Kapıdağı...
Siz bu dağı bilmezsiniz...
Nereden bileceksiniz.
Bu dağ Erdek ve köylerinin yaşam pınarıdır, oksijen kaynağıdır. Bu dağ bize doğanın en güzel, en bedava, en vazgeçilmez, onsuz olmaz armağanıdır.
Erdek'i var eden dağlardır.
Bu dağlar benim dağlarım.
X X X
Poyraz esmeye görsün...
Ta kuzeyden, çok uzaktan, dağları, ovaları, denizleri aşa aşa gelen poyraz, Kapıdağı'nın vadilerinden dalıverir ormanın kuytuluklarına, ulu meşeleri şöyle bir sallar, ıhlamurların hatırını sorup kokusunu çeker içine, zeytinlikleri bir okşar dalar Erdek'in dar sokaklarına, kapı kapı dolaşır, insanların saçlarını okşar, denize sarkıtıverir bir yorgun merhaba...
X X X
Poyraz, soğuktur.
Poyraz, delikanlıdır.
Poyraz, delidir biraz.
Poyraz, o çocuğun adıdır.
Poyraz, benim.
Poyraz, bu dağların rüzgârıdır.
............................
Yar, deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban
...............................
Bu dağlarda poyraz esmeye görsün. Havanın serinliğini besleyen ormanın aroması insanı dipdiri kılar adeta. Orman bu kentin akciğeridir, soğuğudur, nefesidir adeta. Denizin mavisine nanik yapan o koyu yeşil dağlar, poyrazın serinliği ile düşüverir sanki denizin üstüne... Orman, rüzgar ve deniz varoluşun o sonsuz müziğini çalar durur insanların ruhuna. İnsanlar, hemen yukarıda uzanan yeşil ormanın muhteşem güzelliğinden gözlerini alamazlar. Bir yanı deniz olur, bir yanı dağ...
X X X
Poyraz, soğuktur.
Poyraz, karın öncüsüdür.
Poyraz, doğanın kokusudur.
Poyraz, serttir.
Poyraz, ormanın ıslığıdır.
X X X
Bu gördüğünüz dağ, Kapıdağı benim dağlarımdır.
Varlığımın, özgürlüğümün, benliğimin dağları...
Poyrazın ıslık çaldığı dağ.