İrfan AYDINOĞLU -SİSMİK KALEM


KUŞADASI'NDA ARD ARDA 4.5-4.3 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREMLER,

İZMİR'İN DEPREM RİSKİ VE ONİKİ ADALAR CİVARINDA GELİŞİŞMEKTE OLAN TEHLİKELİ SİSMİK AKTİVİTE


Prof. Dr. Ahmet Ercan hoca, bugün Kuşadası'nda saat 14:14 ve 14:18'de 4 dakika ara ile ard arda meydana gelen 4,5 ve 4.3 magnitüdlü depremler için; " bu depremler 30 Kasım 2020 tarihli Mw=6,9 magnitüdlü Sisam (Samos) Adası Depremi'nin artçı depremleridir, İzmir’de deprem olursa şaşırırım. Kuşadası'nda da daha büyük bir deprem beklentisi içinde değilim. İzmir için deprem henüz erken, korkulacak bir durum yok" demiş.

Artık iyice inandım ki, Türkiye'de deprem tetikleme kavramı hiç anlaşılamadı ve o  yüzden de herhangi bir tetikleme durumu söz konusu olduğunda üzerinde hiç düşünmeden yok efendim o deprem bu depremi tetiklemedi deniliyor. Levha tektoniği kuramında yer edinmiş bir konu olan "deprem tetikleme" olayına yerbilimcilerin çoğu soğuk bakılıyor. Tetikleme olayı neredeyse tümden inkar ediliyor. Kuzey Anadolu Fayı ( KAFz ) üzerindeki deprem göçünde bile stres transferi olgusu kabul ediliyor fakat büyük depremlerin tıpkı üst üste devrilen domino taşları gibi birbirini tetiklemesinden neredeyse hiç bahsedilmiyor.

Kim ne derse desin Kuşadası 4,5 ve 4,3 depremleri, bal gibi de 30 Kasım 2010 tarihli Mw=6,9 magnitüdlü Samos Adası Depremi' nin tetiklediği depremlerdir.

Büyük bir depremin ardından, yakın çevresindeki faylar üzerinde meydana gelen her depreme onun artçısıdır denilmez.

Ne yani şimdi bu mantıkla düşünürsek, 4.5 ve 4.3 büyüklüğündeki depremler İzmit Körfezi'nde meydana gelmiş olsalardı bunlar 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi'nin artçısıdır mı diyecektik? Aradan tam 22 yıl geçti.

Bölgede Gediz Grabeni, Büyük Menderes Grabeni ve bu grabenlerin Ege Denizi tabanında çok parçalı ve kompleks yapılar oluşturarak devam eden kırıklar olduğu bilindiği halde Kuşadası ve İzmir faylarında büyük bir deprem beklemiyorum demek de çok tehlikeli ve çok riskli bir söylemdir.

Böyle rahat bir söylemde bulunabilmek için yukarıda sözü edilen sistemdeki tüm fay segmentleri üzerinde son 1500-2000 yılda meydana gelmiş olan tüm tarihi depremlerin tarihlerinin, büyüklüklerinin ve tekrarlanma aralıklarının çok iyi bilinip, bu konunun iyice araştırılıp incelenmiş olması gereklidir.

Ne yazık ki Batı Anadolu ve Ege Denizi'ndeki fay sistemleri için fayların iyi bilinmesi diye bir şey söz konusu değildir.  Yunanistan ile aramızdaki siyasi anlaşmazlıklar yüzünden Ege Denizi içinde kalan fay hatları bile henüz detaylı olarak araştırılıp haritalanamamıştır.

İzmir ve yakın çevresinde yıkım yapabilecek çok sayıda fay hattı mevcuttur. Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir bu fay hatlarının sayısının 17 adet olduğunu söylemektedir. Bu fayların üzerinde meydana gelmiş olan tarihi depremlerin en son ürettikleri depremlerin tarihleri, hangi faylar üzerinde meydana geldikleri ve deprem tekrarlama aralıkları (deprem peryodu) çok iyi bilinmemektedir.

Yani Ege Denizi ve Batı Anadolu Bölgesi fayları hakkındaki bilgimiz Marmara Denizi fayları hakkında bildiklerimizle kıyaslanamayacak kadar kısıtlıdır.

Kaldı ki Marmara Denizi içinde yapılan çok sayıdaki yerli yabancı deniz altı araştırmaları sonucunda artık tespit edilmeyen en küçük bir fay parçası kalmadığı halde, elde edilen araştırma sonuçlarından üretilmiş fay modeli yanlış kurgulanmıştır. Ne yazık ki araştırmalardan elde edilen sismik kesitler yanlış yorumlanmıştır. Sismik kesitlerde varlığı açıkça görülen bazı fay hatlarının günümüzde aktif olduğu kabul edilmeyip Xavier Lé Pichon ve Celal Şengör'ün gerçek durumla uyuşmayan "tek fay modeli" kabul edilip tüm çalışmalarda bu fay modeli temel alınmıştır. Oysa Marmara Denizi için olması gereken fay modeli Prof. Dr. Cenk Yaltırak'ın ortaya koyduğu "örgülü fay modeli" dir.

Fay modeli yanlış olduğunda ise senaryo tümden yanlış olacaktır. Beklenen İstanbul Depremi'ni üretebilecek fayların konumları, fay boyları, deprem tekrarlama peryotları, depremin neden olacağı yıkım ve hasarın boyutu, depremin oluş tarihi, lası depremin büyüklüğü kısacası öngörülen her şey kökten değişecektir.

Son zamanlarda sismik aktivitesi iyice artış gösteren Ege Denizi'ndeki Oniki Adalar civarında 9 Temmuz 1956 tarihinde meydana gelmiş olan 7.7 büyüklüğündeki Amorgos Depremi ortadayken Ahmet Ercan gibi kesin konuşmamak gerekir.

Ayrıca bu bölgenin volkanik yay üzerinde olduğunu 3650 yıl önce meydana gelen Santorini volkan patlamasının Minos medeniyetini ortadan kaldırdığını hatırlatmaya bilmem ki gerek var mı?

Bu bölge "sismik risk" açısından son derece tehlikelidir.

Kuşadası'nda daha büyük bir deprem beklentim yok, İzmir'de henüz yeterli enerji birikmedi, deprem olursa şaşırırım diyen Ahmet Ercan hoca gerçekten de şaşırabilir.

Bir depremin olmayacağını söylemek, olacağını iddia etmekten çok daha tehlikelidir. Deprem olmazsa pek hatırlanmaz, yanlış tahminmiş denilip geçilir, üzerinde fazla durulmaz. Fakat bir yerde deprem olmayacak demek çok daha yanlış sonuçlara sebep olur. İnsanları tedbirsizliğe, gaflete sürükler.  Bunun vebali ağır olur.

Son zamanlardaki yoğun sismik aktivite gösteriyor ki, özellikle Oniki Adalar ( Dodacanese Islands) Bölgesi ile Girit Adası arası er ya da geç ciddi bir depreme gebe olabilir

  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,54% 0,13
  • EURO

    34,87% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2434,65% 0,09
  • Ç. ALTIN

    4017,93% -1,36
  • Çarşamba 26.4 ° / 14.4 ° Güneşli
  • Perşembe 21.3 ° / 10.9 ° Güneşli
  • Cuma 20.9 ° / 10.4 ° Güneşli

Balıkesir

24.04.2024

  • İMSAK 04:39
  • GÜNEŞ 06:11
  • ÖĞLE 13:12
  • İKİNDİ 16:58
  • AKŞAM 20:02
  • YATSI 21:29