Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Engin Yıldırım ?Maalesef Türk yargı sistemine güven son derece düşük. Bu çok ciddi bir sorundur? dedi. Pekiyi bu yargı sistemine eskiden güven vardı. Bu güven kendiliğinden düşmedi. Yargıya güvenin neden düştüğünü inceleyelim. Bu güvensizlik kendiliğinden durduğu yerde gelmedi. Yargıya güvenin düşmesinde iktidarın payı çok büyüktür. Geçmiş yıllara doğru bir gidelim.
Almanya da deniz feneri diye bir yolsuzluk olayı ortaya çıktı. Bu yolsuzluğun failleri yargılandı. Bu olay Türkiye´ye de uzandı. Fakat burada bir telaş başladı. Buradan bazı kişilerin ifadelerine başvurmak istediler. İmkân verilmedi. Almanya da yargılananlar cezaya çaptırıldı. Türkiye ye buradaki kişilerin isimleri bildirildi. Bazı kişiler yargılandı fakat tam bir netice alınmadı. Bunu da muhalefetin baskısından dolayı yaptılar.
Çünkü muhalefet Almanya´dan bazı belgeler getirdi. İki savcı bu kişiler için iddianame hazırladı. Bu savcılar görevlerinden alındı. Görevleri ile hiç alakası olmaya yerlere atandılar. Adaletin önü kesildi. Balıkesir SEKA ve Seydişehir alüminyum tesisleri özelleştirildi. Anayasa mahkemesi kamu menfaati gözetilmemiştir diye iki tesisinde geri iade edilmesine karar verdi. İktidar kararı uygulamadı. Sonra bir kanun çıkarıldı. Satışın üzerinde şu kadar zaman geçen satışlar iade edilmez dediler.
Sonra bir Ergenekon davası çıktı ortaya. Bu Ergenekon orduyu yıpratmak için açılmıştır. Bir FETÖ´cü savcı tarafından. Generaller subaylar tutuklanmaya başlandı. Bu davalar için dönemin başbakanı ben bu davanın savcısıyım diyerek. Mahkemeye müdahil oldu. Tutuklananların lehine karar veren hakimler hemen görevden alındı. Bu dava için iktidar mensupları iyi ki bu generaller ile harbe girmemişiz diyenler oldu. Ülke bağırsakların temizliyor diyenler oldu. İmzasız isimsiz ihbarlar delil kabul edildi. Tutukluların getirdikleri şahitler dinlenmedi.
Sahte deliller ön plana çıktı. Devletin en gizli belgelerinin olduğu kozmik odaya girilmesine iktidar izin verdi. Bunları yargı istedi iktidar izin verdi. Çünkü bu Ergenekon davası FETÖ örgütünün bir savcısı tarafında açılmıştı. Bu savcıya iktidar zırhlı araç tahsis ettiği gibi korumada tahsis etti. Bu mahkeme ile hem ordu hem de mahkemeler yıpratıldı. Yargı iktidarın tutumundan dolayı kendi kabuğuna çekildi. FETÖ mensubu olanların borusu öttü. Ordu kendi içindeki Karuzatları (pislik) temizliyor denildi. Camileri bombalayacaklardı denildi.
Kendi uçağımızı düşüreceklerdi dendi. Hakimlerin hiç biriside nerede bunların delilleri demedi. Her tutuklana iktidarı devirmek ve terör örgütü kurmakla suçlar ihdas edildi. Bu olaylara vatandaşların çoğu inanmadı. Silivri ye kurulan mahkeme salonuna tutukluların yakınları alınmadı. İki sene iktidarla birlikte çalışan genelkurmay başkanı emekli olduktan sonra tutuklandı. Suçu iktidarı devirmek ve terör örgütü kurup yönetmek oldu. Ülkenin ordusu elinde iken ihtilal yapmayan bir genelkurmay başkanı. Emekli olduktan sonra nasıl ihtilal yapabilir. Mantığın kabul etmediği bir olayı yargı kabul etti. Olan hem yargıya oldu. Hem de orduya oldu. İkisi de bu olaylardan dolayı güven kaybetti. Orduya güven %92 idi.
Bu olaylardan sonra orduya güven %60´şa kadar geriledi. Seçim kurulunun seçimlerdeki tutumu da güven sorununu biraz daha aşağı çekti. Referandumda sandıklar açılıp sayıma geçtikten hemen sonra. AKP´li bir milletvekilinin Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) mühürsüz oylar geçerli sayılsın diye dilekçe vermesi ile. YSK maç oynanırken kural değiştirerek mühürsüz oyların geçerli sayılacağını ilan etti. Seçimde bir zarfta 4 seçim pusulası vardı. Bu 4 pusuladan üçü geçerli sayıldı. Bir tanesi büyükşehir belediye pusulası geçersiz sayıldı.
Bunun hiçbir açıklaması yok. Mantık kabul etmiyor. Fakat yargı kabul ediyor. Ergenekon davasında amaçlarına ulaştılar. Atatürkçü cumhuriyetçi olan herkesi tasfiye ettiler. Aynı zamanda hepsine ağır cezalar verildi. Boşalan kadrolara istediklerini atadılar. Ülkenin başına 15 Temmuz olayını bela ettiler. Anayasa mahkemesi mahkemeye sunulan CD´nin sahte olduğunu tespit etti hepsi beraat etti. Amma hem ordu hem de yargı güven kaybetti. Saygılarımla. Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu laikim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 28-09-2019 Mustafa KOÇAL