İrfan AYDINOĞLU -SİSMİK KALEM


İSTANBUL DEPREM RAPORU` NUN ELEŞTİRİSİ

İSTANBUL DEPREM RAPORU` NUN ELEŞTİRİSİ


Prof. Dr. Semih Ergintav, Doç. Dr.Ziyadin Çakır ve Doç. Dr.Uğur Doğan, İTÜ Vakfı Dergisi` nde yayımlanan " Marmara Bölgesi’ nde Deprem Tehlikesi Açısından En Sıcak Nokta İstanbul " adlı makalelerinde : " Marmara Denizi` nin içinden geçen ve bugüne kadar birçok çalışmada deprem tehlikesinin yüksek olduğu öngörülen FAY SİSTEMLERİ ÜZERİNDEKİ GERİLME BİRİKİMLERİ İLK KEZ DOĞRUDAN ÖLÇÜLMÜŞTÜR. Elde edilen neticeleri, saygın jeofizik dergilerinden biri olan Geophysical Research Letters dergisinin 2014 yılında geniş bir araştırmacı katkısıyla yayınlanmıştır " diyorlar.

Günümüz teknolojisi ile bir fay hattı üzerinde biriken stresi fiziksel olarak doğrudan ölçmek mümkündür.

Ancak bu iş teknolojik olarak mümkün olmakla birlikte çok zor ve çok pahalı bir iştir. Fay hattının tam üzerinde 3-4 km. derinliğinde bir kuyu ( bore-hole ) kazıp kuyunun içine strain-gauge ( gerilim-ölçer ) yerleştirmeyi gerekir.

Amerikan USGS kurumu SAFOD projesi kapsamında San Andreas Fay hattını 3 km. den daha fazla delip direkt stres ölçümleri yapmaktadır.

Bizde ise GONAF projesi kapsamında Prens Adaları` na 300 metre derinliğinde bir kuyu açılmış olup kuyu içine hassas sismometreler yerleştirilmiştir.

Bilindiği gibi "sismometre" meydana gelen bir depremin titreşim dalgalarını ölçer ve kaydeder. "Strain-Gauge" gibi direkt olarak gerilim ölçemez. Ayrıca sismometreyi 300 metre derine gömmenin de pek fazla bir faydası yoktur. Ölçüm yer kabuğu üzerinde ( zeminde ) yapıldığında yine aynı sonucu vererecektir. Ancak yeryüzünde yapılan ölçümlerde harici etki olasılığı daha fazla olup ölçüm hataları meydana gelebilir.

Makale yazarları "doğrudan ölçüm yapılmıştır" derken stres ölçümü değil uydudan alınan GPS ölçümlerine dayalı jeodezik hesaplamalarını kastediyorlar. Ancak bu durumda doğrudan ölçüm değil belirli zaman aralıkları arasında yapılan karşılaştırmalı hesaplamalar söz konusu olur ve GPS ölçümlerinin hangi zaman aralığında yapıldığı konusu önem kazanır.

Sonuç olarak : fay hattı üzerinde birken stres makalede yazıldığı gibi doğrudan ölçülmemiştir, dolayısı ile Kuzey Anadolu Fayı` nin Marmara Deniz` i içinde kalan kısmındaki segmentler üzerindeki kayma hızları hatalı olarak hesaba katılmakta ve İstanbul Depremi gibi 17 milyon kişiyi doğrudan ilgilendiren bir konuda olası depremin büyüklüğü ( magnitüd ) yanlış hesaplanmaktadır.

Bu durumda başlangıçta kayma hızları yanlış kabul edildiği için, fay hattı üzerinde birikmiş olan toplam stres de yanlış hesaplanmakta ve 2 metre civarında çıktığı açıklanmaktadır.

Kırılacak fayın uzunluğu-magnitüd ilişkisine göre 2 metrelik atım 7 magnitüdlü bir depreme sebep olmaktadır.

Oysa gerçekte fay hattında biriken toplam atımın: 2015-1766= 249 yıl

249 yıl x 2,5 cm = 6,225 metre olduğu hesaplanır.

6,225 metrelik bir atımın neden olacağı depremin magnitüdü ise aynı yöntemle en az 7,6 Richter olarak karşımıza çıkar.

Bu makalede kafa karıştıran bir diğer husus da, Kuzey Anadolu Fayı` nın Marmara` dan geçen kısmının segmentlere ayrılma şeklidir.

Doç. Dr. Ziyaettin Çakır, “ tehlikeli segment Tekirdağ’ dan, Şarköy açıklarından başlayıp, Marmara ortasına kdar uzanan segmenttir " diyor. Oysa pratikte Şarköy Açıkları` ndan başlayıp, Marmara ortasına kadar uzanan bir segment yoktur. Belirtilen kısım Ganos Fayı ve Orta Marmara Fay hatları üzerindeki iki ayrı segmentte yer almaktadır.

Aslında hangi segment üzerinde ne kadar stres biriktiği de pek o kadar önemli değildir. Çünkü Ganos Segmenti, Orta Marmara Segmenti ve Adalar Segmenti` nden oluşan fay hattı deprem anında ayrı ayrı fay hatları olarak değil sistem olarak bütünsel davranacak ve en az iki segment birlikte kırılacaktır.

Makalede : "Adalar’ ın batısından Tekirdağ’ a kadar uzanan ve depremlerin civar kollara göre çok az olduğu kısım da bir başka sıcak bölgeyi oluşturmaktadır. Gözlenen sismik boşluk nedeni ile deprem tehlikesi en yüksek olarak tanımlanan bu bölgede ise, sürpriz bir şekilde anlamlı bir deformasyon birikiminin olmadığı ortaya çıkartılmıştır. Tarihsel deprem kayıtları yaklaşık 1000 yıl önceye kadar bu bölge için bir depreme atıf yapmamaktadır. Tabii ki, 1000 yılda bu birikim hızı ile 2 m’ ye yakın atım oluşturabilecek bir deprem meydana gelebilir. Bununla birlikte, jeolojik ve sismolojik çalışmaların desteklemesi ile bu kısımda baskın olan davranışın krip hareketi olduğu ve bu bölgenin Marmara’ da, en az deprem tehlikesi içeren bölge olduğu görülmektedir." denilmektedir.

Tarihsel deprem kayıtları yaklaşık 1000 yıl önceye kadar bu bölge için bir depreme atıf yapmamaktadır söylemi 1509 ve 1766 depremlerinin tümden yok sayılması anlamına gelir ki makalenin en önemli hatası olarak karşımıza çıkıyor. Oysa 1509 ve 1766 depremleri yerli yabancı bütün ciddi deprem kataloglarında yer almaktadır.

Kuzey Anadolu Fayı’ nın orta-batı bölümü, Ankara’ nın 100 km kuzeybatısında, İstanbul’ un 350 km doğusunda yer alan İsmetpaşa kasabasının doğusunda, 1944 yılında meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki Gerede Depremi` nden sonra İsmetpaşa segmentinde 1957-1969 yılları arasında 2 cm/yıl, 1969-78 yılları arasında 1,1 cm/yıl büyüklüğünde creep ( depremsiz kayma ya da yavaş sürüklenim) hareketi olduğu tespit edilmiştir. Ancak burada göz önünde bulundurulması gereken önemli husus Kuzey Anadolu Fayı’ nın orta kısmının dar bir alandan tek bir fay hattı şeklinde geçiyor olmasıdır. Halbuki Kuzey Anadolu Fayı Marmara Bölgesi` nden 3 ana kola ayrılmış bir şekilde çok geniş bir alandan geçmektedir. Dolayısı ile fay hattının bu kesimde krip yapması gibi bir şey söz konusu olamaz. Önemli bir husus da İsmetpaşa` da tespit edilen depremsiz yavaş sürüklenimin 1944 yılında meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki Gerede Depremi` nden sonra fay hattının depreme yenik düşüp kırılmış olan kısmında meydana gelmiş olmasıdır. Yani olay bir deprem sonrası kayma düzeltmesi, fay hattının yeni duruma kendini uyarlamasıdır. Üzerinde uzun bir süre büyük deprem meydana gelmemiş fay hatlarının depremsiz yavaş sürüklenim yapması üzerinde uzlaşılmamış tartışmalı bir konudur.

Orta Marmara Fayı` nın krip ( creep ) yani depremsiz yavaş sürüklenim yapması Marmara fayı` nın geometrik şekline ve mekanik kurallarına göre de imkansız bir olaydır. Çünkü Ganos Segmenti + Orta Marmara Segmenti + Adalar Segmenti` nden oluşan fay hattı geometrik olarak tabanının uzunluğu tepe uzunluğundan büyük olan bir yamuk şeklindedir. Eğer tepe kısmı ( Orta Marmara Segmenti ) depremsiz olarak kayıp depremsiz yavaş sürüklenim yapabilseydi, fay hatlarının oluşturduğu geometrik şekil uzun yıllar sonra paralelkenar şekline dönüşmesi gerekirdi. Bu durumda Adalar Segmenti ile Ganos Segmenti birbirlerine paralel konuma gelmeliydi.

Ayrıca eğer Orta Marmara Fayı yazılıp çizildiği gibi krip yapıyor olsaydı Orta Marmara Fayı üzerindeki bölgede bir tek mikro-depremin bile meydana gelmemesi gerekirdi. Halbuki belirtilen kısımda depremlerin meydana geldiğini, BÜ Kandilli Rasathanesi` nin web sitesinde yayınladığı dış merkez dağılım haritasından görmekteyiz.

  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,60% 0,27
  • EURO

    34,77% 0,34
  • GRAM ALTIN

    2410,39% -0,91
  • Ç. ALTIN

    3997,01% -1,87
  • Salı 28.5 ° / 14.1 ° false
  • Çarşamba 26.4 ° / 14.4 ° Güneşli
  • Perşembe 21.3 ° / 10.9 ° Güneşli

Balıkesir

23.04.2024

  • İMSAK 04:40
  • GÜNEŞ 06:13
  • ÖĞLE 13:12
  • İKİNDİ 16:58
  • AKŞAM 20:01
  • YATSI 21:27