Rifat Serdaroğlu (SERDARCA)


MEYDANLARDAN SALONLARA

MEYDANLARDAN SALONLARA


Eski havası kalmadı. Jinekolog oldu, Nükleer Santral uzmanı oldu, Ortadoğu’yu tanzim etmeye kalktı, kuburun içine düştü. Üstü başı pislik içindeyken, dünyaya düzen vermeye kalktı, Hür Dünya Liderlerinin eğlencesi haline geldi.
Bulduğu her fırsatta televizyon kameralarına koştu, her şeyi bilen adam havasında önündeki cama ne koyarlarsa onu okudu!

Her şeyi tek başına yaptı. Bazı Bakanlara tekme-tokat daldı, rahatladı. Bazı Bakanlara yüreğini açtı bağrına bastı nimet(!) gibi öptü başına koydu, bazılarını “ayakçı” olarak kullandı; “O değil kardeşim, ön taraftaki kadın. Bak bulamadın yahu, sağ yap gel, şimdi sol yap, az daha öne gel, hah o kadın işte yahu, tut kolundan getir bakalım, ne istiyormuş” diye Bakanlarını yönlendirdi.

Dün akşam PKK yol kesmiş, araçları yakmış, 4 Askerimizi kaçırmış bizim ki;
“Bu, sürece zarar vermek isteyenlerin işidir. Ama biz her şeye rağmen sürece devam edeceğiz. Önümüzü kesip, arkamızı tıkamak istiyorlar. Yok öyle 8-9 yıl üniversite okumak. 6 yılda bitirdin bitirdin, bitiremedin nereye gidersen git. Beraber yürüdük dedik ama bir yere kadar yahu. Haydi, Ya Allah Bismillah, Egemen sırtımı kaşısana oğlum, Zafer sende paltomu ver aslanım” diye konuşuyordu! Daha doğrusu konuştuğunu zannediyordu.


Hemen arkasından “omuzdan kafalı” ve makinalı tüfek gibi konuşan Mardinli Bakanı televizyonda idi;
“Biz sabırlıyız. Yüksekova’da Hakkâri’de hiç müdahale ettik mi, yumuşak kalpli olduğumuz için, yumuşak gibi davrandık. Fakat biz yumuşak değiliz, oldukça sertiz. Ama o ne öyle uzuuun namlulu silahlarla benim polisime ateş etmek. Bakın işte hasar raporları. Polis araçlarının üzerinde yüzlerce uzun namlulu tüfek mermisi izleri var.


Hani uzun namlu yoktu! Hani havaya doğru ateş edilecekti! Böyle oyunbozanlık yapılırsa, bizde plastik mermi ile terörist kardeşlerimize ateş etmek zorunda kalırız. Maazallah ya gözleri çıkarsa? Hadi Taksim-Gezi’de olsalar neyse ama bir gözü kör olmuş bir teröriste kim iş verir birader” diye kafa ütülüyordu!

Hele cemaatin tetikçisi o çocuk yok mu, bir jilet attı, delikanlının kimyası bozuldu, tüm boyaları döküldü. Türk Milleti artık delikanlının gerçek yüzünü görmüş ve onu terk etmişti.


Trakya’da memurları-kamu işçilerini-yandaş elemanları meydanlara taşımalarına rağmen, meydanların ancak dörtte biri dolmuştu! Foto şop ile resimlerle oynanmış, boş meydanlar doldurulmuş, fakat millet bu oyunu da yutmamıştı. Bomboş meydanları gören Först Leydi hem ağlamış hem de önüne gelene bağırmıştı; “Ne bu meydanların hali! Niçin çalışmadınız! Söyleseydiniz mahalleden komşuları toplar gelirdim ayol.”

Delikanlı, artık meydanlardan kaçmaya başlamıştı. Toplantılarını salonlarda yapıyordu. Salonun yarısını sivil polisler doldurduğu için, coşku da yoktu!
Neydi o ağzına kadar dopdolu meydanların hali, nereye gitti bu nankörler yahu?
Moraller yerde sürünüyordu. Galiba işin sonuna gelinmişti. Ne yapmalıydı acaba? Yaklaşan seçimleri ertelemenin bir yolu bulunabilir miydi?
Aklına hiçbir şey gelmiyordu. Ne oldu bana yahu? Eskiden bir günde iki kez gündem değiştirirdim, şimdi neden yapamıyorum, diye hayıflanmaya başladı.

Aynı anda malum cemaat, tüm camiaya şu talimatı yayıyordu;
“Bu günden itibaren üç gün süresince RTE için ‘beddua’ kampanyası başlatılmıştır. 3 günün sonunda, iş göremez hale gelecektir…”

Meydanlardan salonlara, salonlardan evlere, evlerden küçücük sandığa, sandıktan tarihin çöplüğüne! Haydi Ya Allah Bismillah, gittiği yeri güldürsün…

Sağlık ve başarı dileklerimle 11 Aralık 2013
Rifat Serdaroğlu

  • BIST 100

    9087,68%0,08
  • DOLAR

    32,37% 0,19
  • EURO

    35,00% -0,03
  • GRAM ALTIN

    2325,25% 0,26
  • Ç. ALTIN

    3946,20% 2,77
  • Cuma 22.9 ° / 9.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 24.7 ° / 11.1 ° Güneşli
  • Pazar 23.7 ° / 12.3 ° Güneşli

Balıkesir

29.03.2024

  • İMSAK 05:26
  • GÜNEŞ 06:50
  • ÖĞLE 13:18
  • İKİNDİ 16:50
  • AKŞAM 19:36
  • YATSI 20:55