Geçtiğimiz yıl dünyamızı saran Kovit 19 salgınının yanı sıra ülkemizde yaşanan sel, deprem ve yangın gibi tabii afetler nedeniyle yaşanan büyük sıkıntılarla moral ve motivasyon yönünden büyük kayıplar yaşayan bir toplum olarak yavaş yavaş aşıların da devreye girmesi nedeniyle kendisini toparlayarak tatil moduna geçtiğini görüyoruz.
Bayram nedeniyle uzayan tatil günlerinin etkisiyle eş, dost ve yakın akrabalarla yaşanan zorunlu ayrılıklar nedeniyle gelişen özlem duygularının tesiriyle aile yakınlarımızla birlikte olma isteğinin yanı sıra deniz kenarları ve turistik mekanlara doğru bir koşuşturmanın içine düşüverdik..
Aslında tüm bu olumsuzluklara ilaveten ülke olarak yaşanan siyasi tartışmaları da işin içine katarsak eğer geldiğimiz serbestlik ortamı ile toplumun içine düştüğü sıkıntılı dönemlerin ne kadar ciddi boyutlarda olabileceğini düşünebiliriz.
Ve baktığımızda yurdumuzun hemen hemen her tarafında bir hareketlenmenin yaşandığını görüyoruz. Kentler boşalırken deniz kenarları ve turistik mekânların sayıca çok fazla olmalarına rağmen gelen misafirlere hizmet vermeye çalıştıklarını görüyoruz. Bu arada gidiş ve dönüş yollarında trafiğin ne kadar ağır olduğunu, yeni yollar ve otobanlar yapılmadığı taktirde 5-10 yıl sonra daha da kalabalıklaşan yollarda toplum olarak çok fazla yorulacağımızı düşünüyorum. Bu arada sayın bakanın açıkladığına göre bayram tatili boyunca kara, deniz, hava ve demir yollarımızda 12 milyonu aşkın bilet satıldığını öğreniyoruz. Bu rakamlara bir de kendi özel araçlarıyla seyahat eden milyonları kattığımızda ülke olarak önemli bir bölümümüzün bayram ve tatil amaçlı yollara çıktığımızı görüyoruz..
Aslında moral ve motivasyonu bozmak adına ülke batıyor, bitiyor dayatmalarına belki de en güzel cevabı ben yine bu büyük milletin tatil boyunca verdiğini düşünüyorum. Baksanıza milyonlarca aracımızla yollara düştük. Büyük kentler boşalırken deniz kenarlarındaki küçük ilçe ve gezi yerlerindeki inanılmaz kalabalıklara şahitlik ettik. Örneğin ben memleketim olan Eskişehir’e gitmiştim. Uzun yıllar bu güzel kentimi bu kadar tenha görmemiştim. İçime sindire sindire yaşadığım yerleri, çocukluğumu geçirdiğim sokakları gezdim, inanılmaz mutlu olarak Erdek’e döndüğümü söylemek isterim.
Unutmayalım ki bir toplum moral ve motivasyonla sıkıntılarını daha kolay aşar ve yarınlarına daha umutlu bakar. Mesele birlikte olmak ve birlikte yaşamaktan keyif almak meselesidir. Son iki yılımıza baktığımızda deprem, yangınlar, terör faaliyetleri, sel olayları gibi gerçekten çok zor sorunlardan geçtik, geçmeye de hala devam ediyoruz. Elbette tüm bunları kuru dileklerle aşmanın mümkün atı da yok ancak yaşanan tüm olumsuzluklarda devletimizin yanımızda ve ayakta oluşu hepimize büyük bir moral ve motivasyon verdiğini de görmemiz gerekiyor.
Yeri geldiği için söylüyorum, Almanya yaşadığı o büyük sel felaketi sonrası yaralarını daha henüz saramadığını görüyoruz. Birçok yere hala su ve elektrik verilememiş durumda olduğunu basından öğreniyoruz. Bizde ise neredeyse birkaç gün içinde bir toparlanma oluyor. Sıcak yemekler veriliyor. Yollar yapılıyor: Maddi katkılar sağlanıyor. Aslında bu soru ve cevapları sıkıntıları yaşayanlara sormak gerekiyor ama izlediğimiz kadarı ile devlet her yönüyle görevinin başında ve halkının hizmetinde çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.
Bu arada salgın olarak tekrar bir yükselme durumuyla karşı karşıyayız. Geçirdiğimiz bu bayram nedeniyle umarım rakamlar bizleri üzmez, sıkıntılı bir dönemi tekrar yaşamayız ümidimi korumak dileğindeyim.
