LEYLEKLER DE GİTTİ
Eylül ayının hüznü yine geldi, içimize yerleşti. Leylekler de gitti. Gökyüzü, leyleklerin muhteşem vedasını izledi. Bugün gördüğüm ağaçların sararmaya yüz tutmuş yaprakları, dalları nasıl da sallanıyordu rüzgarlarla. İçimden tüm ağaçlara sarılasım geldi. Ağaçların gövdesine değil yalnızca, dallarına, yapraklarına, rüzgarlara... Nasıl da esiyordu dallar, yapraklar nasıl da sallanıyorlardı. Rüzgar olup onlara uçsam, dallara, yapraklara, yapraklara, dallara...
Yaşam akıp gidiyor, kuşlar uçuyordu. Eylül gelmişti. Leylekler de gitti...Ne diyordu Yahya Kemal Beyatlı,
Günler kısaldı... Kanlıca´nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları.
Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa...
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa... (Eylül Sonu)
Bugün gördüğüm kuşlar bende sonsuz düşler uyandırdı. Ne güzel kuşlardı. Nasıl da uçuyorlardı. Kırlangıç desen değillerdi. Kırlangıç gibi süzülüp uçuyorlardı, fakat kırlangıçlar daha ipince ve kapkara olurlar. Ve onları durduramazsın, bakmak istesen bile başın döner. Üzerlerindeki renkler ne canlıydı. Yeşil, mor, turuncu, belki mavi de vardı. Nasıl renklerdi, capcanlı, inanılmaz güzel, etkileyici. Bir yılanın süzülerek giderken güneşte balkıyan göz alıcı rengi gibi ışıldıyorlardı. Adları nedir o kuşların, bilmem ne cins kuşlardır ama hala gözlerimin önündeler. Süzülüp uçuşuyorlar masmavi gökyüzünde pırıl pırıl renkleriyle.
Bir duman kokusu geldi burnuma. İçimi yine hüzünler kapladı. Rüzgar estikçe dumanlar çoğaldı. Yer, gök hep dumana kesti. Gökyüzü dumandan gözükmedi. Sonra dumanlar gitti, gökyüzü yine masmavi, pırıl pırıl oldu.
Uzaktan bir çıngırak sesi geldi. Yavaş yavaş ses artıyordu. Yaklaştıkça daha da artmaya başladı. Önce keçiler çıktı ortaya, sonra kuzular, koyunlar, oğlaklar, bembeyaz birkaç tane de sessizce gelen köpek. Sonra da ağır ağır yürüyerek gelen çoban. Belki soğuğu az da olsa hissedeceği günler ve geceler başlıyordu onun için de. Sıcak çayı ona yoldaş olacak, ateş ve su da... Sonra önce yağmurlar yağacak, rüzgarlar, sonra karlar... Yeryüzü bembeyaz olacak, gökyüzü de...
Uçan kuşa öykünüyorum, uzatıyorum ellerimi, dallara, yapraklara uzanıyor ellerim, ağaçlar ve kuşlar benim sonsuz düşlerim. Tutunuyorum onlara...
Koskoca bir yaz bitti. Necati Cumalı kadar olmasa da iyi kötü bir yaz geçti.
YAZ GEÇTİ
Bütün yaz
Kuyunun başında yedik
Akşam yemeklerini
Cevizler iç tuttu
Bademlerin kabukları kurudu
Ayvalara sindi gün ışığı
Yaz geçti
İçeriye aldık
Masayı sandalyeyi
Karıncalar ortalardan çekildi
Kuyunun taşında arılar yok
Boş kova devrik durur şimdi...
Şimdi güzel bir müzik açıp dinlemeli, yan flüt sesi iyi gelir. Ya da bir halk türküsü dinlemeli ya da opera.... Bir ulusun türkülerini yapanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür, sözünü anımsamalı. Ne denli doğru olduğunu uzun uzun düşünmeli. İyi şeyler kurmalı, iyi şeyler düşünmeli. Bir akarsu gibi iyimser olmalı. Doğaya daha da bakmalı, ağaçlara iyice, daha da sımsıkı sarılmalı...