Hedef (GÜNDEM)


NELER OLUYOR ?

NELER OLUYOR ?


Belki yoklama çekme amaçlı aktarılanlar çok ilginç de...
Zaten şöyle ya da böyle var olan bir ağ ne hikmetse şimdi mi önem kazandı?


Gene "darbe"ye maruz kaldılar, vah vah! Gene mağdurlar.
Şimdi hiç utanıp sıkılmadan "70 B USD zarara soktular ülkeyi" diyebiliyorlar. 


Sanki kendi tenekeden ekonomi politikaları bu duruma getirmedi bu ülkeyi.
Takke düştü kel göründü sadece.
Gel gör ki ne bağımsız bir Sayıştay denetimi var, ne de yargı.
Birileri bu nalıncı keserinin hesabını sorsun, kim olduğu önemli değil.
Ümidim az ama, belki sonrakilerinin kulağına küpe olur.
______________________
NELER OLUYOR ? 

17Aralık depreminden beri mümkün olduğu kadar konulara çok değişik 
açılardan bakarak öğrenmeye ve öğrendiklerimi de sizlerle paylaşmaya 
çalışıyorum. Şimdi, sizlerle paylaşacaklarımda çok ilginç. Bakalım siz ilginç 
bulacak mısınız? 

2008 yılının 30 ocak ve 1 şubat 
tarihleri arasındaki dört gün içinde, Dünyanın beş ayrı köşesinde fiber optik 
kablolar, kazaen gemilere takılıp koparılmışlar. 

Bu olaydan sonra, Mısır,  Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn, Pakistan ve Hindistan`ı etkileyen (Türkiye`yi de etkilediği söyleniyor), Basra Körfezi  ülkelerinde, Kuzey Afrika ülkelerinde internet ve telefon hatlarında büyük 
sorunlar yaşadı. 

İran`da internet  sistemi çökmüş. Asya ülkelerinin İran`la bankacılık işlemleri durmuş. Sadece  iki ülke bu `kaza`lardan etkilenmemişti bunlarda; İsrail ve Irak‘tı. 

Bu sırada olayın  vahametini ortay koyan son derece tehlikeli bir karşı hareket gerçekleşmiş ti. 
Rusya, Kutup ve Atlantik`teki fiber optik kabloları korumak amacıyla hava 
kuvvetlerini harekete geçirmişti. Stratejik bombalarla yüklü uçakları, 2 Tu-16,  sekiz TU-22 bombardıman uçağı, Mig-31`ler ve Su-27`ler bu bölgelere nakledilmiş. 


Aylardır, Dünya, ABD Ulusal Güvenlik  Ajansı`nın (NSA) bütün dünyayı nasıl dinlediğine yönelik büyük skandalı  tartışırken, sanırım bu skandalla en az ilgilenen ülkelerden biri de Türkiye  olmuştur. Oysa müttefikleri bile düşman yapacak ölçüde bir kriz yaşanırken. 
Bir güç, merkez, ya da odak, tüm gezegeni avucunun içine almaya çalışıyordu. 

Bireylerin; 
şirketlerin, devletlerin güvenliğini yok edecek ölçüde bir küresel tehditle 
karşı karşıyayken, sadece devletler, siyasiler değil, liderler, şirketler, 
medya organları, çokuluslu toplantılar, Birleşmiş Milletler`in organize ettiği 
büyük ölçekli oturumlar hatta G-20 zirveleri dinleniyordu. 

Bir derin istihbarat yapısı, gezegeni  kontrol altına almış, başka bir güce dönüşmüş, devletleri ve uluslararası  sistemi bir kenara itmiş dünyayı yönetir hale gelmişti. Bu bilgi gücünü elinde  bulunduranlar; ülkelere, liderlere, şirketlere istedikleri her türlü şeyi  yaptıracak güçteydi. 



Almanya, Fransa, İspanya gibi  Avrupa ülkeleri ABD`ye hesap sormaya çalışıyor, aldıkları cevap şu oluyordu: `Sizin üzerinizden savaş bölgelerindeki terör gruplarını izliyoruz!` Asya`dan Latin Amerika`ya kadar müthiş bir öfke vardı ama herkes susup yutkunuyordu. 

Doksan diplomatik  misyon üzerinden dinleme yapılıyor, kırka yakın dünya lideri dinleniyordu. 
Kanada, Avustralya, İngiltere, İsrail, Tayland, Burma, Malezya, Endonezya, 
Kamboçya elçiliklerinde dinleme istasyonları vardı. Mesela Asya istihbaratı 
Avustralya ve Tayland`dan organize ediliyordu. 

Türkiye`de konuyla ilgili müthiş bir  `karartma` uygulanıyordu. Bu yapı, hiçbir şekilde `yerli` bir gücün meydan okuması değildi.  

Türkiye bu işin neresindeydi? Türkiye`nin liderleri, şirketleri, kamu 
kurumları, stratejik birimleri, askeri yönetimi nasıl ve kimler tarafından 
dinleniyordu? 

ABD`nin Ankara Büyükelçiliği`nde, İstanbul`daki diplomatik misyonunda da diğer ülkelerdeki gibi dinleme istasyonu, operasyon merkezi var mıydı? 

Bu soruları hep sorduk ama cevabı yoktu... 

O zamanlar; `Başbakan`ın ofisine kim böcek koydu, sorusunun cevabını bulanların küresel dinleme operasyonunun Türkiye ayağını ortaya çıkaracağını, sonuçlarının sarsıcı olacağını` söylemiştik. 

17 Aralık`tan bu yana yaşananlar, hepimizin gözlerimizi açmasına sebep olmalı. 

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı`na (TİB) paralel fiber hat döşeyen, onlarca ilden dinleme yapan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin sırlarını klonlayan, emniyet ve yargı başta olmak üzere devletin bütün birimlerinde yuvalanan, elindekini darbe yapacak ölçüde şantaj olarak kullanabilen, dinlemeleri `biz yasadışı hareketleri izliyoruz` bahanesiyle savunabilen,`devlet` dediğimiz iktidar alanını bir  tarafa itip, o malum küresel güç adına korsan `devlet kuran` bir yapıyla karşı karşıyayız. 

Türkiye, bu tehlikenin ne kadar farkında, emin değilim. Ama kesinlikle Türkiye içi bir iktidar hesaplaşmasının çok ötesinde bir düşman, bu milletin karşısına dikildi. 

AK Parti-Cemaat çatışmasıyla sınırlı değil bu durum. Birileri, küresel iktidar adına Türkiye için bir ihale almış, yıllardır onların koruması altında bu çalışmaları yürütmüş, gelen bir işaretle harekete geçmiştir. 

Dünyayı kasıp kavuran NSA skandalının Türkiye ayağı AK Parti-Cemaat çatışmasıyla deşifre olmuştur. Yıllardır devam  eden bu küresel hazırlığın ilk operasyonu belki de bugün Türkiye`de yürütülüyor. 

Bu vahim durumun yeterince anlaşılabildiği kanaatinde değilim. Bu yüzden de, önümüzdeki dönemde çok daha çarpıcı gelişmelere hazırlıklı olmayı öneriyorum. Sadece hükümete darbeyle sınırlı değil, bu karanlık merkezin yepyeni bir Türkiye projesiyle karşı karşıyayız. 

Sadece AK Parti değil, her birey, her siyasi parti, her şirket, her STK, tehdit altındadır. Büyük bir ihanetle yüz yüze Türkiye. NSA operasyonunun arkasındaki güç kimse, AK Parti-Cemaat çatışmasının arkasında da, darbe girişiminin arkasında da, siyasi ve ekonomik dizayn projesinin arkasında da o var. 

Bugün bu kalkışmayı canhıraş bir şekilde savunanlar, bu ülkeye ya da birçok kişi ve kuruma zarar verebilir. Başarılı gibi de görünebilirler. Ama yarın, er ya da geç bu ihanetin figüranları olduğu ortaya çıkacak ve çok ağır bir bedel ödeyeceklerdir. Bu millet bu bedeli ödetecektir. 

Evet, NSA`nın küresel ölçekte istihbarat operasyonunun, Türkiye ayağı deşifre olmuştur ve tahminim savaş bundan sonra bu eksende devam edecektir. 

Büyük bir bölümünü Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül’ün yazısından alıntı yaptığım bu yazıdan da anladığım kadarıyla, Yaşanan olaylar birilerinin sevineceği olaylar olmayıp, gerçekleri görmemiz ve ülkelerin içine sızan uluslar arası güce karşı, önlem almamız 
gereken olaylardır. 

Not: Bu yazıyı paylaşmamın arkasında birilerinin aldığı iddia edilen rüşvetin, yapıldığı iddia edilen yolsuzluğun örtülmesi, ya da kapatılma gayreti yoktur. 

Adalet er geç hepimize lazım olacağından, suçun, sübutu halinde, suçluların cezalarını çekmeleri en büyük isteğimdir. 
Kimsenin şüphesi olmasın. 

Ama bu küresel gücün önüne geçmek, oyunlarını bozmak, iktidarında, muhalefetinde, şahıslarında, şirketlerinde sivil toplum kuruluşlarının da görevidir. 


Çünkü şu ya da bu şekilde, ülkelerin içine sızıp, iktidarları düşürmeye çalışanlar, yenilerini kurmaya çalışanların da dostları olmayacaklardır. Onları ilgilendiren, zannederim sadece, sömürülerini sürekli kılmaktır. Saygılarımla. 

Mehmet 
KIZILASLAN 2014-01-02 

  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,29% 0,52
  • EURO

    35,13% 0,13
  • GRAM ALTIN

    2242,99% 0,73
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 1,42
  • Salı 15.7 ° / 3.8 ° false
  • Çarşamba 7.9 ° / 2.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 12.4 ° / 3.3 ° Güneşli

Balıkesir

19.03.2024

  • İMSAK 05:43
  • GÜNEŞ 07:06
  • ÖĞLE 13:21
  • İKİNDİ 16:45
  • AKŞAM 19:26
  • YATSI 20:44