Türkiye’deki tüm partilerdeki, siyaseti yönlendirebilecek nitelik ve yetenekteki siyasetçi sayısı sizce ne kadardır? Daha açık soralım;
Sizce kaç kişi, tüm Türk Milletinin kaderini etkileyebilecek siyasi güce sahiptir?
İnsanın aklına binler, on binler gibi rakamlar geliyor değil mi?
Hiç ara vermeden (darbe dönemleri hariç) 47 yıldır siyasetin içinde olan bir kişi olarak kanaatim bu sayının en fazla 50- 100 kişi arasında olduğudur!
Bunun en belirgin nedenleri, bizde demokratik standartların, ülkemizin eğitim düzeyinin ve örgütlü toplum seviyesinin çok aşağılarda olmasıdır.
İnanmadıysanız, beraberce sayalım?
AKP= 1 kişi = Recep Tayyip Erdoğan
CHP=20 kişi = Kılıçdaroğlu+ Yakın kadrosu+ etkin Belediye Başkanları
MHP= 1 kişi = Devlet Bahçeli
İYİ Parti= 2 kişi = Meral Akşener + Koray Aydın
HDP= 2 kişi = İmralı Canisi + Kandil Baronu
Gelecek Partisi= 1 kişi = Ahmet Davutoğlu
Deva Partisi= 2 kişi = Abdullah Gül+ Ali Babacan
Kişileri toplarsanız 30 kişi kadar eder. Parlamento dışındaki partiler için de 10-15 kişi ilave ederseniz, sayı 50 kişiyi bile bulmaz.
Sakın, Sivil Toplum Kuruluşları, Sendikalar, Dini Cemaatler adı verilen sözüm ona “Kanaat Önderleri” filan demeyin. Bunların hepsi işlevlerini yitirmiş, tek uğraşları kendilerini iktidara pazarlamak olan, omurgasız kişiler topluluklarıdır.
Özgül ağırlıkları, Bülent Arınç’tan aşağıdadır, yani sıfır noktasındadır. Bu 50 kişiyi alın, lüks bir yerde konuk edin. Onlara; Demokrasi ile Cumhuriyet arasındaki farkı- Anayasamızı-Laiklik ve Hukuk Devleti ilkelerini-Ahlakı ve şeffaflığı- İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini (Bunlar Türkiye’nin imza koyduğu uluslararası belgelerdir) sorun ve sınava tabi tutun, sınavı geçen bulunmayabilir!
Hem ülkede işler aksar diye de endişelenmeyin. İnanın işler daha düzgün gider!
Bu kanımı üzülerek söylüyorum, kimseyi de kırmak istemiyorum ama keşke başka türlü olsaydı! Bu kişilerin demokrasi anlayışı, ülkemizin demokratik seviyesi ile doğru orantılıdır.
Demokratik seviyemizin bir başka göstergesi ise şudur;
Bizde partiler kendi adlarından çok Genel Başkanların adı ile anılır;
Demirel’in Partisi-Ecevit’in Partisi- Tayyip’in Partisi- Kılıçdaroğlu’nun Partisi,
Meral Hanımım Partisi vs.
Gelişmiş demokrasilerde böyle tanımlamalar olmaz. Partiler kurumsallaşmıştır ve toplumun malı olmuştur. Genel Başkanlar gelir ve gider. Parti, kadrolarını yenileyerek ülkeye hizmete devam eder.
Partiler Genel Başkanların tahakkümünden kurtulmadıkça “Aile Şirketi” gibi olurlar…
Demokrasinin, özgür basının, sorgulamanın, toplantı ve gösteri özgürlüğünün olmadığı, aksine iktidarın, devlet gücünü sopa olarak kullandığı faşist tek adam yönetiminde, ekmek parasını bu işten kazanan Anket-Araştırma Şirketleri, aylık kamuoyu araştırmaları yayınlar;
-Bir defa, doğru ve sağlıklı sonuçlar ancak özgür ve demokrat ortamlarda alınır.
Korku ikliminin etkin olduğu toplumlarda doğru sonuç alınmaz, alınamaz.
-Anket Şirketleri bu dönemde dijitalleştikleri için, telefon ile anket yapıyor.
Telefonunuz çalıyor ve bir anketçi size soruyor;
“Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?”
Aranan kişinin kafasında bir sürü soru; “Arayan gerçekten anketçi mi, iktidar beni mi kontrol ediyor, ya polisin bir oyunu ise, ya beni rakiplerim ihbar ettiyse,ya çocuğumu işten atarlarsa?”
Yanıt hazır; Aman bana ne yahu, başıma dert mi alacağım (içinden konuşuyor),
Eee, oyum AKP’ye! (Burası sesli)
Anket mi yapacaksınız?
Vatandaşın ayağına gidin. Tek tek sorun. Görün bakalım AKP’nin oyu hala %36 mı, yoksa %18- %20’lerde mi? AKP’nin kayığına su taşıdığınızın farkında mısınız?
Beraberce düşünelim;
Geçimini çalışarak helal yoldan kazanan bir kişi, (Sanayici-İşçi-Esnaf- Çiftçi-Köylü-Emekli-Kadın-Genç) AKP’ye, ortağı MHP’ye, AKP Türevlerine, AKP’ye devamlı yenilen sözde muhalefet partilerine
NEDEN OY VERSİN?
18 yıllık İktidar ve muhalefetin oluşturduğu Türkiye tablosuna baktığında vatandaş şunları görüyor;
“Huzur yok, bereket kalmadı, sürekli kavga ve didişme var, borç gırtlağa geldi, iş yok, esnaf siftahsız, emekli sürünüyor. Hırsızlık, soygun, adam kayırma, Atatürk’e hakaret gırla gidiyor. Gelecekten ümit kesilmiş.
Araplaştık mı?
Kendim açım, bunlar benim paramla Suriyeli kaçakları, kafa kesici El-Nusra katillerini besliyor…”
Şimdi sorarım size; Bu ülkeyi vatan bilmiş, inancını Allah rızası için dilediği gibi yaşayan, çalışan, üreten, istihdam yaratan, özgürce yaşamak isteyen Kadın-Erkek- Genç, bunlara neden oy versin?
Bunların tamamını istirahate çekmek şart oldu.
Peki kime oy vereceğiz?
Onu da yarın yazalım…
Sağlık ve başarı dileklerimle 12 Ağustos 2020
Rifat Serdaroğlu
