Taylan Özgür KÖŞKER (Güne Özel Hikayeler)


SEN KARIŞMA

SEN KARIŞMA


Gülmece, üretimi en zor sanatlardan biridir. Tıpkı şiir gibi, masal gibi. Gülmece öyküsü yazmak da herkesin üstesinden kolayca gelebileceği bir iş değil.

         Cahit Kaya, bir öykü kitabı yazdı. Kitabın adı, Sen Karışma... İçinde birbirinden güzel, sekiz tane öykü var. Öykülerin hepsi de sıcacık öyküler. Bilirsiniz beğeni, kişiye göre değişir.  Bu öykülerin içinde "Kemancı" öyküsünün apayrı bir yeri oldu bende. Kitaptaki en uzun öykü ayrıca.

         Kemancı öyküsü, anlatımının sıcaklığı, akıcılığı ve yer yer beni kahkahalarla güldüren diyaloglarıyla adeta büyüledi. İçtenlik, doğallık akıyor bu öyküde.

         Kemancı öyküsünde keman üreterek ve keman çalarak hayatını kazanan bir baba anlatılır. Kemancı baba, bir gün oğlunun okuduğu okula gider. Oğlunun genel durumunu soracaktır. Okuldaki öğretmenlerle görüşür. Öğretmenler, genelde çocuğu başarısız bulduklarını söylerler. Bu konuşmalar öyle sahici ki sanki karşımızda konuşuyorlar gibidir.

         Hani derler ya anlatılmaz yaşanır. İşte bu öykü de anlatılamaz, okunur. Cahit Kaya, yine ustalığını konuşturmuş.

         Sonrasında Kemancı´nın okuldan kaçan çocuğunun yanına gidip onunla ve kız arkadaşıyla oturması.

         Kemancı öyküsünden birkaç bölüm okuyalım:

Kemancı,

" Çocuklar çay söyleyecek misiniz, yoksa ben mi söyleyeyim?" dedi.

Işıl,

"Ben söyleyip geleyim." diyerek kalktı. Amacı baba- oğulu yalnız bırakmaktı.

         Kemancı, oğlunun gözlerine mutlulukla baktı.

"Kız arkadaşın çok güzelmiş. Siyah pantolon, beyaz gömlek de çok yakışmış." dedi.

         "Bunlar okul forması baba."

         Baba önüne konan çaya bakmadı bile. Gözleri ilk kez görüyormuşçasına oğlundaydı.

"Özgür oğlum, akçaağacım senin güzel sesinden çoktandır bir şarkı dinlemedim. Benim için bir şarkı söyler misin?"

"Baba, sen benimle dalga mı geçmeye mi geldin?"

         Baba, çevresine baktı, derin bir soluk alıp verdi.

"Nisan ayı, çiçekler, serin hava.. Müzik notun beş. Tüm öğretmenler seninle gurur duyuyor. Böyle bir çocuğun babası olduğum için, içim içime sığmıyor. Şarkı söylemenin tam da sırası..."

         Daha sonra önce baba şarkı söyler. Sonra oğlu da söyler. Çay bahçesinde oturanlar dönüp bakarlar, alkışlarlar.

         Baba, arabasına gidip kemanını getirir. Çalar. Benim de çok sevdiğim bir Bolu türküsüdür bu.

         "Beyaz giyme toz olur

          Siyah giyme söz olur

          Gel beraber gezelim

          Muradımız tez olur..."

         Yoldan geçenler de başlarına toplanır.

         Baba çalar, Özgür söyler; Özgür çalar baba söyler.

         Islıklar, alkışlar kesilmez.

Kenan Bey;

"Bu alkışlar bana bir oğul kazandırdı." diyerek oğluna sarılır ve ağlamaya başlar.

Gözyaşlarını silerken,

"Öğretmenlerin az bile övmüşler. Sen gerçek bir akçakavak, gerçek bir ladinsin." der.

Birçok baba oğul arasında böyle güzel, samimi konuşmalar olmuştur.  Olmamış mıdır? Olmamışsa gerçekten çok şey kaybedilmiştir şu kısacık yaşamımızda.

         Devam ediyoruz.

"Matematikçi de mi övdü? diye sorar oğlu.

"Ne yazık ki o, kavak ağacı. Ne anlar müzikten?"

"Fen bilgisi öğretmeni?"

"O, söğüt ağacı oğlum."

"Her ağaçtan keman, her öğrenciden kemancı olmaz," diyerek oğlunun koluna girer.

         Hesabı ödemeye gidince hesapların ödendiği söylenir. Çay bahçesi sahibi her hafta gelmelerini ister.

         Kemancı öyküsü, Cahit Kaya´nın "Sen Karışma" adlı öykü kitabındaki öykülerden biri. Hiç duraksamadan söyleyeyim. Yaşamımda okuduğum, hem duygulandığım hem de güldüğüm en güzel öykülerden biri.

         Cahit Kaya, ayrıca diyaloglarını çok beğendiğim bir yazar. Bu da tiyatro oyunlarına olan ilgisinden kaynaklanıyor. İçtenlik, yalınlık, gürül gürül yaşam var öykülerinde. Şimdi diğer öykülere de kısaca değinelim.

Küçük Patron, öyküsünden en sevdiğim bölümü buraya aktarıyorum.

"Şiir, roman gibi, öykü gibi değil. Sevdiğimiz şarkıyı yüz kez bin kez dinlediğimizde bile bıkmıyorsak, şiirler de öyle. Kaç kez okuduğum şiirleri yeniden okumaya başladım. Ah bir de ezberleyebilsem... Amcamın, "Ezbere şiir okuyanlar bulundukları ortama renk katarlar." sözü, her şiir okuyuşumda aklıma geliyordu."

         Diğer öyküler de keyifle okunuyor. Şimdi kitabın arka kapağına göz atıp bitiriyorum yazımı.

         Bu kitapla öyküye doyacaksınız. Yazar Cahit Kaya, eline mikrofonunu, yanına kamerasını alıp haber peşine düşen bir muhabir gibi insanların arasında gezmiş, gördüklerini, yaşadıklarını öyküleştirmiş sanki. öyle sahici bir kitap ki bu, her öyküde yaşantınızdan izler bulacaksınız. Kimi zaman kahkahayla gülecek, kimi zaman da sonraki sayfayı büyük merakla çevireceksiniz.

          Not: Şunu söylemeden de geçemeyeceğim. Cahit Kaya´nın Küçük Patron öyküsünde geçen ve belleğime çakılan bu güzel cümleyi ömrüm boyunca unutmayacağım:

"Ezbere şiir okuyanlar bulundukları ortama renk katarlar."

  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,33% 0,17
  • EURO

    35,17% 0,00
  • GRAM ALTIN

    2246,71% 0,16
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00
  • Salı 15.7 ° / 3.8 ° false
  • Çarşamba 7.9 ° / 2.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 12.4 ° / 3.3 ° Güneşli

Balıkesir

19.03.2024

  • İMSAK 05:43
  • GÜNEŞ 07:06
  • ÖĞLE 13:21
  • İKİNDİ 16:45
  • AKŞAM 19:26
  • YATSI 20:44