Muğla` Bozburun` da halen deprem fırtınası formatında sürmekte olan sismik aktivite 6 magnitüdlün üzerinde bir ana şok ile sonuçlanabilir.
Ege Denizi` nde Muğla`nın Marmaris İlçesi Bozburun açıklarında bir süredir devam etmekte olan sismik aktivite dün sabahtan itibaren hızlanıp deprem fırtınasına dönüştü, 24 saat içinde aralarında 4,3 büyüklüğüne ulaşan 120 adetin üzerinde deprem üretti. Bu durumu doğurup besleyen neden ise Ege Denizii` nin güneyindeki aktif volkanik yayı üzerinde özellikle Santorini Volkanı` nı besleyen mağma odasındaki altındaki ısıl etkinlik artışı olabilir. Bana göre 19 Mayıs 2011 tarihli 5,9 büyüklüğündeki Simav Depremi de bu fenomenin sonuçlarından birisidir. Aslında Ege Denizi ve Batı Anadolu kabuğunun altında dönemsel olarak genel bir ısıl etkinlik artışı yaşanıyor.
Bu ısıl etkinlik artışının sürücü mekanizması ise Japon dalma-batma zonunda 11 Mart 2011 tarihinde meydana gelen 9,4 magnitüdlü mega dalma-batma zonu depreminin göreceli olarak durağan ( sabit ) olan ve Dünya` nın en büyük plakası olan Asya Kıtası` na yaptığı darbenin eninde sonunda gelip Helen yayı ( Rodos-Girit dalma-batma zonu ) na baskı yapmasıdır. Japon dalma-batma zonui Asya kıtasının en doğu ucunda, Rodos-Girit dalma batma zonui ise en batı ucuna bağlantılı bir yitim kuşağındadır.Anadolu Mini Plakası, güney batıya doğru yılda yaklaşık olarak 3 cm. hareket ediyor. Bu 3 cm`lik hareket te burada bazı gerilmeleri biriktiriyor ve yer kabuğunda kırılmalar oluyor. Afrika levhasının kuzeye doğru ittirmesiyle nedeniyle ,Girit adasının güneyinden geçip Rodos adasının güneyinden ve Fethiye açıklarına kadar uzanan Helen Yayı bir dalma-batma zonu yani bir ritim zonu. Afrika levhasının yukarıya doğru ittirmesiyle Ege Deniz tabanı Helen Yayının altına doğru dalıp yok oluyor.
Akdeniz Sismotektonik Sistemi` nin normal işleyişinde Helen Yayı olarak bilinen bu yitim kuşağı, Afrika ve Arap Plaka` larının Avrasya` ya yaptığı baskı sonucunda Rodos-Girit dalma-batma zonu boyunca Avrasya` nın altına dalıp batması ve yerkürenin merkezine doğru yaklaştıkça ergiyip yok olması süreci şeklinde çalışır.
Ancak nadiren de olsa, arada sırada 11 Mart 2011 tarihinde meydana gelen 9,4 büyüklüğündeki Japonya Mega Depremi gibi küresel boyuttaki olağanüstü olaylar nedeniyle bu işleyişe dışarıdan müdahale edildiğinden, bu büyük darbenin sonucunda oluşan fiziksel ve kimyasal birtakım değişimler yüzünden bu dalma-batma süreci düzensiz olarak hızlanır. Bölgedeki kabuğun altında ısıl etkinlik artışı meydana gelir. Bu ısıl etkinlik artışı volkanik faaliyetleri hızlandırır. Volkanik depremler, deprem fırtınaları meydana gelir. Çok uzun yıllardır uykuda olan bazı volkanlar uyanır. Ege Denizi` nde bulunan Santorini Volkanı bu konuda oldukça sabıkalı olduğu bilinmektedir. Ya 1950 yılındaki gibi birkaç ay süre ile lav püskürten hafif bir patlama yapar, bir müddet sonra püf diye söner ya da M.Ö 1627 yılında Girit` teki Miken uygarlığını yeryüzünden silecek kadar şiddetli bir patlama ile külleri kuzey kutbuna kadar ulaşan katastrofik ( küresel) bir felakete sebebiyet verebilir.
Bodrum`a 250 km. mesafede bulunan turistik Santorini Adası` nda son yıllarda karmaşık bir takım jeolojik fenomenin gelişmekte olduğu bir süredir dikkatimi çekiyordu. Bunu yazılarımda belirtiyordum. ( okuyanlar bilir..) Bölgede son dönemde artan sismik faaliyetlerin yer kabuğunda gözle görülmeyen ancak, GPS ile tespit edilebilen değişikliklere yol açtığını, bunun da Santoroni Yanardağı`nın faaliyetlerini etkilediği, Santorini Yanardağının tıpkı fırında pişmekte olan kek gibi kabarmaya başladığı son zamanlarda bazı bilim adamlarının da dikkatini çekmiş durumda. Bu konuda yapılmış veya halen devam etmekte olan çeşitli bilimsel çalışmalar mevcut ve bu konuda arada sırada ilginç iddalar, spekülasyonlar basına yansıyor.