Sevgili dostlar; şimdiye kadar sizinle paylaştığım yazılar, genellikle duygusal yazılardı. Birazda gülelim istedim.
Öykü, yâda hikaye gerçeğe yakın olan yazılardır. Karahacılı Köyüne yakın bir köyde geçen bir öykü. 1968 yıllarıydı. Köyde insanları eğlendirecek iletişim araçları bulunmuyordu. Bu nedenle gençler kendi eğlencelerini kendileri hazırlayıp, kendileri eğleniyorlardı. Hasat zamanıydı. Tüm köylüler yaşadığı yılın bereketini almak için harmana getirdikleri ekinlerini döven yardımıyla sürüp, buğday ile samanı birbirinden ayırıyorlardı. Bir yılın emeği olduğu içinde, umutlarının sönmemesi için, herhangi biri tarafından çalınmaması için de buğdayın yâda çeçin yanında yatıyorlardı.
Günlerden bir gün, aynı köyden dört kafadar genç, gece yapacakları bir iş olmayınca, macera olsun diye bostan yolmaya karar verirler. Fakat gözlerine kestirdikleri bostan tarlasına gitmek için harman yerinden geçilmeleri gerekmektedirler. Harman yerinde ise bostan tarlasının sahibi Veli Amca buğdayını beklemektedir. Çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Veli amcayı uyandırmadan dikkatlice geçmeliler ki istedikleri kadar bostan yiyebilsinler. Veli amcanın biraz uykuyu sevdiğini bilen gençlerden Duran abinin aklına bir muziplik geliyor. Duran abi avazı çıktığı kadar. Hırsız var, bostanını yoluyorlar diye bağırıyor. Fakat Veli Amcanın uykusu ağırdır ve kılı kıpırdamamaktadır. Bu durumu gören Duran Abi hemen planını gerçekleştirmek için üç arkadaşıyla birlikte dövenin üstünde yatan Veli Amca´nın yanına varıp, tabut götürür gibi Veli Amcayı omuzlarına alıp köye doğru götürürler.
Veli amcanın uykusu ağırdır. Birazda gündüzün yorgunluğu ile birleşince gençlerin tam istediği oluyor. Harmanda başkaları da yatmakta, buğdayını beklemektedir. Gençler gecenin sessizliğinde kimseler görmeden harmandan geçip köye gelirler. Veli amca olaylardan bihaber horlayarak uyumaya devam etmektedir. Bir taraftan da gençler şakanın sonucunu düşünüp gülmekten kendilerinden geçmektedirler.
Aynı köyden Ahmet Amca da kışlık çorbalık olarak yapılan tarhanayı damın üstüne dökmüşler, kediler yemesin diye eşiyle tarhana beklemektedir. Evet tarhana bekleyen Ahmet amca ile hanımı da o gece geç vakit olduğu için çoktan uyumuşlardır. Gençlerin planları istedikleri gibi gitmekte, getirdikleri salacağı kaldırıp Ahmet amcanın hanımın olduğu tarafa bırakıp, sonucunu görmek içinde büyük bir taşın arkasına geçip seyretmeye başlarlar. Bir saate kadar bekledikten sonra damın üstünde hanımıyla yatan Ahmet Amca uyanıyor, çok sıkıştığından küçük abdestini yapmak üzere hanımının yanında yatan Veli amcayı görmeden damdan iniyor, idrarını yapıyor. Rahatladıktan sonra Ahmet amca tekrar uyumak için dama çıkıp eşinin yanına gider. Ahmet amca gözlerine inanamaz. Şaşırıyor, gözlerini ufalıyor acaba uyanık mıyım yoksa uyuyor muyum diye. Fakat gördüğü manzara doğrudur. Eşinin yanında yabancı bir adam yatmaktadır. Hanımının yanında yatan adamın yanına geliyor, şaka mı gerçek mi diye son kez gözlerini ufaladıktan sonra , gerçek olduğunu anlıyor, var gücüyle ağır uykuda olan Veli amcanın suratına bir iki yumruk patlatıyor. Veli amca uyanmıştır, kan revan içinde ? komşular hırsız var ekinimi çalıyorlar? diye damdan aşağı doğru hem kaçıyor, hemde bağırıyordu.
Gençler ise yaptıkları eşek şakasını bilmeden gülmekten yıkılıyorlar. Bunu gören Ahmet amca da bir dövene bakıyor, birde gençlere yanında bulundurduğu meses (uzun sopa) ile gençlerin peşine düşüyor? 31.08.2018 Ömer KILIÇ
