Barat Kandili..
Ramazan ayının habercisi mübarek Berat Kandili, Yüce Allah´ın sınırsız af, merhamet, yardım ve bereketine vesile olan bir gecedir. Müslümanlar, Yüce Allah´ın bağışlamasıyla günahlardan günahlar dan kurtulacağı umularak bu geceye Berat Gecesi denmiştir.
Günümüzde ferdî ve toplumsal hayatımızdaki maddî ve manevî değerler dengesi madde lehine bozulmuş, manevî değerler erozyona uğramış, dünyevileşme, bencilik, kişisel çıkarcılık, kendini beğenmişlik, nemelazımcılık, dedikodu ve tahammülsüzlük gibi olumsuzluklar dünyaya bakışımızda ve ilişkilerimizde öne çıkmış, neticede bütün bunlar ruh sağlımızı ciddi anlamda bozmaya başlamıştır. Bu beşerî zaafların etkisinin artması sadece ferdî ve ailevî mutluluğumuzu değil, toplumsal hayatımızı, barış ve huzur, dayanışma ve kardeşlik içinde yaşayabilmemizi de tehdit etmektedir.
Berat Kandilinin aydınlattığı manevî ortam, bizlere böyle bir dengeli hayatı kurmamızı, dinin genel ibadet ve hayır anlayışına uygun olarak kendimiz ve çevremiz için yararlı davranışta bulunmamızı sağlayacak bir bilinç tazeleme imkanı sunmaktadır. Berat Gecesi, kendimizi yenilemek, geçmişimizi sorgulamak, geleceğimizi planlamak ve ümitlerimizi tazelemek için çok büyük bir fırsattır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamaz “ buyurarak, sağlıklı bir toplumun oluşmasında sevgiyi, nimeti ve güzellikleri diğerleriyle paylaşmanın ve çevreyle bütünleşmenin ne kadar önemli olduğuna dikkatlerimizi çekmiştir.
Kandiller, ışıklarıyla sadece karanlık gecelerimizi değil, aynı zamanda manevî feyziyle ve manevî dünyamızı aydınlatan bir öz denetim fırsatıdır.
Berat Kandili de, tövbe ederek yanlış yoldan dönmek, günahların kalplerde bıraktığı kirlikten arınmak, ilahi affa ve rahmete ulaşmak, davranışlarına çeki düzen verip iyiye ve güzele yönelmek isteyenlerin önüne açılmış bir fırsat kapısıdır.
Af ve mağfiret çağrısının daha da yoğunlaştığı bu gecede, Kur´ân-ı Kerîm´de “Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah´ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir“ buyuran Yüce Rabbimizin davetine icabet ederek kendimiz ailemiz, ülkemiz, bütün Müslümanlar ve insanlık için duâ ve niyazda bulunalım.
Yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, çevremize, milletimize ve tüm insanlığa karşı olan görev ve sorumluluklarımızı yeniden hatırlayalım. Birbirimizin kusur ve hatasını örtmeye, güzellikleri öne
çıkarıp paylaşmaya çalışalım. Etrafımızda bulunan kimsesiz, yoksul, ilgiye ve bakıma muhtaç olan kimselere karşı daha fazla duyarlı olalım. Dürüstlüğü, güvenilir olmayı, aldatmayı, helal kazancı, hak ve hukuka riâyeti, eşitlik ve adaleti kendimize ilke edinelim. Yüce dinimizin bizden istediği kardeşlik ve beraberliğimizin güçlenmesine, insanı ve ahlâkî meziyetlerin yaygınlaşmasına gayret gösterelim.
Bu gece İslâm Alimleri tarafından “Mübarek, Berât, Sâk (Berat, Ferman, Rahmet)” gibi isimlerle anıla gelmiştir. Bereketli, mânen verimli, feyizli ve kutlu bir gece olduğu için “Mübârek”; iyi değerlendirildiği takdirde günahlardan arınma ve suçlardan temize çıkma imkânı Hakk Teâlâ tarafından Müslümanlara ihsan edildiği için Berâat”; şanına uygun yapıldığı takdirde Yüce Mevlâ´nın seçip beğendiği kullar arasına ayrıldığı içi “Sâk (Berat)”; esirgeyen, bağışlayan Cenab-ı Hakk´ın ihsanına erişildiği için de “Rahmet” isimleri verilmiştir. Her bakımdan bereket dolu olan bu gece memleketimizde; “BERAT GECESİ-BERAT KANDİLİ” terimiyle anılmakta ve kutlanmaktadır.
Günahlardan arınıp Yüce Mevlâ ´nın af ve mağfiretine erişmeyi ifade eden Berat´ın gerçekleşmesini umduğumuz bu geceyi idrak eden her insanı bu gayeye erişmenin heyecanını yaşamak, Yüce Allah´ın; “… Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah´ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edendir” (39. Zümer Sûresi, 53. Âyet) müjdesinin farkına vararak günah ve kusurlarından dolayı tövbe etmeli, ibadet ve duâ ile Rabbine yakınlaşmalı, yeni bir ümit ve kararlılıkla geleceğe bakmayı öğrenmelidir.
İlahi rahmete mazhar olan bu gecede Yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, çevremize, milletimize ve tüm insanlığa karşı olan görev ve sorumluluklarımızı yeniden hatırlayalım. Birbirimizin kusur ve hatasını örtmeye ve telafi etmeye, güzellikleri öne çıkarıp paylaşmaya çalışalım. Ülkemizde huzur ve barış içinde asırlardır birlikte yaşamış insanlarımızı birbirine düşman etmek için gündeme getirilen dini, siyasi, kültürel ve etnik ayrılık ve farklılıkları değil ortaklaşa sahip olduğumuz değerlerimizi yaşatalım ve güçlendirelim. Aramızdaki sevgi-saygı bağını, dayanışma/kaynaşma ruhunu pekiştirerek, kin ve düşmanlık duygularımızın bizi yönetmesine fırsat vermeyerek hem insanî ve dini hasletlerimizi, hem de toplum olarak birlik ve bütünlüğümüzü, huzur ve esenliğimizi koruyalım Yüce dinimizin bizden istediği kardeşlik ve beraberliğimizin güçlenmesine, insani ve ahlaki meziyetlerin yaygınlaşmasına gayret gösterelim.
Masum bir insanın kanını dökmek, Allah katında beratının en büyük engellerden biridir. Öyleyse gelin, kim adına ve ne maksatla yapılırsa yapılsın savaş, terör ve şiddetin sona ermesi, açlık, sefalet ve cehaletin yok olması, barış ve huzurun hakim olması için duâ ve niyazda bulunalım.
Her bir ferdin, özellikle de sorumlu ve yetkililerin bu uğurda elinden gelen gayreti göstermesi gerektiğini iyice bilelim ve anlatalım.Bireyleri ve toplumları derinden sarsan sayısız sorunların yaşandığı dünyamızda, insanlık onuruna yaraşır, aydınlık bir geleceğin inşası ancak böyle bir ortak akıl ve çaba ile mümkün olabilir.
Bu mübarek gece münasebetiyle, kendimize dönelim, kalabalıklar arasında yalnızlığı ve iç hesaplaşmayı yakalayıp günahlarımıza tövbe edelim.
Kendimiz, ailemiz, ülkemiz, bütün Müslümanlar ve insanlık için Allah´a duâ ve niyazda bulunalım…
Mezar taşından bir deyiş:
“Gün gelecek sen de benim gibi olacaksın, bir zamanlar ben de senin gibiydim…”