kolaylaştırmak bir insanlık görevidir. Hayvanları sevmeyen, insanları sevemez.
Goethe, şöyle diyor:
?Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa, orada yaşayın. Çünkü komşularınız güzel insanlardır.?
Ah, yıllarda TBMM´de bekleyen şu ?Sokak Hayvanlarını Koruma Yasası? da bir an önce çıksa!