Hedef (GÜNDEM)


KORKUNUN AYAK İZLERİ

KORKUNUN AYAK İZLERİ


Gezi olayları başladığında AKP’de
müthiş bir panik ve telaş oluştu.
Demokrasiye biraz da olsa inanan, toplumsal
olayları her şeye rağmen biraz
okumayı beceren bazı AKP’liler “eyvah”
dediler.
Çünkü toplumun öfkesinin kabardığının
görülmesiyle birlikte iktidarların fazla
uzun ömürlü olamayacağını geçmişteki
deneyimlerden bir parça öğrenmişlerdi.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı “akil
adam” sıfatıyla devreye girdi ve “Her şey
sandıktan ibaret değildir” dedi.
Başbakan yurtdışında olduğu için yerine
bakan Bülent Arınç, alttan almayı tercih
ederek “Aşırı bazı önlemler nedeniyle”
özür bile diledi.
Başbakan’ın Tunus gezisine katılanlardan
aldığımız izlenime göre, Gezi olayları
Başbakan ve yakın çevresinde de aslında
bir telaş ve endişe yarattı.
Ancak Başbakan’ın bazı “şahin” danışmanları
“Darbe olma ihtimali sıfır,
halkın taşkınlığı da bir sonuç vermez, bizi
görevden alacak bir makam da yok, o halde
en iyi savunma saldırıdır” telkininde bulundular.
Ruhen de buna uygun olan Erdoğan dönüşünde
bir kalabalık bir karşılama töreni
yapılıp yapılamayacağının zeminini
yokladı.
İlk anda “bunun zor olduğu” tahmin
edildi, ancak İstanbul İl Başkanı’nın Belediye
Başkanı ile yaptığı organizasyonla 20
bin kişinin Atatürk Havalimanına getirilebileceği
anlaşılınca düğmeye basıldı.
Başbakan Tunus dönüşünde kalabalık
bir grup AKP’li tarafından karşılandı.
Önceden talimatlandırılmış medya organları
Başbakan’ın dönüşünü canlı olarak
yayınladı.
Başbakan ayağının tozuyla halka konuştu
hiçbir ülkede görülmemiş biçimde
“halka karşı halkı koyma” politikasını uygulamaya
koydu.
Çatışma çıkması riski dışında kendisi
için hiçbir risk taşımadığına inandığı “halka
karşı halk” politikası ile kendine bağlı
oyları kemikleştirmeye çalışan Erdoğan
kendisini Cumhurbaşkanı seçecek bir kitlenin
arkasında durduğuna kanaat getirdi.
Bu elbette büyük bir yanılsama. Akıldanelerinin
“Gezi olayları işimize geldi,
halkın desteği daha da arttı” söylemleri Erdoğan’ın
“sertleşmenin” daha avantajlı olduğu
görüşüne gelmesine neden oldu.
Böylece Başbakan Tunus dönüşünden
itibaren gerginlik politikasını artırdı,
hemen her gün Gezi olaylarına göndermelerde
bulunarak “güç gösterisi” yapmayı
sürdürdü.
Bir ara o kadar ileri gitti ki, bir ay kadar
önce zaten bitmiş olmasına rağmen
“tencere tava çalınması” olayına da girdi
ve “Komşunuzu ihbar edin, her şeyi devletten
beklemeyin, bize söyleyin ki cezalarını
verelim” diyerek akılalmaz bir kin
ve nefret söylemine başvurdu.
Ancak her şeye rağmen Başbakan da yanındaki
akıldaneleri de gelişmelerin hiç de
öyle olmadığını biliyorlar.
İktidar ne kadar “daha da güçleniyoruz,
oy oranımız artıyor” dese de kamuoyunda
durum tam tersi.
AKP hergün biraz daha eriyor, bunun
da ötesinde güç ve itibar da yitiriyor.
Kamuoyuna “sahte anketler” açıklıyorlar
ama asıl rakamlar ellerinde. Gerçeği,
acı gerçeği onlar da okuyor ve biliyor.
Ancak şurası da gerçek ki, hükümete
karşı protestolara sert tavırla karşı koymak,
ortamı gerginleştirmek, toplumu birbirine
düşman etmek politikalarının AKP tabanında
bir karşılığı var.
Oylar düşmesine rağmen biat etmiş ve
radikalleşmiş güçlü bir kesimin elde tutulduğu
da görülüyor.
İşte Başbakan şimdi bu kemikleşmiş kesimin
üzerinden siyaset yaparak “dik durmaya”
çalışıyor.
Bu açıdan bakınca, Silivri’deki Ergenekon
davasının karar aşamasına gelindiğinde
toplumda oluşan tepki iktidar adına
avantaja çevrilecek bir çıkış kapısı olarak
görülüyor.
Son duruşmanın halka olduğu gibi, sanık
yakınlarına bile kapatılması, Silivri’ye
akın edecek kitlelere verilen “gelmeyin yoksa
hakkınızda hayırlı olmayacak” gözdağları
bu oyunun bir parçası.
İktidar Silivri’de yaratacağı provokasyon
ile çıkacak olaylardan hatırı sayılır bir
nema çıkaramayabilir.
Bu nedenle provokasyonu başta İstanbul
olmak üzere kentlerin içinde yapmayı
hesaplıyor.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinden Silivri’ye
gelmek üzere yola çıkacaklar daha
kaynağında engelleniyor. Yollar kesiliyor,
barikatlar kuruluyor.
Halkla karşı karşıya getirilen güvenlik
güçlerinin (polis-jandarma) güya yetki
kullanma adı altında müdahale etmeleri,
buna karşı direncin de çatışma görünümünde
sunulması hiç de zor değil.
İktidar böylelikle Silivri’de dağın başında
yapacağı müdahaleyi herkesin gözün
önüne, kent içlerine taşıyarak “Niyeti görüyorsunuz,
bunların amacı masum protestolar
değil, darbeye zemin hazırlayacak
eylemler yapmak” deme şansı bulacaktır.
Bu oyun, yandaş yalaka medya ve gözü
dönmüş sözde aydınların tv ekranlarından
kusarcasına yaptıkları haykırışlarla
AKP’nin biat etmiş, radikalleşmiş kitlesinde
kısa süreli etki yapacaktır.
Ama şurası unutulmasın ki, iktidarın
“korku” içinde sinsi planlar yapması, halkı
birbirine düşman etme çabası, ne pahasına
olursa olsun iktidarda kalma hesapları
artık bozulmuştur.
Türkiye’nin ezici bir çoğunluğu, bu iktidarın
Türkiye’yi bir kin ve nefret ortamına
götürdüğünü, ülkenin uçurumun kenarında
olduğu gerçeğini bilmektedir.
Bu nedenle, iktidarın bu operasyonları
mezarlık yakınından geçerken ıslık
çalmaktan öte değildir.
Ne yaparlarsa yapsınlar, bu iş artık bitmiştir.
Sadece futbol deyimiyle inkıtalar.

Can Ataklı

  • BIST 100

    9524,59%-0,06
  • DOLAR

    32,54% 0,29
  • EURO

    34,72% 0,12
  • GRAM ALTIN

    2492,20% 0,33
  • Ç. ALTIN

    4168,04% 0,00
  • Cuma 23 ° / 11.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 15.6 ° / 7.5 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazar 21.3 ° / 6.1 ° Güneşli

Balıkesir

19.04.2024

  • İMSAK 04:47
  • GÜNEŞ 06:18
  • ÖĞLE 13:13
  • İKİNDİ 16:57
  • AKŞAM 19:57
  • YATSI 21:22